ben büyüyünce...
ne kadar çok cümle kurardık bu iki kelimeyle veya ne kadar çok cevap verirdik "ne olacaksın büyüyünce?" diye sorulan sorulara. komşu büyüklerin, akrabaların sırf evin küçüğüyle de ilgilendiklerini belli etmek için sordukları sorulardan sadece birisiydi.
ve bizim cevaplarımız da dönem dönem hep birbirinin aynıydı. çocukken kızlar gelin, erkekler asker olacaktı. birkaç yıl sonra soruyu soran taraf değişti ve cevaplar da ciddileşti. soran öğretmen olunca gelinlik ve askerlik hayalleri bir kenara atıldı, bu sefer ya doktor ya öğretmen olacaktık. biraz büyüyünce işin ciddiyetini anladık, bu kez gerçekten kafa yormaya başladık. ama hayat bizi çoktan yormaya başlamıştı bile...
sanki hiç geçmeyecekti zaman ve biz hep çocuk kalacaktık. oysa hayat;
"ekmek arası domates-peynir destekli gıdalar almak için eve uğrayabileceğimiz molalar verdirmedi" hiçbir zaman!
evet, büyümüştük... önce sınavlar sonra iş, bitmeyen projeler...
bunları geçirirken hayata, hayatı yaşamadan geçtiğimizi, hiçbir zaman anlamadık.
sonra özler olduk:
çocukluğumuzu, heveslerimizi, gülüşmelerimizi.
bize kimse sormadı ki büyümek isteyip istemediğimizi...
mesela ben, hiç istemedim bu filmin ileri sarmasını.
çünkü hayatın tıpkı filmler gibi karelerden oluştuğunu anladığmda, çok da büyük sayılmazdım aslında...
filmim ilerlerken sorgusuz sualsiz her karede bir şeylerin, birilerinin eksildiğini farkettim.
en basitinden ben büyüdükçe, annem babam yaşlanıyordu!
ve ben biliyordum, filmin sonunu tek başıma getireceğimi...
bu pek de mutlu bir son sayılmazdı hani.
zaten hayat kötü sonlarla doluydu ve kötü başlangıçlarla...
ben büyüyünce farkettim bunların hepsini.
mesela ülkemde kardeşin kardeşe olan düşmanlığını gördüm,
annenin yavrusu tarafından ödürüldüğünü!
kredi kartı yüzünden bir babanın ailesini katlettiğini...
küçükken gittiğim lunaparkın yerine binalar dikilmişti.
umutsuzca dururken o binalarn yanında, gidenin sadece lunapark olmadığını farkettim.
o parka elele geldiğim babamda çoktan terketmişti beni ve filmimin karelerinde artık bir kişi eksikti...
ben büyüyünce, ülkemin polislerinin bir hastane bahçesinde biber gazı sıktığını,
devletin ülkeye çekmek için milyon dolarlar harcadığı turistleri hiç suçu olmadığı halde copladığını,
aynı hastanede sebebsiz onlarca çocuk öldüğü halde sağlık bakanının kılının bile kıpırdamadığını,
mehmetçiğimle dağdaki köpeğin analarına aynı sıfatın verildiğini gördüm!
gördüm ama elimden hiçbir şey gelmedi!
ne benim ne de başkalarının...
sadece seyrettik ana haber bültenlerinde.
zaten istisnasız hepimiz hayatı da seyrettik...
--spoiler--
denizleri seviyorsan, dalgaları da seveceksin.
sevilmek istiyorsan önce sevmeyi bileceksin.
uçmayı biliyorsan düşmeyi de bileceksin.
korkarak yaşıyorsan, yalnızca hayatı seyredeceksin!
--spoiler--
Ogün Şanlısoy'un büyüdük aniden şarkısı vardır. sözlerinde anlamı ifade eder:
eskiden neşemiz vardı
gülümserdik hergün
uzaktaydı hüzün
hayallerimiz vardı
uçurtmalar geçen içinden
cumartesi öğlen
boyalarımızla oynardık
rengarenkti herşey
karanlığı boyardık
ve birden büyüdük aniden
ve birden küçüldü hayaller
büyüdükte sanki ne oldu
çocukluğu unuttuk yalanlara boğulduk
büyüdükte sanki ne oldu
umutları kuruttuk savaşta vurulduk
büyüdük aniden
büyüdük aniden
koşardık bayırlarda
ağaç evler kurardık
bedavaydı çiçekler taçlar yapardık
düşsek bile olsun
yeniden kalkardık
acıtmazdı hayat
ve birden büyüdük aniden
ve birden küçüldü hayaller
büyüdükte sanki ne oldu
çocukluğu unuttuk yalanlara boğulduk
büydükte sanki ne oldu
umutları kuruttuk savaşta vurulduk
büyüdük aniden
büyüdük aniden
ve birden büyüdük aniden
ve birden küçüldü hayaller
ve birden uzaklaştı gökyüzü
ve birden gömüldük dertlere
büyüdükte sanki ne oldu
çocukluğu unuttuk yalanlara boğulduk
büyüdükte sanki ne oldu
umutları kuruttuk savaşta vurulduk
büyüdük aniden
büyüdük aniden
büyüdük aniden
küçüldü dünyamız...
kirlendi dünya. basitleşti. " aşk " dedikleri şey facebook ta 13 14 yaşlarında bebelerin ağızlarında "seni sefiyorum" a dönüştü. aşk ın ağırlığı kalmadı. büyüdük.. anne babaya hürmet azaldı. "hiç qimse peni anlamhıyo" lara dönüştü. odaya kendini kapatıp arkadaslara " papamla kafka eddim. salakh herif yhaa" lara düştü saygı değerleri.. büyüdük.. hep kutsaldı para insanoğlu için. eskiden de bedenlerini satanlar vardı. daha gizli kapaklı yapılırdı ama. bi adabı vardı onun bile. şimdi ise para için kendi bedenini geçip kızının bedenlerini satanlarla doldu dünya denilen b*k çukuru.. biz büyüdük bunlar oldu..
oğlum biraz daha büyü sana şunu, bunu alacağım diyerek, yerli yerli yersiz vaatlerde bulunan, politikacı kılıklı babanın, yeterince büyümüş saf oğlunun sitemidir.
Küçüktük hayaller kurar buyumek ister, dunyaya hakim olmayı planlar, çok zengin olmak, çok guzel, çok başarılı, çok çılgın bir o kadar da masumduk.
tv lerden izlediğim guzel aplalar ve yakışıklı abiler en buyuk idollerimiz olmuş, saçlarımızın rengine kadar karar vermem en buyuk işimiz olmuştu. Ben farkılıyım nidaları vardı herkesin içinde, ayna karşısında saatlerce söylenen şarkılarda buyuk sanatçı olur, milyonlarca hayrana hitap ederdik...
ne guzeldi ne heyecanlı, ne masum büyücektik hayatımızı yaşıcaktık ve hep hayllerimizin peşinden gidecektik..
büyüdük de ne oldu, dunyaya ayak uydurup bir, hiç kök salmak istemezken hir bir yere, sarmaşık misalı sarılmış bulduk kendimizi bulunduğumuz yere..
kısacası büyüdük de ne oldu hayat bizdende geçiyor oldu.. ah o çocukluk dediğim zamanlar arttı.
hayatın yalnızlaştırdığı kimselerin içine girdiği ruh halidir.
büyüdükçe yalnızlaştığının farkında olan var mı?
gözlerini kapatıp çocukluğuna döndüğünde sevdiği insanların varlığını, gözlerini tekrar açtığında hissedebiliyor mu?
büyüdükçe, geçen vaktin kendisinden neleri, kimleri, ne yaşanmışlıkları, ne hayalleri, ve hevesleri alıp götürdüğünün farkında mı ?
en çok ebemizi özler olduk
yapacak şeyler hazırladık ona bolca
çekip çıkarttığı için bizi dünyaya
öyle deme
anamızın s.kilmesi değil miydi var oluş sebebimiz...
bir sabah kalktım ve boy aynasında kendime baktım. büyümüştüm, annem yanımda ufacık kalmıştı, babamı bile geçmiştim neredeyse, annemin güzelliği gitmiş, nur inmişti yüzüne. babamın ise gün geçtikçe daha da beyazlıyordu saçları, daha çok sigara içiyordu. onlar yaşlandıkça benim de ömrüm azalıyordu, oysa küçükken hep büyümek isterdim. bilmiyordum ki ben büyüyünce annemle babamın yaşlanacağını, keşke hiç büyümeseydim. annem, 'birgün kendini benim yerime koyarsan anlarsın' demişti, anne olmanın zorluğunu. ona da anneannem söylemiş. anneme özenip ilk makyaj yaptığım da ne kadarda sevinmiştim büyüdüm diye. şimdi anlıyorum ki, büyümek iyi gelmiyormuş insan kimyasına. meğer hayat çocukluğumdaki gibi tonton bir amca değil, suratı pisliğe bulanmış organ mafyasıymış. kalbime varana dek herşeyimi aldı benden. zaman geçiyor ve her geçen gün babamın bir tek saçı beyazlıyor, annemse biraz daha yaşlanıyordu. allah'ım onları benden alma olur mu? çocuk kalbim buna dayanamaz...
çocuk olmanın en güzel yanı istediğn zaman ağlayabilmekti .. büyüdükçe insanlar gizli gizli ağlıyor mesela ..büyümenin o kadarda cazip olmadığını anlatan bi cümle..
barlara rahat girebilir olduk.
acı denilen şeyin oyuncaklarınıza zarar gelmesinden daha farklı birşey olduğunu öğrenmiş olmadınız mı sizde?
aşk denilen şeyle tanışmadınız mı?
çok bok varmış gibi o çırpındığınız büyüklük olayını şimdi beğenmiyor musunuz?