Merhum oktay beyin ironi olsun diye başlığını ingilizce olarak neşrettiği bir eserdir. Okunursa bir nebze daha bilinçli bir şekilde Türkçe konuşulma konusunda bilinç oluşturulabilir. Gerçi hoş Türkçe bitmiş okeye dönüyor..
Türkçeye neden sahip çıkılması gerektiğinin cevaplarını barındıran kitaptır ve Aynı zamanda Türkiye'nin neden tehlikede olduğuna da değinir.
Yazarı Oktay Sinanoğlu'dur.
"Türkçe giderse Türkiye gider" serisinin ilk kitabıdır ve "Hedef Türkiye" ile seriye devam edilebilir.
oktay sinanoğlunun yazdığı ve herkesin okuması gereken bir kitaptır.
en azından bir kez dahi okunursa nelere dikkat edileceğini ve neler olabileceğini göreceğiniz bir kitap.
ingilizce eğitimin şart olması gerektiğine inanan birisini bile fikrinden döndürebilecek bir kitap.
gel gelelim kitabın o kadar kalın olması biraz gereksiz olmuş. bir süre sonra aynı şeylerin dönüp tekrar ettiğini fark ediyorsunuz. okunası.
öyle bir kitap işte. çoğu kişi içindekilerinin tekrar edilmesinden yakınır ama tekrar edildiği için bu derece akıllarda kalıcı ve zihinlere işlenmiş duruyor. her türk gencinin nutuk tan sonra okuması gereken ikinci kitap.
türkçe konuşmayı bilmeyen amerikan özentisi gençlerin okumasını çok istediğim kitap. okuyun da akıllanın biraz.
- üphhh tımammm beaah. amma yaptın yhaaane.
yaparım ben, bu konuda herkes yapmalı.
her türkiye cumhuriyeti vatandaşının okuyup, bir şeyler kapması gereken kitaptır. ben herkese öneriyorum. oktay sinanoğlu'nu da dinleme izleme imkanınız olursa çok iyi konuşur kendileri çok şeyler öğrenirsiniz.
belli bir yere kadar okuyucu-yazar çatışması olmaksızın, büyük bir istekle okuyorken, 29. sayfada "öğretilen ingilizce yalnızca züppelik ve rock n roll culuk dilidir." cümlesiyle beni çileden çıkarmış, züppelik ve rock n roll u aynı kefeye koyan öznel bir düşünceyi içinde barındırdığından devamını okumadığım kitaptır. eğer bir gün her ne kadar önemli birşeyden bahsediyor olsa bile bu adamın bir müziğin dinleyici kitlesine hakaret ettiği gerçeğini unutursam, devam etmeyi düşünüyorum tabi.
eğitimin kesinlikle anadilde yapılması gerektiğinin, dünyanın tüm gelişmiş ülkelerinde bunun böyle olduğunun bahsedildiği kitaptır. Türk insanındaki çok eski tarihlerden bugüne kadar matematiğe olan yatkınlığın Türkçenin matematiksel yapısından kaynaklandığını ve bilim için en uygun dilin Türkçe olduğunu belirtir kitabında Oktay Sinanoğlu ve kelime türetme yeteneği sıfır olan, dünyada bize kabul ettirilmeye çalışılanın aksine hiç bir yaygınlığı olmayan ingilizce ile yapılacak eğitimin gençlerin düşünme yeteneklerini kaybetmelerine sebep olacağını anlatır.
oktay sinanoğlu'nun her türk gencine ezberletilmesi gereken kitabı. yıl içerisinde farklı illerde bulunuyorum. milliyetçilerin kalesi kayseri'de bakınıyorum, tabelalar ingilizce, dükkan isimleri ingilizce vs. denizlideyim durum farklı değil. arkadaşlarla toplanıyorsun bir kafeye oturuyorsun mönü! geliyor. coffee with sugar, frozen milkshake... bir dahakine yeminli tercümanla gelmeye karar veriyorum ayrılırken.
nerede bizim anti-emperyalist duruşumuz. nerede atatürkçülüğümüz. mustafa kemal atatürk der ki; "türk demek türkçe demektir, ne mutlu türküm diyene" son sözleri ise; "çocuklar dil çalışmalarını gevşetmeyin"
vatana millete hayırlı olmak uğruna kendisiyle çelişen yazardır. kitabın ilk sayfalarında osmanlı zamanında dile giren arapça ve farsça sözcüklerden yakınırken, ileriki sayfalarda öztürkçe diye bir şey yoktur der. yani zamanında dile yerleşmiş arapça ve farsça kökenli kelimeleri kullanmaya devam ederek, kendi belirttiği yanlışı kendi yapar. çok değerli bir bilim adamı olduğu gerçektir. ama illa dile faydalı olmak istiyorsa yalnızca teknik çeviriyle ilgilenmesi yeterli ve gereklidir.
bir oktay sinanoğlu kitabıdır.yazar yapancı dil öğretilmesine ve öğrenilmesine karşı değildir zira kendileri Amerikanın en iyi üniversitelerinde hocalık yapmıştır.asıl olan yabancı dilin eğitim dili haline gelmesi bilmeyenlerin önüne ket vurulması, kendi alanında uzmanlaşabilmesindeki engellerdir.bu gün doçent olabilmek için ingilizce muhakkaktır ve bunun dünyanın hiç bir tam bağımsız ülkesinde uygulanan bi yöntem olmadığı gerçektir.yazıktır.Avrupanın sömürge stratejisi merakının hiç geçmeyeceğini düşündürmektedir.