altıparmak ve heykeli özlemek,uludağ'da kayak yapıp inkaya'da meyve salatası,mudanya'da balık yemeye gitmek,santral garajın krolarına,zafer plaza'nın tikilerine,adliye arkasının özenti ama eğlenceli gençliğine,çaçaron'una,hamamlarına,aralıkta güneş açan haziranda kar yağan değişken havasına,bir o kadar değişken insanına,otobüs çilesine,meridyenine,iskender kebabına,pideli köftesine urfa sofrası'na,asla gidecek güzel bir kafe bulamayan öğrencilerine,sıkıcılığına hep aynılığına rağmen bursa yı sevmektir bursa'lı olmak
sadece bursa'da doğmak değildir, bursa'ya öyle yada böyle bir şekilde yolu düşenlerinde hissettiği duygudur. garip bir çekim büyüsü vardır bursa'nın, gelen bir daha kopamaz bu şehirden. çok göç alan şehirlerden olsa da, bursa'ya yerleşenler kendilerini bursalı hissederler.
soylendiginde karsisinda, "bur - sa - li - yiz" adli espri ! olarak zannedilen ya da halen gercek oldugunu dusunen denyolara denk gelinecegini bilmek. ayrica, avrupa da bircok sehir gezmis olsaniz da, menubu oldugunuz ilin gozunuzde tutmesi.
Çanakkale Savaşı'nda en çok şehit vermiş memleketin evlatları olmaktır. bu yönüyle her ne kadar dalga geçilse de "bursalı olmak" bu ülkedeki diğer herhangi bir memleketli olmatan çok daha gurur verici bir hadisedir.
iskender denilen yiyeceğin aslında tadının nasıl olduğunu bilmektir. gidip de dandik yerlerdeki ne idüğü belirsiz iskenderleri iskender diye yiyip beğenen insanlardan olmamaktır.