çok zaman önceydi... O kadar zaman önceydi ki zaman diye bir şey yoktu. insanlar güneş doğup batıncaya kadar yaşıyorlardı hayatı. Bir daha hiç olmayacakmış gibi dolu ve anlamlı...
derken zaman diye üç parçalı bir şey icat etti insan. Bir parçasına dün dedi, diğer parcasına bugün, öteki
parçasına da yarın. Sonra fesat karıştı zamana ve insan bugünü unuttu. Dünü düsünüp pişman oldu, yarını düşünüp telaşlandı; ama işin ilginç tarafı tüm telaş ve pişmanlıkları güneş doğup batıncaya kadar yaşadı. Farkında olmadan rezil etti bu gününü. Oysa yarın, bugüne dün diyor, dünde bu gün için yarın diyordu.Bir türlü beceremedi. Bir eliyle yarına, diğer eliyle düne yapıştı. Bu günü eline yüzüne bulaştırdı... Mutsuz
oldu insan.
ve ne gariptir ki yarının telaşı da, dünün
pişmanlığını da hep bugün yaşadı; ama bugünü hiç yaşayamadı.
"zaman agir ol henüz erken, demek için güle güle"
sebnem'in eski kalitesini özlettiren sarkidir. çok sik dinlerseniz damarlarinizda çikolata mi, kezzap mi akiyor anlayamazsiniz, hissizlestirir. *
esenboga havalimanında ucretsiz dağıtılan ziyan gazetedir.fazla kitleye yayılıp,okutmak ve insanların zihinlerini kendi gorusleriyle doldurmak hedeflenmistir.*
tek başına iktidar yalamalığı ve hükümet propogandası yapmayı kendine görev edinmiş bir ulusal gazete. hatta adlı adınca söylemek gerekirse o bir "gaste".
bünyesinde ekmek parası kazanan yazarlar aşağıdaki gibidir..
ha bir de eski tetikçilerden cengiz çandar vardı, o da orhan pamuk 'un nobel alması döneminde aralıksız olarak hergün (arşivler ortadadır) başlıktan başlayarak yazdığı günlük yazının (yarım sayfa ) her tarafını orhan pamuk'u aklamak için kullanması sonrasında referans gazetesi ne transfer olmuştur(terfi etmiştir).