Islak sokaklar mevsimindeyiz artık
Bu kalabalık şehire hüzün yağar bu zamanlar
Yalnızlık yağar caddelerine
Darmadağın saçlar, ıslanmış yüzler hep yere bakar
Kahveleri bile dert yüklenir
Çayları daha bir demli
Unutulan sevgililer hatırlanır
Veya sevgililer unutulmaya çalışılır
Bu mevsimde vitirinleri az sulu rakı gibidir bu şehirin
Her adımın yalnızlığa uzanır
Yinede hızlı atılır adımlar
Koşulur bu sokaklarda
Herkes kendi türküsünü söyler yüzünü buruşturarak
Herkes kendi hikayesini en acıklı sanır
Dün gece bir aşkı gömdüm derine
Dün gece sensiz öldüm
Gözlerimi kapattım uyumadan
Düşümde seni gördüm...
Benden çok biz barındırıyor. Senin olmayan bu şehir benden çok seni gördü. Benim gölgemi yakalayamayan şu sokaklar hep bize şahit oldu. Şimdi ben yine çıkmıyorum sokağa öylece kaldık anılarla.
Sensizlikten değil yanlış anlama sokak karantinada.
--spoiler--
Islak sokaklar mevsimindeyiz artık
Bu kalabalık şehre hüzün yağar bu zamanlar
Yalnızlık yağar caddelerine
Darmadağın saçlar, ıslanmış yüzler hep yere bakar
Kahveleri bile dert yüklenir
Çayları daha bir demli
Unutulan sevgililer hatırlanır veya sevgililer unutulmaya çalışılır
Bu mevsimde vitrinleri az sulu rakı gibidir bu şehrin
Her adımın yalnızlığa uzanır
Yine de hızlı adımlar atılır, koşulur bu sokaklarda
Herkes kendi türküsünü söyler yüzünü buruşturarak,
Herkes kendi hikayesini en acıklı sanır
Dün gece bir aşkı gömdüm derine
Dün gece sensiz öldüm
Gözlerimi kapattım uyumadan.
Düşümde seni gördüm
Sensiz olan bu şehir
istemem aşksız olsun
Sensiz olan bu aşk
istemem bensiz olsun
Kendisi koca bir yalanken gerçeği arar bu şehir
Sokakları gibi evleri de acı doludur,
Gözyaşları taşar pencerelerinden
Geceleri gerçeklerini saklar da
Her gün başka bir maske takar insanları
Hayatları vardır anlatıkları, bir de tek başına kalınca yaşadıkları
Aşkları bir damla gözyaşında boğulur bu şehrin
Onun için geceleri yeni hayatlar yazılır kimsenin bilmediği zamanlara
Onun için kimse üzülmez gidenlere ve acır geride kalanlara
Herken kendi türküsünü söyler bu şehirde sadece kendi acısına ağlar
Herkesin tiyatrosudur bu şehir herkesin en yalandan sahnesi
Ve onun için bulunmayı bekler
bu şehrin denizlerinde incilerin en sahtesi
Yine de yalan olduğunu bile bile hergün aynı oyunu oynar
Bu şehrin insanları
Herkes kendi hikayenini en acıklı sansa da
Her geceyi pembeye boyar gündüzün yalanları
Bu mevsimde vitrinleri az sulu rakı gibidir bu şehrin
Her yudumun yalnızlığa uzanır
Yine de hızlı adımlar atılır, koşulur yalnızlığa
Herkes kendi türküsünü söyler yüzünde bir maskeyle
Hergün insanlığından bin defa utanır
Dün gece bir aşkı gömdüm derine
Dün gece sensiz öldüm
Gözlerimi kapattım uyumadan.
Düşümde seni gördüm
Sensiz olan bu şehir
istemem aşksız olsun
Sensiz olan bu aşk
istemem bensiz olsun
--spoiler--
--spoiler--
şehir
bir başka ülkeye, bir başka denize giderim, dedin
bundan daha iyi bir başka şehir bulunur elbet.
her çabam kaderin olumsuz bir yargısıyla karşı karşıya;
-bir ceset gibi- gömülü kalbim.
aklım daha ne kadar kalacak bu çorak ülkede?
yüzümü nereye çevirsem, nereye baksam,
kara yıkıntılarını görüyorum ömrümün,
boşuna bunca yıl tükettiğim bu ülkede.
yeni bir ülke bulamazsın, başka bir deniz bulamazsın.
bu şehir arkandan gelecektir.
sen gene aynı sokaklarda dolaşacaksın,
aynı mahallede kocayacaksın;
aynı evlerde kır düşecek saçlarına.
dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda.başka bir şey umma-
ömrünü nasıl tükettiysen burada, bu köşecikte,
öyle tükettin demektir bütün yeryüzünde de.
Yeni bir ülke bulamazsın
Başka bir deniz bulamazsın
Bu şehir ardından gelecektir
Sen yine aynı sokata dolaşacaksın
Aynı mahallede kocayacaksın
Yeni bir ülke bulamazsın
Başka bir deniz bulamazsın
Bu şehir arkandan gelecektir
Aynı evde kır düşecek saçlarına
Dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin
Geleceksin bu şehre sonunda
Başka birşey umma
Başka şey umma!
Ezginin günlüğünün insana otur oturduğun yere diyen şarkısıdır.
büyüdüğüm, okuduğum, aşık olduğum, yeniden aşık olduğum, ve beni her gün biraz daha göçerten şehir. ben de iflah olmam o da. ya bu şehir benim kanıma karıştı ya da ben ona karıştım. sevdiceğim gel bul beni artık. ya beni de al yanına ya da sen de gel yanıma. lanet olsun. lanet olsun...
Bir sabah evden çıktım
Sokaklar ışıl ışıldı.
Dört yanım günlük güneşlik
Tertemiz bir hava ciğerlerimde
Nereye baksam mutluluk, umut, sevgi
Nereye gitsem bir uçarılık yüreğimde
Alışmadığım iyimser duygular
Gökyüzü inadına mavi
Yaşamak inadına güzel
Bu nasıl şehirdir böyle
Bütün sokaklar Utrillo'nun ellerinden çıkmış
Bütün evlerde Dufy'nin renkleri
Beyaz beyaz güvercinler damların üzerinde
Hava ılık mı serin mi belli değil
Kadife gibi
Gözleri namuslu namuslu parlar insanların
Gökyüzü inadına mavi
Yaşamak inadına güzel
Bu şehirde sen varsın...
Candan Erçetin:
Bu şehir insana tuzak kuruyor
Bu şehir insanı uzak kılıyor
Bu şehir insanı hayli yoruyor
Bu şehir insanı hep kandırıyor(x2)
Ceza:
Senin için yazılmış her şiir
Bu bedenin olsa keşke
Bak bir ömrü vereceğim işte bu şehir benim
Bir demir atmış ki gönlüm
Yosun tutmuş limanda kalmış toprağında servetim var
Anılarım çocukluğum ve geleceğim
Bağlamış elimi kolumu ne kadar uzağa gitsem de kopamadım
Ne kadar yakınsam ona Ben o kadar uzağım
Ondan her taraf tuzak her bir yer yalan
Tutulmamış ki hiç birsöz hep yalan dolan var
Candan Erçetin:
Bu şehir insana tuzak kuruyor
Bu şehir insanı uzak kılıyor
Bu şehir insanı hayli yoruyor
Bu şehir insanı hep kandırıyor(x2)
Ceza:
Gel bu şehrin havası böyle kalsın
Aynalar yalancıdır
Bu şehrin dört bir yanında ayna var
Alımlıdır kandırır ki anlamazsın
Verilen sözler unutulur
Belki yarına umut olur
Fakat bu şehir unutturur
Bazen hatırlatır ve ağlatır güldürür
Birgün yaşarken birgün öldürür
Bir türküdür bu duyduğun senin için
Dikenli gül ve yaşanacak bir gündün
Bu şehirde doğdum bu şehirde söndüm
Candan Erçetin:
Gel biz şehrin havasına hiç uymayalım
Birbirimize verdiğimiz sözlerin hepsini tutalım
Birde şehirli türkü tutturup karşılıklı seninle
Şehre inat dert üstüne dert koymayalım, ayrılmayalım
Ceza:
Gönül bir bağlanmış ki sorma
Her güneşli gün ve her yıldızlı geceyi özler o da bizim gibi
Kardeşiz biz sanki yağmuruyla ıslanan
Ağaç gibi kökünden bağlı kopmaz özümdür o bilinmez
Sözüm var and içilmiş bir günde dört mevsimmiş
Bu şehir benim mi bu şehir bizimmiş anla
Pes etmedik umutla yürüdük işte hergün aynı yolda
Bırakmam, terk etmem, ben gitmem bu şehirden
Candan Erçetin:
Bu şehir insana tuzak kuruyor
Bu şehir insanı uzak kılıyor
Bu şehir insanı hayli yoruyor
Bu şehir insanı hep kandırıyor
Bu şehir insana tuzak kuruyor
Ceza:
Gel bu şehrin havası böyle kalsın tuzakla dolmuş her yer yorulmuş tüm bedenler acep neden?
Ömrümün en güzel senelerini
Alıpta gittiniz bu şehir ve sen
ve
bu şehir çılgın
bu şehir artık bir deli
bu şehir çıkmış çileden
ben seni görmeyeli
ama en güzeli ve en özeli candan erçetin' in bu şehir şarksıdır.