bugün

bugün çok doluyum sözlük.
acaba insanlara gereğinden fazla mı güveniyorum, belki de ona fazla değer verdim. yada onu elde etmek için yeterince iyi değilim, belki de hatalarım var ama göremiyorum. sorun nerde bilmiyorum ama sözlük, inan bugün çok doluyum...

en başta böyle bir ihtimal olacağı bile hiç aklıma gelmezdi. o, o kadar iyiydi ki kendimi onun yanında çok boş hissediyordum. onu taşıyacak gücü görmüyordum kendimde. o yüzden olduğum gibiydim. kaygım yoktu rahattım, kasmıyordum ya belki de buydu onu etkileyen. sonra o bişeyler hissettiğini belli etmeye başlayınca ben ben olmaktan çıktım. eski helikopter süren sinek gidip yerine başka biri geldi sanki. ama kolay değil. anlarsın. heyecan falan hani. aşk mı ne diyorlarmış buna.

belki de hiç etkilenmedi amk. ama lanet olsun ki onu da bilmiyorum.

bugün çok doluyum sözlük.
yalandan da olsa birkaç ay sevildiğimi hissederek yaşadım. bunun verdiği acının yanında mutluluk da var tabi ama hangisi daha baskın anlayamıyorum. neden oldu bunlar? acaba yapılmayacak bir yanlış mı yaptım diye düşünüyorum bazen. hani hiç olmadığı halde kendinizden emin olsanız bile duruma göre acaba oldu mu diye düşünürsünüz, kendinizden şüphe edersiniz ya, o hesap benimki de. ağlayacak gibi oluyorum ama olmuyor, ağlayamıyorum. çünkü değmez biliyorum. en fazla gözlerim doluyor o kadar.

ve şimdi bimden toptan fiyatına aldığım süt, jelibon, kola gibi yaşamam için uzunca bir süre yetecek bilumum malzemeleri mutfağa depoladım*, kendimi hapsettim eve, çektim pijamalarımı oturdum bekliyorum*. bakalım ne zaman arayıp soracaksın. ararsa da cevap verir miyim bilmiyorum sözlük...

yıkılmışlık, hüzün ve çaresizliği beraberinde getiren bir sürece daha son noktayı koymak üzereyim. bu yüzden çok doluyum sözlük. içimden gelenleri bir anda yazdım ne dedim bilmiyorum. birazdan yatar uyurum ben* ama sen hep burdasın. muhtemelen kafa siktim. kusura bakma.

hede: al aq entryi girer girmez aradı. ben ne yaptım dersin? boşver.

edit: ve o artık yaşamını yitirdi. söylenecek söz yok.
daha önce dediğim gibi; yıkılmışlık, hüzün ve çaresizliği beraberinde getiren bu sürece son noktayı koymak için buralardan gidiyorum sözlük.
eşyalarımı hazırladım. yaklaşık 3 saat sonra arabama atlar yola koyulurum. yavaş yavaş giderken ben; kenny rogers, lady; msg, when I'm gone; steelheart, she's gone; james blunt, goodby my lover der hafiften. belki varmak nasip olmaz kim bilir. yıkılmışlık, hüzün ve çaresizlik beraberinde bu umut da yok olur o vakit. belki de en iyisi bu olur ha ne dersin sözlük?