Türk tv'lerinde sadece akp seçmenlerinin "vay be ne çalışıyolar amuha goyim" dediği. kağıt üzerinde kendini gösteren, halka inildiği vakit yok olan veya eksilere düşen medya argümanıdır. millet sokakta açlıktan kırılırken büyüyen ekonomi nerdedir diye sorulur.
150-200 yıllık programlarla yaşamaktadır. ingiltere'de sanayi devrimi döneminde neler yaşandıysa bugün türkiye'de de aynı şeyler yaşanıyor.
mâliyetleri kısmak istenir. bunun için üreticilere, en azından yandaşlara türlü kolaylıklar sağlanır. bunların kiminden tüm kapitalistler yararlanırken kimi yalnızca eş-dost içindir.
- işsizlik öyle bir yükselsin ki 5000 lira alması gereken adamlar asgari ücrete şükretsinler.
- sendikalaşmanın önüne geçmek için taşeronlaştır memleketi.
- hazırda varolan sendikaları etkisizleştirmek için türlü dolaplar çevir. yasaları bir öyle, bir böyle artık nasıl işine geliyorsa değiştir.
- üretimi bildiğin tek iş olan inşaat sektörüne sıkıştır. böylece işçi masraflarını bir kereliğe indir.
- vergi konusunda yanardöner davran. bu milletin amına koyacağız diyenlerin dağları aşan vergi borçlarını affet, ekonominin bel kemiği koç holding'i, doğan holding'i cezalandır.
- ilk yağmurda çöken duble yollar, kamyon çarpınca çöken üstgeçitler, ışıklandırılmamış otoyollar, orman arazisiyken alınıp bir gecede imar izniyle konut çöplüğüne dönen araziler...
- iş güvenliği zaten yok! soma faciası'nda da en son asansörün düştüğü ve 10 işçinin yaşamlarını yitirdiği torun center inşaatının da iş güvenliği için tuttuğu şirket aynı. nitelikli cevaplar akademisi yani nca!
- fazla mesai mevzuu zaten bitti. insanlar imza attıkları mesai ücretlerini alamıyorlar. 2500 liraya imza atıp 1500 lira alan mühendis tanıyorum. 8 saâtlik mesai süresi 10 saâtin altına düşmeyen insanlar tanıyorum...
Daha paranın üstüne Türkiye Cumhuriyeti bile yazamayan, imf ye borcumuz yok deyip iç borcun nerelere çıktığı belli olmayan, ülkedeki çalışan yüzde altmışını askarı ücrete mahkûm eden, dengesiz vergi dağılımı olan, insanların göbeğini bankaya bağlatan, insanların anasını ağlatan bir ülkede yaşıyoruz. Daha fazla saymaya gerek yok sanırım.
sıcak para kavramiyla dönen bir ekonomimiz var. dikkat buyuyen degil donen. buyume faso fiso lari yandas medya tarafindan halki uyutmak icin uydurulan seyler.
büyümenin ne olduğunu ya da refahın ne olduğunu anlamak için kuzey ülkelerine bir gidin, Pardon millette para yok nasıl gitsin ki oralara, ama büyümüştük hani.
Maalesef cari yıl için 'yavaş büyümekte olan' Türk ekonomisi şeklindedir. 2014 yılı büyüme hedefimiz %4 idi ve ikinci çeyrek sonunda gelen rakamlar pek iç açıcı değil. Her ne kadar dünya Bankası geçtiğimiz ay ülkemizle ilgili büyüme tahminini revize edip %3,5'a çıkarmış olsa da bu tahmin oldukça rasyonel gözüküyor çünkü yılın ilk altı ayına oranla çok daha az bir seviyede iç talep var ve özellikle Rus-Ukrayna gerginliği ve ışid'in ırak'taki ilerlemesinin ihracat performansımızı düşürmesi büyüme oranımızı hedefin oldukça altına çekiyor.
Ancak her şeye rağmen büyüme trendinin devam etmesi, üstelik günümüz şartları altında oldukça önemli. Japon ekonomisinin yılın ilk altı ayında %7 küçüldüğü ve Avrupa'nın en güçlü ekonomisi konumunda olan Almanya'nın dahi küçülme eğiliminde olduğunu düşünürsek daha da önemli.
Yıl 2014, gelişmekte olan ülkeler arayı hızla kapatıyor. Ancak hala insan hakları, refah, sosyal hizmetler, demokrasi, basın özgürlüğü gibi konularda rakamlarla ifade edilemeyen farklar mevcut iki farklı Dünya arasında.