deplasmanda ksk-gs maçına gittiğimiz gün aklıma geliyor. maslaktan avrupa yakasının öbür ucu ataköye gidiyoruz. yolda istayfadan bir arkadaş başladı anlatmaya...
arkadaşlar bursalıların neden homo olduğunu ıspatladım: bursada hamam çoktur arkadaşlar ve herkez çoğunlukla hamama gider. buraya kadar bir sorun yok ama sorun burdan sonra başlıyor. bursadaki hamamların suyu kükürtlüdür arkadaşlar. bu kükürtler hamamda yıkananın götünde birikir ve biriken kükürtü temizlemenin tek yolu parmaklamaktır. bu adamlar kendi kendini parmaklaya parmaklaya ibne olumuşlar.
istayfa'li bir arkadaş bu muhteşem tezini açıkladı ve tüm otobüs gülmekten yarıldı. hatta tam o sırada yanımızdan bi' araç geçiyordu 16 plakalı. camdan ne bulduysak attık eğlendik coştuk. o günden beridir de bursa denildi mi aklıma neden homo olduklarına dair yazılmış bu eşsiz tez aklıma geliyor.
bursa denince akla herhangi bir şey gelmez.düşününce gelen şeyler yukarıda bahsedilmiştir.aşağıda bahsedilecektir.formata uygun anket böyle doldurulur ama, iğrenç bir şeydir.ben yaparken tiskindim kendimden...
Bursa'da eski bir cami avlusu,
Küçük şadırvanda şakırdayan su.
Orhan zamanından kalma bir duvar...
Onunla bir yaşta ihtiyar çınar
Eliyor dört yana sakin bir günü.
Bir rüyadan arta kalmanın hüznü
içinden gülüyor bana derinden.
Yüzlerce çeşmenin serinliğinden
Ovanın yeşili göğün mavisi
Ve mimarilerin en ilahisi.
Bir zafer müjdesi burda her isim:
Sanki tek bir anda gün, saat, mevsim
Yaşıyor sihrini geçmiş zamanın
Hala bu taşlarda gülen rüyanın
Güvercin bakışlı sessizlik bile
Çınlıyor bir sonsuz devam vehmiyle.
Gümüşlü bir fecrin zafer aynası,
Muradiye, sabrın acı meyvesi,
Ömrünün timsali beyaz Nilüfer,
Türbeler, camileri eski bahçeler,
Şanlı hikayesi binlerce erin
Sesi nabzım olmuş hengamelerin
Nakleder yadını gelen geçene.
Bu hayalde uyur Bursa her gece,
Her şafak onunla uyanır, güler
Gümüş aydınlıkta serviler, güller
Serin hülyasıyla çeşmelerinin.
Başındayım sanki bir mucizenin,
Su sesi ve kanat şakırtısından
Billur bir avize Bursa'da zaman,
Yeşil Türbesini gezdik dün akşam,
Duyduk Bir musikî gibi zamandan
Çinilere sinmiş Kur'an sesini.
Fetih günlerinin saf neşesini
Aydınlanmış buldum tebessümünle.
isterdim bu eski yerde seninle
Başbaşa uyumak son uykumuzu,
Bu hayal içinde... ve ufkumuzu
Çepçevre kaplasın bu ziya, bu renk,
Havayı dolduran uhrevi ahenk.
Bir ilah uykusu olur elbette
Ölüm bu tılsımlı ebediyette
Belki de rüyası büyük cetlerin,
Beyaz bahçesinde su seslerinin.