hayatı bulaşık olmuş erkektir. kirlenen bir sürü tabak, bardak, çatal kaşık... bulaşık makinesine onun ellerinde girer, onun ellerinde çıkar. makineyi çalıştırmak çocuk oyuncağıdır: deterjanı koyduktan sonra çalıştırma düğmesine basmak yeterlidir. esas mesele o makineyi doldurmak ve dikkatlice boşaltmaktır. olayın teknik yönünü alman mühendiler zaten halletmişler ben işçiliğindeyim. eğil kalk, o bardakları, tabakları, tencereleri onun içine sokmak okadar zahmetli bir iştir ki insana gına gelir. eğer bulaşık makinesi olmasaydı daha az eziyet çekerdik eminim, olay sadece bir düğme değil.
bazen gıpta ediyorum o tabaklara bardaklara, hayatımızda bir sürü kirlenmiş parça var ama biz hiçbirini 2 saatte yüzeysel bile olsa temizleyemiyoruz ama o bardaklar, çanaklar temizleniyor. yürekleri yetiyorsa yapsalar ya insanın içini 2 saatte temizleyen bir makine...
yazları memlekete giden bir ailede yaşıyordur. annesi gitmeden önce bulaşık makinesini tüm ayrıntılarıyla öğretir ve bir iyilik daha yapıp çamaşır makinesini kullanmayı da öğretir.
daha da önemlisi çamaşır makinesini çalıştırmayı bilen erkektir. bulaşık elde de yıkanır sıkıntı değil de arkadaş o çamaşırlar yıkanmıyor ya. bitmiyor lanet olasıcaları. makine de sanki uzay mekiği. onu çevir, buna bas, şunu dürt...
bulaşık makinesini çalıştırmayı bırak çalışma düzenini bilse bile canım türk kızlarınca gitar çalıp şarkı söyleyen bir tankuttan daha değerli olamayacak bir erkektir.