Vahsi kapitalizm tarafından talan edilmeden önce daha güzeldi.
En son gittiğimde tarihi tren garının mcdonalds'a dönüştürüldüğünü görüp halimize şükretmiştim. Sen misin şükreden; Haydarpaşa garını yakıp, garlıktan çıkarıp, en çok verene peşkeş çekmenin yolunu yapmaları bir kaç ay sürdü.
Daha önce birkaç ay kaldığım, köprüleri ve binaları ile, radyosunda sürekli çalan enstrümental müzikleri ile büyüleyen şehir.
Sap sap gitmeyin, hiç tadı çıkmıyor.
aklımda kaldığınca yazayım. 4 ülkelik avrupa turumda en hoşuma giden ikinci şehir. şehir buda ve peşte şeklinde ikiye ayrılmış durumda. buda tarafı daha eski yapılara sahip. birde eski buda dedikleri yer var, orası daha da eski yapılarla örülü. para birimleri forint, 120 forint 1tl. 1euro 281 forint civarı. bizim paramız adamlardan daha değerli diye çok ucuz bir şehir beklemeyin fakat diğer avrupa büyük şehirlerine göre kısmen daha ucuz. türklerden it gibi tırstıklarını tüm samimiyetimle söyleyebilirim. şehir turlarına falan katılırsanız rehberler anlatır durur, türkler şöyle geldi böyle yıktı vs vs. ben gittim dedim ki arkadaşım ben türküm ne biçim tur hazırlamışsınız dedim. biz rönasansın mirasını yıktıysak sizde osmanlının bıraktığı herşeyi yıktınız bu nasıl bir çelişkidir. demek ki herkes girdiği yere kendi kültürünü bırakıyor haksızmıyım dedim. ıh dedi mıh dedi götü başı ayrı oynadı. öğrendiğim kadarıyla şehre zaten türk mafyası hakimmiş, türküm diyince götlerinden ter akıyor. neyse şehir çok güzel, benim gibi fotoğraf çekmeyi seviyorsanız yüzlerce fotoğraf çekersiniz. akşamı ayrı gündüzü ayrı güzel. akvaryum diye bir mekanları var içmece vs tavsiye edilir. benim gibi kırmızı et krizine girerseniz hardrock cafe tavsiye edilir. sanırım bi hamburger ama kocaman 16 euro civarı bira 6 euro civarı. adamlar forint kullanıyor ama euro her yerde geçiyor. kaldığım süre içerisinde 10 euro bozdurmak zorunda kaldım o da metro bileti almak için. avrupanın en büyük ikinci hayvanat bahçesi burada tavsiye edilir. giriş 20tl. öyle atatürk orman çiftliğiyle falan karıştırmayın, 4-5 saatte falan gezersiniz. kişi başı 16 euroya komple şehir turu yaparsınız. yeşil tur otobüsleri türkçe dil anlatımı seçenekli. tur otobüsleri 20 dakika da bir hareket ediyor. yirmiye yakın durak var, indiğiniz durakta 20 dakikadan fazlamı vakit geçireceksiniz? bir 20 dakika sonra diğer gelen tur otobüsüne binersiniz. bu turun içinde bir bardak bira ve gulaş çorbası da vardır. trafikte falan yayaya inanılmaz saygılılar, bir medeniyet göstergesi evet belki ama, parkta oturmuş yemek yerken genç hatunun biri 3 metre yanıma gelip taytını indirip işedi. napıyosun dedim, hello dedi. yemek yiyiyoruz görmüyomusun amk dedim, what dedi. fuck dedim yine what dedi,fuck off dedim fuck off dedi siktir oldu gitti. şimdi sikerler böyle medeniyeti arkadaş. tamam yaya geçidinde falan saygılılar da bu ne amk? yaya geçidinde araba çarpsında yemek yerken kimse üç metre önümde işemesin amk. insan heryerde insan, şehir güzel, viyanaya, venediğe göre ucuz. gidilir görülür. şehir romantik mi bilmem, ben romantik değilim en başta zaten. onu romantiğe soracaksın. ben fotoğrafçı gözüyle bakarım ve güzel derim.
buda tarafinda gezerken orospularin acik acik yanasip " merhaba yakisikli, beraber olmak ister misin" diye sordugu sehir. telefon muzesi ve chain bridge super. mutlaka geyik eti tadın.
Budapeşte den Türkiye'ye bugün ayak basmış biri olarak söyleyebilirim ki gidip görülmesi gereken yerlerden biridir. Hayat Türkiye'ye oranla çok daha kolay.Şehri çözmek çok basit.. Tuna nehri şehri buda ve peşte olarak ikiye bölüyor. Peşte kısmı daha çok zengin kesimin kaldığı kısım. Terör müzesi ve hayvanat bahcesi görülmeye değer.2004 yılında Ab ye giren Macaristan da nufüs 10 milyonu biraz geçmiş durumda ve yaşlı nufüs ciddi anlamda fazla. Doğum teşvik yasaları uygulanmakla beraber 10 yıl zorunlu ve parasız eğitim ayrıca 18 yaşına kadar da anneye çocuk için ücret ödenmekte. Gidildiğinde görülmesi gereken yerlerden biri şüphesiz Estergon. Bunun yanısıra visegrad ve sırp kasabası olan szetendre den de alışveriş yapmak mümkün. Hediyelik olarak getirmek için acı biberleri, kendilerine has içkileri olan palinkaları ve tokajı şarapları mevcut. Fiyatlar uygun, ulaşım rahat.. metro ve tramvay olmak üzere bu sorun çözülmüş. hristiyanlığı en zor kabul eden ülkelerden biri olan Macaristan da hala halkın yuzde 20 gibi bir kısmı pagan kültürünü benimsemiş.Çok fazla kalabalık beklemeyin özellikle haftasonu pek dışarı çıkmayı sevmeyen bir millet genelde haftaiçi geziyorlar en işlek caddelerinden biri vaci utca ki bu yol üzerinde bir türk lokantası da mevcut. Türkleri seviyorlar, Kemal Atatürk sokağı bile var ben çok gururlandım gördüğümde. Halkları kibar, canayakın..Resmi dilleri Macarca. Türkçeyle ortak 300 e yakın kelimesi olan macar dili de türkçe gibi sondan eklemeli ve öğrenilmesi zor dillerden biri. Benden bu kadar.. Prag ı da gezmiş biri olarak mukayese edersem prag daha canlı,ama halkı daha soğuk , budapeşte ise daha sakin halkı daha canayakın.. gidin görün bir de siz karar verin ..
eylül ayının son üç gününü geçirdiğim şehir. şehri yıllardır görmek isterdim. bir şeyin hayalini kurduktan sonra aslı biraz yavan kalıyor doğrusu. ya da benim hayal gücüm fazla zengin. neyse budapeştede de durum öyle oldu gibi.
ilk gün akşama doğru havaalanına indik. şehre taksiyle geçip sonraki günlerde paso yürüdüm. toplamda elli km yapmışımdır. taksi parası çıktı ama ayakkabı gitti. hesap yine tutmadı amına koyim.
kaldığım hostel peşte tarafında merkezi bir yerde idi. sabah erkenden kalkıp parlamento binası önünden geçip elizabeth köprüsünü takip ederek buda tarafına geçtim. ilk işim gül baba türbesini bulmak oldu. türbe kapalıydı uzaktan bir fatiha okuyup gül baba heykeliyle konuştum. adamı olduğu gibi heykel yapmışlar, boyu neyse heykel de o kadar. gül baba adıyla bir de sokak var türbeye yakın. bir de o sokağın bağlandığı bir cadde var türk caddesi. török utca.
margid adası var tuna üzerinde, şöyle uzaktan baktım. sevgili olsa insanın yanında romantik bir yürüyüş fena olmazdı ama oraya bir yarım gün ayırmak lazım gelir. buda tarafında umarsızca yürüdüm yürüdüm zincirli köprüden beriye peşteye geçtim takrar. tamam tuna güzel ama asla boğaz değil. anladım ki hiç kimse istanbul değil, istanbul boğazı gibi hiç değil.
belki almanyadan budapeşteye gitmekle türkiyeden gitmek arasında fark vardır. orada gördüğüm binaların benzerlerini almanyada fransada gördüğümden beklenen etki oluşmadı bende. ki aradığım tuna idi. tunanın daha güzel göründüğü başka bir mutlaka vardır. viyanada da çok iyi değildi tuna. tuna tuna sen bu olamazsın. estergona gidip kaleden bakmak lazım belki de.
vaci utca diye bir caddesi var istiklale benzer dediler istiklal en az beş çeker buna. kızları güzel bak ama macarların. türk kızları gitmesin ama macar kızları da gelsin.
2. dünya savaşı sonrası komünizmden çektiklerini anlatan bir terör müzesi yapmışlar ki görülmesi gerek. konuya verdikleri önem ve emek güzel bir kere. ekşide biri macaristanın başına gelen en güzel şeyin komünizm olduğunu yazmıştı. ironiye bakar mısın, adamlar terör müzesi yapmışlar komünist düzendeki zulümleri anlatan.
sonra kahramanlar meydanı çok ihtişamlı. on üç büyük hükümdarın heykelini yapmışlar. hemen arkasındaki bölgede büyücek bir park-mesire alanı ve yakınlarında heyvanat bahçesi var. ben girmedim o ayrı, kaç çeşit olursa olsun hayvan sonuçta.
opera binası da güzel. içeride opera oynarken dışarıya da perde kurup caddeye sandalyeler atmak suretiyle oyunun dışarıdan da izlenesini sağlıyorlar. benzer uygulama viyana da da var. ilk oyun kahramanlık anlatıyordu ve güzeldi takip ettim. sonra kadınlar çıktı sahneye bağırıp duruyorlardı, yarısında çıktım.
bazilika ve çevresi görülmesi gereken yerlerden. binanın kulesine çıkıp şehre tepeden bakılabiliniyor.
sonuçta fena bir şehir değil ama bir şeyler eksik orda. belki türklerin elinden çıkmasa daha iyi olurmuş. tam bulamadım ne olduğunu ama üzgün gibi, kırgın gibi. tuna aksam mı akmasam mı, mavi mi aksam kırmızıya mı çalsam diyor gibi. doğu ile batı arasında kalmış gibi. buda doğulu iken peşte batılı. ama yön olarak tam tersi. arada kalmış bir şehir bence budapeşte. coğrafyası doğulu ama binaları batılı. vücudu doğulu ama elbiseleri batılı. elbiseleri arasından görünen yerleri daha güzel ama oraları sınırlı. soysan utanacak giydirsen yakışmıyor. tuna bu duruma alışmış görünmüyor.