aristo tarafından eğitildiği bilinen, 11 yılda 36000 km boyunca savaşarak hiç kaybetmeden, bilinen dünyayı fetheden, 33 yıllık ömrüne sayısız fetih ve zafer sığdıran, hindistanın fethi akabinde bilinmeyen bir nedenle; sıtma olduğu iddia edilir; vefat eden, doğu ve batıyı sentezleyen helenistik medeniyetin mimarı olan makedon kökenli, dünya imparatoru.
aleyhinde konuşan ve başardıklarını küçümseyen insanların aklından şüphe etmeme sebeb olmaktadır.
aslında trak kökenli bir halk olan ve önce romalılarca, daha sonra doğu romalılarca ve en son slavlarca özümlenen makedonların kralı olan kişi. asıl adı 3. aleksandr olan bu komutan ya adına yeni şehirler kurmuş ya var olan bazı şehirlere adını vermiştir. bu şehirlerden bugün mısır ve ırak'taki iskenderiye (aleksandria), iskenderun (aleksandretta), bagram (Aleksandria on the Caucasus), kandehar (Alexandria Arachosia), mary (eskiden merv denirdi, Alexandria margiana), uch (Alexandria on the Indus), khujand (Alexandria Eschate) ve herat (Alexandria Ariana) ayakta kalmıştır. ayrıca kendisi birecik * ve bugün özbekistan'da kalan termez * kentlerinin de kurucusudur.
Hiç savaş kaybetmemiş olan, tarihin gördüğü en cesur asker ve en iyi yöneticilerden birisidir. Makedonların iki medar-ı iftiharından birisidir.**
iskender'in babası II. Philip, Makedon Krallığının başındaydı ve devletini güçlendirmekle meşguldü. Oğlu iskender ise, o sıralarda, büyük filozof Aristoteles'ten dersler alıyordu. iskender, hayatının sonuna kadar, Aristoteles'ten aldığı siyasal öğütleri, savaşlarda ve ele geçirdiği yerlerin idaresinde kullanacaktı.
iskender, ilk önemli sınavını, babası sefere çıktığında, tahta geçici naib olarak kendisini atadığı zaman verdi. Henüz onaltı yaşındayken, çıkan bir isyanı bastırdı ve günümüzde Dedeağaç olarak bilinen bölgeye iskenderiye adını vererek, daha sonraları sayısı yetmişi bulacak olaniskenderiyeleri kurmaya başlamış oldu. Babası Philip'in ölümüyle birlikte 20 yaşında tahta geçti ve böylece büyük serüven başladı:
iskender, ilk olarak Yunanların üzerine gitti ve onlarla hesaplaştıktan sonra, rotasını Pers imparatorluğuna çevirdi. Elli bin kişilik bir ordu oluşturarak Anadolu'ya girdi. Çanakkale civarındaki Granicus'ta Persleri mağlup etti ve Batı Anadolu'yu ele geçirdi. Gordion'a gelen iskender, burada Gordion düğümünü kılıç darbesiyle parçaladı ve bunu görenler, karşılarında Asya'nın müstakbel kralının bulunduğunu anladılar. Yürüyüşüne devam eden iskender, issus civarında Perslerle ikinci savaşını yaptı ve bunu da kazanarak, günümüzde iskenderun olarak bilinen bölgeye adını veren bir şehir kurdu ve yoluna devam etti. Bu sırada, barış isteyen Pers Kralı Darius III ona, barış karşılığında, Fırat'ın batısındaki toprakları, önemli bir miktar parayı ve kendi kız kardeşini teklif etti. iskender'in yakın arkadaşı ve aynı zamanda meşhur komutanlarından birisi olan Parmenon, "iskender'in yerinde olsam bu teklifi kabul ederdim," deyince, iskender, günümüzde de hatırlanan meşhur cevabı verdi: "Ben de Parmenon olsam bu teklifi kabul ederdim." Nitekim yoluna devam eden iskender, Mısır'a geldi ve burada hiçbir direnişle karşılaşmadan egemenliğini sağladı. Burada, artık bir kral değil, Tanrı statüsünde kabul görüyordu. Ve tarihler MÖ. 331'i gösterdiğinde, iskender ile Persler arasındaki efsanelerle gerçeklerin karıştığı son savaş Gaugamela'da yapıldı. Bazı tarihçiler, bu savaşta Pers ordusunun bir milyon kişi olduğunu yazar. iskender'in kuvvetleri ise ellibin civarındaydı. Şimdiki Kuzey Irak topraklarında yapılan savaşta zafer iskender'indi. Artık, Pers diyarı, iskender'in ayakları altında ezilmeye hazırdı. iskender, törenle başkent Persepolis'e geldi ve sarayı yıkarak burayı da devletinin başkentlerinden birisi yaptı.
Tüm bu zaferlerden sonra, orduda artık homurdanmalar ve eve dönme isteği başgösterse de, iskender'in durmaya niyeti yoktu. Onun ufku, tüm komutan ve askerlerinden daha genişti; hedefi tek ve birleşik bir dünya imparatorluğu kurmaktı. Hellenizmi ise onun güneşi yapmak istiyordu. Bu amaçla yoluna devam etti ve Afganistan'ı da ele geçirdi. Orta Asya'nın derinliklerine kadar ilermeyi başardı. 325 yılında, Hindistan'a girdi. Ordusu, burada daha hiç görmediği şeytanlarla karşılaşmıştı: Filler. Fakat, muzaffer ordu, bunun da üstesinden geldi ve artık Hindistan da imparatorluğun bir parçasıydı. Büyük komutan, Hindistan'ı fethettikten birsüre sonra, ani bir sebepten dolayı anlaşılamayan bir şekilde öldü. Ani bir hastalık geçirdiği söylense de, benim şahsi fikrim ordusu tarafından zehirlendiği yönündedir. Onüç sene boyunca hareket halinde olan bir kitleyi memnun etmek imkansızdır. insanlar eninde sonunda evlerini özler ve dönmek isterler, bunun içinde her engeli aşmaya hazırdırlar...
iskender, geçtiği her toprağı ele geçirirken, orayı yakıp yıkma hevesinde değildi, oralarda yeni şehirler kuruyor, Makedon ve Hellen kültürüyle yerli kültürleri kaynaştırıp, bir sentez oluşturmaya çalışıyordu. Bu amaçla, ele geçirdiği yerlere Pers valileri atadığında, ya da danışman olarak Perslerden yararlandığında, Makedonların tepkisini çekse de, o bildiğini yapmıştır. Günümüzde, hala adıyla anılan kentler olması, bu büyük komutanın isminin yaşatılması açısından son derece önemlidir.
biz büyük iskender olarak biliriz. bazıları ona makedonyalı 3. aleksander der. makedonya'nın en önemli hükümdarıdır. tarih için çok önemli bir hükümdardır. yaşadığımız topraklar dahil olmak üzere pek çok yeri işgal etmiş ve bir helen uygarlığı yaratmıştır. II. Filip ile Epeiros (Epir) kralı Neoptolemos'un kızı Olimpias'ın oğludur. II. Filip'in öldürülmesinin (M.Ö. 336) ardından komutanlarca kral ilan edildi.
Delphoi üzerinden Makedonya'ya dönerken M.Ö. 335 ilkbaharında Trakya'ya girdi. Şipka Geçidini aşarak Triballileri (Triballoi) ezdikten sonra Tuna'nın öbür yakasına geçerek Getaları dağıttı. Ardından batıya dönerek Makedonya'yı istila etmiş olan Hiryalıları yendi. Bu sırada öldüğüne ilişkin söylentiler üzerine Atina'da ayaklanma patlak verdi. Bu ayaklanmanın ardında hem yeni Pers kralıIII. Dara'nın mali desteği, hem de Demostenes'in çabaları yatıyordu. Askerlerini günde 30 km gibi o çağa göre çok yüksek bir hızla ilerleterek Yunanistan'a giren iskender, tapınaklar ve şair Pindaros'un evi dışında bütün Tebai'yi yerle bir etti. Yaklaşık 6 bin kişinin öldürüldüğü, sağ kalanların köle olarak satıldığı bu sindirme hareketi sonunda bütün Yunan Devletleri Makedonya üstünlüğüne boyun eğdi.
aldığı borçlarla zor duruma düşen iskender anadolu üzerinden perslere bir sefer başlatır. anadolu'ya girdiğinde ilk işi akhilleus'un mezarını ziyaret etmek olur, akabinde pers ordularıyla ilk kez granikos çarpışması yapılır. bu çarpışmadan galip ayrılan iskenderin önü açılmıştır. batı anadolu'nun fethini tamamlayan iskender ankara'ya geldi, oradan da Kapadokya ve Kilikya Kapıları üzerinden güneye indi. Misis Köprüsünden geçerek Miryandros (bugün iskenderun yakınında) dolayında kamp kurduğunda, Pers hükümdarı III. Dara da Pinaros Çayı (bugün Deliçay) kıyısında savaş düzeni almış bulunuyordu. Bu karşılaşmayı izleyen issos Çarpışması sonunda Dara kesin bir yenilgiye uğradı ve ailesini savaş alanında bırakarak kaçtı.
bu iki çarpışma ile iskender'e asya kapıları açılmıştı. asya'ya hükmedecek kjişinin keseceğine inanılan gordion düğümünü kesti. suriye ve mezopotamya seferlerinin akabinde pers hükümdarı barış istedi fakat iskender bunu reddetti. Günümüzde iskenderiye olarak anılan Aleksandreya kentini kurdurdu. Bazı kaynaklara göre Nil'in taşmasının nedenlerini araştırmak üzere bir keşif grubunu görevlendirdi. Siva'da ünlü bir kahinin, iskender'in Zeus'un oğlu olduğunu ilan etmesi ve Amon Tapınağında Tanrı Amon ile görüştüğü yolundaki söylentiler onun halkın gözündeki tanrısallığını bir kat daha arttırmıştı. Mısır'ın fethiyle Doğu Akdeniz'de kesin denetimi sağlayan iskender, M.Ö. 331 ilkbaharında Tiros'a döndü.
Kendisine tanrısal onurlar yakıştıran ve bunu Yunan kentlerine zorla kabul ettiren iskender, MÖ 324 kışında Luristan'da yerel halka yönelik sert bir sindirme hareketine girişti. ilkbaharda Babil'e geçerek bir bölümü uzak ülkelerden gelen elçileri kabul etti. Bu arada Hindistan'la deniz bağlantısını sağlamak için Arabistan kıyılarına yönelik bir sefer için hazırlıklara başladı. Ayrıca Hazar Denizi'nin ötesine bir keşif birliği gönderdi. Babil'de sulama kanalları yaptırmayı ve iran Körfezi kıyılarında yeni kentler kurmayı planladığı bir sırada, uzun bir içkili eğlencenin ardından hastalandı ve on gün sonra henüz 33 yaşındayken öldü. Cenazesi önce Memfis'e, oradan iskenderiye'ye götürüldü ve burada altın bir tabuta kondu. *
Büyük iskender,ünlü bir filozof olan hocası Aristo'ya sorar:
"Zaptettiğim topraklardaki insanları yönetimim altında tutmak için ne yapmalıyım?Ülkenin ileri gelen insanlarını sürgüne mi göndereyim,hapse mi atayım,yoksa kılıçtan mı geçireyim?"
Aristo; Sürgünde toplanıp sana karşı başkaldırırlar der ilk şıkkı eler.Hapishaneler militan yuvası olur;kontrolden çıkar der ve ikinci şıkkı eler.Kılıçtan geçirirsen onlardan sonraki kuşak intikam hırsıyla büyür,tahtını sallar der üçüncü şıkkı eler.
Ve şu nasihatı verir:"insanların arasına nifak tohumları ekeceksin.Onlar birbirleriyle savaşırken sen kendini hakem olarak kabul ettireceksin.Ama anlaşmaya giden bütün yolları tıkayacaksın."
abartılan adam. bana da versen o gazı, ben de fethederim hacı nedir ki? aristo'nun öğrencisiymiş bi de lavuk. bizim zamanımızda aristo mu vardı? hem oğlancıymış ona ne diyeceksiniz?
büyük zafer tutkusu ve dünyanın sonunu görme isteği yüzünden ordusunu ve kendisini yollarda berduş eden büyük lider. sonunda kumandaları dayanamayıp adamı zehirleyip hakkın rahmetine kavuşturmuştur. iyi bir şarapçı aynı zamanda kütüphane yakma uzmanıdır.
bilindiği kadarıyla ülkesini komutanları arasında paylaştırmıştır. hindistanı aldıktan sonra muhtemelen şöyle bir diyalog yaşanmıştır. *
onbaşı: +
bir büyük iskender: -
- len onbaşı gel la buraya
+ buyurun majesteleri
- hemen cevap ver üçe kadar sayacam : fil ne yer? 3 2 ..
kendisinden önce ve sonra benzer büyüklükte işler yapan bazı hükümdarlar olmasına rağmen batı kültürü tarafından abartılarak bize dünyanın en büyük kralı diye kabul ettirilmeye çalışılan kişi. bir yönden de hakkını yememek lazım çünkü kendi ismiyle 18 tane şehir kurdurmuştur bunlardan en çok bilineni mısırda olan iskenderiyedir. yıktığı kadar imar işleriyle de uğraşan insan.
33 yaşında ölmesine rağmen, o kısa hayatına pek çok zafer sığdırmıştır. Modern zaman, artık hayatlarımızda böyle kahramanlıkları hayal dahi etmek acı verdiğinden tüm kahramanlar gibi iskender'in de görüntüsünü sakatlamıştır. ona da eşcinsel diyorlar, tıpkı mevlanaya dedikleri gibi... o bir dünya kültürü oluşturmayı, zengin bir insanlık ürünü ortaya çıkarmayı ve dünya vatandaşlığı fikrini pratiğe aktarmayı hedefliyordu. Roma imparatorluğunun fikirsel temellerin attı ve ilhamını verdi. tarihteki ilk imparatorluğu o kurdu. Şimdi siz tartışın : o eşcinsel miydi değil miydi?
büyük iskender'i büyük yapan olgulardan birisi de ordularını çok hızlı hareket ettirebilmesi bu sayede kendisinden kat kat fazla olan düşmanlarını yenebilmesidir. makedonya'dan hareketle mısır ve babil'e ordan asya'ya uzanması stratejiye dayalı hızındandır. ayrıca 8 yıllık taht ömründe yavuz sultan selim'in örnek aldığı şahsiyetlerdendir.