tarihler 17 ağustos 1922'yi gösterdiğinde mustafa kemal paşa, ankara'dan gizlice ayrılıyor, önce konya'ya, sonra da akşehir'e geçerek kurmaylarına resmen büyük taarruz'u tebliğ ediyordu.
26 ağustos günü sabaha karşı türk ordusu bütün kuvvetleri ile kocatepe'den afyon'a doğru saldırıya geçecek ve ivedilikle netice alınacaktı.
20 ağustos sabahı ise ankara gazeteleri mustafa kemal'in "çankaya köşkünde bir davet vereceğini" yazıyordu.
bütün dünya böylece mustafa kemal'in ankara'da vereceği davete hazırlık yaptığını, ankara'da olduğunu düşünürken, mustafa kemal zaman kazanıyor ve kurmayları ile görüşüp, türk ordusunu denetleme fırsatı buluyordu.
bu bir aldatmacaydı ve son derece gerekliydi.
çünkü türk milleti'nin atacak tek kurşunu, vurabilecek tek yumruk darbesi şansı vardı.
o yumruk düşmanın tam kalbine atılmalı, düşman tek yumruk ile parçalanmalıydı.
işte o yumruğun atılacağı yer afyon'du... afyon müstahkem mevkii... sakarya'da durdurduğumuz, bozduğumuz yunan ordusu geri çekilmiş, afyon'u merkez almak suretiyle büyük bir savunma hattı inşa etmişti.
yunan ordusunda başkomutanlık mevkisi el değiştirmiş, sakarya meydan muharebesini kaybeden general papulas başkomutanlıktan alınmış, yerine georgios hacianestis getirilmişti.
yunan ordusu'nun afyon müstahkem mevkii komutanı ise general Nikolaos Trikupis'ti.
trikupis dersini iyi çalışmıştı doğrusu.
afyon, kütahya ve eskişehir tahkimatları mükemmeldi. başkomutan hacianesti haziran 1922'de izmir'den cepheye gelmiş ve 15 gün boyunca incelemelerde bulunmuş, hatta "tüm cepheyi dolaştımmustafa kemal adında bir komutana rastlamadım" diye gazetecilere küstahça röportajlar vermişti...
aynı şekilde yunan savunma hatlarını ingilizler de teftiş etmiş ve "mükemmel" bulmuşlardı.
izmir'de bulunan ingilizlerin atine askeri ateşesi albay naire'nin yanında iki ingiliz istihbarat subayı ile cepheyi dolaşması ve sonucunda ingiliz dışişleri bakanlığına yazdığı rapor şöyledir;
--spoiler--
Haziran Ayı içinde, izmir’de görevli Binbaşı Johnston ve Binbaşı Strover ile birlikte, Yunan Küçükasya Ordusu’nun genel durumunu öğrenmek üzere Afyonkarahisar, Kütahya ve Eskişehir’de incelemelerde bulundum.
Cephede edindiğim izlenimlere göre, Yunan askerlerinin genel durumu umduğumdan daha iyidir. Askerler iyi giyinmişler, iyi besleniyorlar, haftada üç dört defa et veriliyor, açıkta asker yok, bütün askerler bir barınakta veya örtü altında kalıyorlar, silahları iyi ve bakımlı.
Erler ile subaylar arasında iyi bir ilişki var.
Askerler her zamankinden daha iyi eğitim görüyorlar. Cephe tahkimatı olağanüstü ve çok kuvvetlendirilmiş.
ilk deha organize eğlenceler düzenleniyor, kukla oyunlarından, iddialı piyeslere kadar çeşitli temsiller veriliyor.
Sonuç olarak, gerek askerlik ve gerekse moral yönünden Türk askerlerine göreYunan askerleri daha iyidir.
Türk taarruzuna, aktif bir savunma ile karşılayacaklarına ve başarı kazanacaklarına tam bir güvenleri vardır.
Türkleri püskürttükten sonra, büyük bir hırsla geri atıp kovalayabilirler.
Ama geçen yıl olduğu gibi, Yunan Ordusu kendiliğinden taarruza geçmek niyetinde değildir.
Yunan komutanları, Mustafa Kemal’in kuvvetleri karşısında, cephenin güven içinde olduğundanşüphe etmiyorlar.
işte büyük taarruz öncesi yunan tarafının durumu buydu.
ingilizler rahattı, yunanlar rahattı...
hatta ve hatta türklerin taarruz edebilecek durumda olmadıklarını düşünüyorlardı.
esasen harp tarihine baktığımızda hakikaten de öyleydi.
günlük düzenli hava fotoğrafları da bunu kanıtlıyordu.
türk ordusu afyon müstahkem mevkiine 100 km mesafedeydi ve afyon'a taarruz edecek büyüklükte bir askeri kuvvetin yunanlardan habersiz yer değiştirmesi mümkün görünmüyordu...
peki nasıl oldu? ne oldu da 26 temmuz sabahı kocatepe'den afyon'a taarruza geçtik...
hiç şüphesiz ki yunanların ve ingilizlerin bildiklerini mustafa kemal paşa'da biliyordu.
yukarıda da belirttiğimiz gibi tek bir hamle yapma, tek bir darbe vurma şansı vardı.
bu darbeyi de yunan ordusu'nun merkezine, en kuvvetli olduğu yere yani afyon'a yapmalı, yunan ordusunu bölmeli ve tek hamlede kesin zaferi kazanmalıydı.
aksi bir durum 1919'dan beri ilmek ilmek işledikleri kurtuluş planının bir hayal olması demekti.
işte bu tek darbelik vuruş için türk ordusu afyon'un hemen yakınına kadar sokulmalı, topçularımız afyon'a ateş kusacak mesafeye kadar gelebilmeliydi.
mustafa kemal paşa işte 20 ağustos'ta çankaya'da davet vereceği haberlerini bu yüzden yaptırmıştı.
bakınız ne muazzam bir tarih, ne muazzam bir mücadele.
askeri mücadeleyi boşverin. şu milli mücadele ruhuna bakın...!!! ankara'daki medya o zaman milli mücadele'nin bir parçası olmuş resmen. milli çıkarlara uygun bir şekilde hareket ederek büyük taarruz hazırlıklarına zaman kazandırıyor ve düşman istihbaratı yanıltılıyor.
bunu ankara'da çıkan gazeteler sayesinde yapıyor mustafa kemal paşa.
milli ruha bak arkadaş...
nerede şimdiki yavşak ve yalaka medya, nerede milli mücadele medyası.
30 ağustos zaferimizin parçalarından biri olan "zafer yolu" bizim tarihimizin dönüm noktalarından biridir.
zafer yolu, büyük taarruza hazırlanan kahraman ordumuzun, düşman kuvvetlerinin bulunduğu afyon müstahkem mevkii'ni tek hamlede parçalamak adına kocatepe civarına yaptığı yığınağın tanımlamasıdır.
başlı başına bir kahramanlık destanıdır zafer yolu… https://galeri.uludagsozluk.com/r/1892993/+
kemal'in ordusu öyle bir orduydu ki, 4 gün boyunca 100 kilometreden ziyade bir mesafeyi sadece geceleri yürüyerek katetmiş ve afyon'un güneyinde konuşlanmıştı.
tam 4 kolordu asker, 100.000 asker, binlerce at, yüzlerce top arabası…
gündüzleri gölgeliklerde dinleniyor, sonra gece boyu hiç durmadan yürüyordu. zafere doğru, zafer yolundan yürüyorlardı.
20 ağustos'ta ordu'nun yürüyüşü bitmiş, 20 ağustos'u 21 ağustos'a bağlayan gece hava karardığında ordusuna erzak ve mühimmat taşıyan bir milletin yürüyüşü başlamıştı.
zafer yolunda sevkiyat başlamıştı.
şuhut yönünden kocatepe'ye ve afyon'u çevreleyen tüm müstahkem mevkilere büyük bir sevkiyat yapılıyordu.
köylüler, halk, asker, subay herkes.
hatta anadolu'nun türlü hayvanatı…
öküzler, beygirler, katırlar, eşekler, köpekler bile bu kutlu zafere sebep olacak sevkiyatı birlikte yapıyorlardı.
filhakika zafer yolunda 25 ağustos sabahı katarın önünde beliren bozkurt da bunlara dahildi.
o bozkurt adeta zaferin müjdecisiydi...
şuhut dağlarından afyon tepelerine.
kiminin ayağı çıplak, kiminin kolu kırık.
kimi ateşli, kimi gebe, kiminin kucağında çocuğu…
halk ve asker birlikte.
bomba taşıyordu, mermi taşıyordu, top arabası itiyordu.
hepsi tam imanlıydı.
zafere iman etmişlerdi...
birinin bile kazanılacak zaferden şüphesi yoktu.
çünkü onların hepsi aynı amaç doğrultusunda ilerliyordu.
kadını, erkeği, çocuğu, genci, yaşlısı…
hep birlikte onlarca kilometre yol katetti.
bir yudum suyunu, bir parça ekmeğini kahraman mehmetçik ile pay etti.
kurtarılacak bir vatan vardı o dağların arkasında.
ve binlerce asker, binlerce insan yürüdü durdu zafere, zafer yolu'ndan.
afyon'a taarruz edecek bir ordu sevkedildi elbirliğiyle zafer yolu'ndan.
taaruzdan 1 gün önce çekilen şu fotoğraf zaferi müjdeliyordu adeta.
25 ağustos 1922, mustafa kemal ve inönü cephede bir ağaç gölgesinde. https://galeri.uludagsozluk.com/r/1892994/+
başkomutan mustafa kemal paşa zaferden o kadar emin ki, rahat rahat oturuyor, taarruzdan önce son kez dinleniyor belki de...
türk ordusunun eskişehir'den afyon kocatepe'ye geldiğini anlamamıştı düşman,
bu asil sevkiyattan, zafer yolundan yapılan bu asil ve kutlu yürüyüşten haberdar olmamıştı.
o kadar teknoloji, o kadar uçak görmemişti...haberleri olmamıştı.
ta ki 26 ağustos sabahı türk topçusu en müstahkem mevzilerini dövene kadar hala haberleri yoktu.
nereden gelmişti bunlar?
kimlerdi?
nasıl bir güç bir gecede onları tam da tepelerine bindirmişti… https://galeri.uludagsozluk.com/r/1892996/+
26 ağustos sabahı saat 05:30'da türk topçu ateşi ile taarruz başlamıştı.
yıldırım savaşı taktiği yıllar sonra almanlar tarafından Blitzkrieg adıyla uygulanıyordu. ne var ki türk piyadeleri ve süvarilerinin yerini alman mekanize tümenleri ve panzerler almıştı...
türk ordusu sabahın erken saatlerinden itibaren akın akın kocatepe'den afyon'a akıyordu.
saat 6.45'te kalecik sivrisi, 10 dakika sonra tınaz tepe ele geçirildi.
sonra belen tepe, kazuçuran...
yunan mevzileri birer birer düşüyordu.
yunanlar toparlanmaya çalışsa da, fahrettin altay komutasındaki türk süvarileri afyon ile uşak'ın arasına çoktan girmiş, afyon'un izmir ile bağlantısı kesilmişti. yunan palikaryası kurt kapanındaydı...
saat 13.00'te ilk birliklerimiz afyon kent merkezine girmiş, saat 14.00'te türk süvarileri sincanlı ovasına inmişlerdi.
işte bir başkomutan.
yaptığı plandan o kadar emin ki, düşman ordusunun yanlış kararını bile o an değerlendiriyor ve o değerlendirdiği ancak 2 gün sonra yunan'ın aklına geliyor ve dumlupınar'a çekiliyor. fakat mustafa kemal hep bir adım önde. dumlupınar'da yunan ordusundan önce mevzileniyor ve o son noktada yok edici darbeyi vurarak 30 ağustos'ta zafer kazanıyor...
4-5 ayda geçilir denilen mevzilerin sadece 1 günde geçildiği ve başladıktan sadece 15 gün sonra izmir'de nihai zaferin kazanıldığı taarruzdur büyük taarruz.
dünya askerlik tarihinde ender görülen bir "imha taarruzu"dur.
ve pek çok imha taarruzları gibi yine türk milletine nasip olmuştur.
büyük taarruz planı esasen akla mantığa aykırı bir kumardır.
başbuğ mustafa kemal türk milleti adına inisiyatif almış, türk ordusu'nun tüm imkanlarını seferber ederek bir kerede düşman kuvvetlerini imha etme kararı almıştır.
aslında şartlar mustafa kemal'i buna mecbur etmiştir.
zira karşımızda sürekli takviye alan, modernize edilen ve ikmal yolları tıkır tıkır çalışan bir düşman vardı.
bir sene evvel sakarya'da durdurulan yunan kuvvetleri'nin bir daha taarruza geçmesini beklemeden bozguna uğratmak gerekmekteydi.
işte büyük taarruz bu şartlar altında, tek atımlık barutumuzun ve işgale olan başkaldırımızın "ya hep ya hiç" mantığı ile düşmana boca edilmesidir.
ve 26 ağustos 1922'de saat 04.00'te türk milleti'nin, türkiye'nin temelleri kahraman türk topçusunun yunan ordusu'nun afyon müstahkem mevkilerini dövmesiyle atılıyordu.
-Türk'ün 1683 Viyana yenilgisinden 239 yıl sonra yeniden taarruza geçtiği andır.
- Mehmetçiğin yoklukla ve o asil ruhla saldırdığı ve yüreğini silah yaparak kazandığı zaferdir.
-Türk ulusunun ölüme ve imkansızlıklara meydan okuyarak düşmana saldırışıdır.
- Bu toprakları ebediyen yurt yapacak''YA iSTiKLAL YA ÖLÜM''parolasının şahlandığı yerdir
büyük taarruz tarihte eşi ve benzeri görülmemiş, çok az görülmüş bir imha harekatıdır.
bu bir imha harekatıdır, zira ülke ve halk elinde avucunda kalan son güç ve kudret ile varolma-yok olma mücadelesi vermiştir.
ülke fiilen 1911'den beri savaş halindedir. tam 11 yıldır aralıksız süren savaşlar neticesinde elde avuçta tek atımlık barut kalmıştır.
hülasa yunan savunma hattı çok kuvvetliydi.
türk taarruzunun uzaması demek, cephane, erzak, para demekti.
üstelik bir önceki muharebede, sakarya'da imkansızlıklar yüzünden ordunun 1/3'ü firar etmişti, şayet bu taarruz da uzarsa orduda yine firarlar olabilirdi.
işte bu nedenle düşmanı tek vuruşta parçalamak, imha etmek ve kısa bir süre içinde anadolu'dan söküp atmak gerekiyordu...
bunun bilincinde olan atatürk bunun için bir plan oluşturdu.
planını fevzi ve ismet paşalarla paylaştı.
her üç paşa'nın ortak kararı ile planın icra edilmesi kararlaştırıldı.
kurt kapanı planı, diğer cephe komutanlarına da tebliğ edilmesi gerekliydi.
ama tüm komutanların katılacağı bir toplantı, yunan ve ingilizlerin dikkatini çekerdi.
bunun için akşehir'de, birlikler arası bir futbol turnuvası düzenlendi.
futbol turnuvasına birliklerin futbol takımları katılacak, komutanlar da maç izlemeye geleceklerdi.
işte kurt kapanı planı, futbol turnuvası sırasında yapılan toplantı ile birlik komutanlarına tebliğ edildi.
fakat 2. ordu komutanı yakup şevki paşa (subaşı) planı çok riskli buldu ve itiraz etti.
paşa’ya göre bu taarruz planı delilikti. kaybetme riski yüksekti. başarısızlık halinde ankara düşer, milli mücadele kaybedilir, anadolu tamamen işgal edilirdi.
yakup şevki paşa eski bir asker, harbiye'de stratejistti. harbiye'de hocalık da yapmış deneyimli bir komutandı. mustafa kemal, fevzi ve ismet paşalara göre de yaşça bir hayli büyüktü, bu yüzden o'na "hocam" derlerdi...
yakup şevki paşa'ya göre bu taarruz planında ikmal mümkün değildi. taarruz sırasında cephane tükenirse, yunan ordusunun topuna, tüfeğine, mitralyözüne karşı türk askeri yalınkılıç kalabilirdi.
tartışma uzamıştı...
atatürk yeniden söz aldı ve şu tarihi konuşmasını yaptı;
“uğraşa uğraşa, ancak 1 yılda düşmanla az çok denk bir hale gelebildik. bir daha bu gücü yaratamayız. bu sefer kesin sonuç almak, savaşı bitirmek zorundayız. bunun için de, tehlikesine rağmen, bu planın uygulanmasından başka çare göremiyorum”
yakup şevki paşa “bu planla kaybedersek bize vatan haini derler. bu meclis bizi asar” diye itirazını sürdürünce atatürk son noktayı şöyle koydu:
“korkmayın hocam. sorumluluk bana aittir. kaybedersek beni hemen asarsınız!”
böylece başkomutan, kurt kapanı planının bütün sorumluluğunu üzerine alıyordu...
peki planın içeriği neydi de bu kadar riskliydi???
kurt kapanı planı, yukarıda da bahsettiğim üzre, tek hamlede düşmanı dağıtmak, şaşırtarak bozguna uğratmak amaçlıydı.
kurt kapanı dediğimiz yarım ay şeklinde, düşmanın da izmir'e kaçmasına imkan veren bir sistem.
bu sisteme göre taarruz planı bir ters cephe harekatıydı, o yüzden bu kadar riskliydi.
taarruzdan birkaç gün önce, taarruz günü olan 26 ağustos sabahına kadar ordunun neredeyse tamamı mevzileri terk ederek yer değiştirecekti. bu durum fark edilirse koca ordu hareketli halde yakalanır ve bir gecede imha olabilir, ya da düşman, ordunun bu harekatına göre mevzi alabilir, bu da planı suya düşürebilirdi. https://galeri.uludagsozluk.com/r/2069082/+
yukarıdaki haritada görülebileceği üzre, türk ordusu sadece 4 gecede yer değiştirerek afyon'un güneyinde mevzilendi.
işte kurt kapanı harekat planının en büyük parçası olan bu gece yürüyüşü "zafer yolu" olarak anılmaktadır.
(bkz: 26 ağustos zafer yolu/#37598203)
türk ordusunun zafer yolu yürüyüşü, sadece geceleri olmak üzre 4 gün sürmüş, sadece 4 gün içinde ordunun siklet merkezi afyon'un güneyine kaydırılmış ve yunan ordusuna ölümcül darbenin vurulmasına hazır hale gelinmiştir.
25 ağustos 1922 gecesi, kocatepe'de zafer yolu yürüyüşünün kusursuz yapıldığı ve yunan ve ingilizlerin bunu farketmediğini öğrenen atatürk keyiflenmiş, son kez haritaya bakarak "hacianestis'in orduları şimdiden yenildi, 15 gün sonra izmir'deyiz" demiştir...
ve 26 ağustos 1922 sabaha karşı saat 04.30'da ilk topçu ateşleri başladı.
saat 05.00'da ise kocatepe'den afyon'a doğru yüzden fazla top ateşlendi. https://galeri.uludagsozluk.com/r/2069084/+
yunan neye uğradığının şaşkınlığı içerisindeyken türk topçusu arka arkaya alev kusuyordu.
yoğun topçu ateşi ile birlikte türk piyadeleri kocatepe'den afyon'a akmaya başlamıştı, ardından fahrettin altay paşa komutasındaki süvari tümenimiz düşman cephesi gerisine sarkıp ikmal yollarını vurmaya başlıyordu...
saat 6.45'te kalecik sivrisi, 10 dakika sonra tınaz tepe ele geçirildi.
sonra belen tepe, kazuçuran...
yunan mevzileri birer birer düşüyordu.
yunanlar toparlanmaya çalışsa da, fahrettin altay komutasındaki türk süvarileri afyon ile uşak'ın arasına çoktan girmiş, afyon'un izmir ile bağlantısı kesilmişti.
yunan palikaryası kurt kapanındaydı...
işte bir başkomutan.
yaptığı plandan o kadar emin ki, düşman ordusunun yanlış kararını bile o an değerlendiriyor ve o değerlendirdiği ancak 2 gün sonra yunan'ın aklına geliyor ve dumlupınar'a çekiliyor.
fakat mustafa kemal hep bir adım önde. dumlupınar'da yunan ordusundan önce mevzileniyor ve o son noktada yok edici darbeyi vurarak 30 ağustos'ta zafer kazanıyor...
4-5 ayda geçilir denilen mevzilerin sadece 1 günde geçildiği ve başladıktan sadece 15 gün sonra izmir'de nihai zaferin kazanıldığı taarruzdur büyük taarruz.
ordumuz sabahın erken saatlerinde yeniden taarruza kalktı, kalecik tahkimatları, ardından kurtkayası direnek merkezlerini sabahın erken saatlerinde düşürdük.
sabah saat 10.00 sularında elde kalan 3 direnek merkezini de kaybetmiş olan general trikupis afyon'u boşaltma kararı aldı.
aynı saatlerde türk ordusu'nun 23. tümeni afyon'un batısında yunan 4. tümenini kıskıvrak yakalamış ve imha etmişti.
yunanlar güneyde bir tek çiğiltepe'de general frango ile direniyorlardı.
bu esnada mustafa kemal paşa, çiğiltepe'ye taarruz eden reşat bey'i arayarak çiğiltepe'nin düşürülmesi gerektiğini, bu direnç noktasının harekatı geciktirdiğini bildirdi, reşat bey çiğiltepe'yi yarım saat içinde alacağına dair söz verdi.
saat 11.00 sularında afyon boşaltılmaya başlandı, bu esnada afyon'un dış mahallelerine türk askeri girmeye başlamıştı.
saat 11.30'da cephe artık tamamen yarılmış, türk ordusu sincanlı ovasına giriş yapmaya başlamıştı.
saat 12.00, çiğiltepe'de general frango hala direniyordu, mustafa kemal paşa, reşat bey'i aradı, lakin çiğiltepe'yi yarım saat içinde alacağına söz veren ammavelakin bunu başaramayan reşat bey; "yarım saat içinde size o mevziyi almak için söz verdiğim halde yapamamış olduğumdan dolayı yaşayamam" diye not bırakarak intihar etti.
reşat bey'in canına kıymasının ardından çiğiltepe ele geçirildi, genera frango kuvvetleri ile birlikte kuzeye kaçtı.
saat 13.00, general trikupis'in afyon'u boşaltması, general frango'nun dumlupınar'a çekilmesinin ardından general digenis de savunma mevzilerini boşaltıp demiryolunun batısına çekilme kararı aldı.
öğleden sonra toplanan karargahımız durum değerlendirmesi yaptı.
süvari kolordumuz uşak yolunu kapatmıştı, izzettin bey'in kolordusu, general frango'yu kovalıyordu, kemalettin sami bey'in kolordusu dumlupınar yönüne hareket edecek, yakup şevki paşa komutasındaki 2. ordumuz da kütahya yönünü kapatarak trikupis ve digenis'in kuzey yönüne kaçışına mani olacak ve böylece yunan ordusu dumlupınar'da kuşatılmış olacaktı...
harekat planı 2. orduya bildirildi. yakup şevki paşa harekat planına itiraz etti, bunun üzerine karargah yakup şevki paşa emrindeki birlik komutanlarına direkt emir vererek 2. orduyu harekete geçirdi, böylece yunan ordusu 4 yandan kuşatılmaya başlanmıştı.
akşamüstü saatlerinde (18.00) türk ordusu afyon'un tamamını kontrol altına aldı ve afyon düşman işgalinden kurtuldu.
batı cephesi komutanlığı ve başkomutanlık karargahı afyon'a taşındı.
savaşa izmir'de kumanda etmeye çalışan yunan orduları başkomutanı general hacianestis'in ise hiçbir şeyden haberi yoktu.
ne afyon'un kaybedildiğini, ne de ordusunun 3'e bölündüğünden bihaberdi.
bütün olanları ancak gece öğrenebilecekti.
27 ağustos'u 28 ağustos'a bağlayan gece, yunan ordusunun tek gayesi dumlupınar'a ulaşabilmek ve burada bir savunma hattı kurup izmir yolunu güvende tutabilmekti.
ve aynı anda 1. kolordumuz da dumlupınar'a ulaşıp taarruz düzeni almak için yoldaydı.
dumlupınar yolunda adeta bir yarış vardı, önce giden taarruz edebilecekti...
Dünyada sadece çılgın bir komutanın en az onun kadar çılgın bozkurtları ile yaptığı ve yapabileceği düşman kuvvetlerinin en kuvvetli ve en müstahkem mevkiine bir balyoz gibi inerek kendisinden çok daha donanımlı düşman kuvvetleri çekilmeye hatta kaçmaya zorladığı imha taarruzudur.
Bugün bu muhteşem taarruzun 96. Yıldönümündeyiz.
26 Ağustos sabahı kocatepe'den hücum emri bekleyen mehmetçikler gibi daima ve her zaman hazırız.
O gün mustafa kemal'in ordusu öyle bir orduydu ki, 4 gün boyunca 100 kilometreden ziyade bir mesafeyi sadece geceleri yürüyerek katetmiş ve afyon'un güneyinde konuşlanmıştı.
tam 4 kolordu, 100.000 asker, binlerce at, yüzlerce top arabası…
gündüzleri gölgeliklerde dinleniyor, sonra gece boyu hiç durmadan yürüyordu.
zafere doğru, zafer yolundan yürüyorlardı.
türklerin tek bir kurşunu vardı.
ve o tek kurşunu da bu büyük taarruz'da harcayacaklardı.
büyük taarruzun planı o güne değin görülmemiş bir risk içeren, askeri literatürde "deli saçması" olarak tanımlanacak bir plandı.
dünya savaş tarihinde daha önce hiç böyle bir imha taarruzu yapılmamıştı ve yapılmayacaktı.
ama türk milleti buna mecburdu.
ani baskın, ivedilikle sonuca gitmek lazımdı.
Işte 26 ağustos sabahı kocatepe'den beklenen hücum emri geldi ve türk topçusu 4 yandan yunan mevzilerini dövmeye, ardından da mehmetçik akın akın afyon üzerine akmaya başladı.
Taarruzu hiç beklemeyen düşman hazırlıksız ve şaşkın yakalanmıştı.
Akşama varmadan türk süvarileri sincanlı ovasına, piyadelerimiz de afyon'a girmişti.
Düşman şaşkın bir şekilde kaçıyordu. Nereye kadar kaçacaktı?
Vatanı için, milleti için, bayrağı, kuranı için savaşan bozkurtlar karşısında ancak 4 gün dayanabildiler ve 30 ağustos günü dumlupınar'da anadolu maceralarının sonunu yaşadılar.
falih rıfkı atay ın mustafa kemal'in bu emri ile ilgili düşünceleri şu şekilde;
ben, ömrümde hiçbir edebiyat eserinde, ordulara ilk hedeflerinin akdeniz olduğunu bildiren günlük emri okurken duyduğum zevki duymadım. bu, bütün heyecanların üstünde bir heyecan veren, bütün şiirlerin üstünde bir şiirdir. ne olmuştuk, biliyor musunuz? kurtulmuştuk.
dünyanın en iyi komutanlarından olan mustafa kemal paşa'Nın kazandığı ve yunan ordusunu imha ettiği büyük zaferimiz. şehitlerimizin tini şad,mekanı cennet olsun.