Güzellik merkezleri tepenizden ayrılmaz, zorla satış yapmaya çalışır ve senet kitler. Dikkat edin ancak bu zaten broşür dağıtmak değildir. Bir kağıdı size uzatanları kırmayınız.
brosur verdikten sonra guzellik merkezlerine veya neresiyse cikarmaya calismasalar alinir nolcak elimize mi yapisacak? Ama bazilari gercekten cok zorluyor yok soru sorcam yok bilmem ne o sirada da ucu ucuna yetiseceksin dolayisiyla bazen sinir bozuluyor ama onlar da hakli tabi ekmek parasi herkes bir sekilde cabaliyor.
Bugün sokakta o bana it gibi davrandı resmen. Lazer epilasyon broşürü uzatılınca ihtiyacım yok teşekkür ederim demiştim altı üstü. Orangutan muamelesi gördüm. Kınıyorum.
hiç unutmam cuma namazı çıkışı broşür dağıtıyordum adama allah kabul etsin dedim broşürü uzattım adam beni itti . Bende adama arkasından küfür ettim adam zabıtaya söylemiş zabıtada izinin var mı senin dedi bende yok dedim zabıta beni kovdu . Bu da böyle anımdır işte ondan sonra daha broşür dağıtmamaya tövbe ettim.
it muamelesi yapılması son derece yanlıştır. bir zamanın broşür dağıtan genci olarak it muamelesi görmek yerine sağlam bi oral muamele bekledim yıllaca ama ülke şartlarında oldukça zor bir durum bu. nerdeee bu ülkede deep throatçı hatun?
işim gereği bazen kendim dağıtıp, bazen de dağıttırıyorum, kolay bir iş değil ama her işin olduğu gibi bunun da bi raconu var. ha insanlık dışı muamele kendim de çok gördüm. ama iştir deyip geçiştirmek lazım fazla kafaya takmamak lazım. bu isi hakkıyla yapabilen gençler insan ilişkileri konusunda gerçekten kendini geliştiriyor demektir. bi de özgüven ister bu iş onu da söylim. bu işle ilgilenen gençler varsa öz elden yazsın tavsiyelerin olabilir.
zamanında cok yasadığım acı bi muamele bir de şu var karsı tarafa uzatıldığı zaman bilemem artık broşürde ne hikmet varsa böyle hareketlerde bir değişmeler , kendine bi güven gelmeler , hayır tesekkur ederim diyip yolun ortasında bırakıp çekip gitmeler vs. zaten bizde al bunu bi ömür sakla mezarına da götür demiyoruZ karşına cıkan ilk çöp kutusuna atıcaksın yani bu kadar artistliğe ne gerek var * .
bir insanın onurunu kırmaktır. benimde başıma gelmiştir.
küçükken üst kat komşumuz yeni bir ayakkabıcı dükkanı açmıştı. bizde çocuğuz yeni ayakkabı görelim, ışıklı ayakkabılara bakıp bakıp eğlenelim diye sürekli dükkana gidip geliyoruz.
bir gün komşumuzun ortağı (kendisi para göz ve bir o kadar da sinsi bir insandır) bana gel sana 5 ytl veriyim (o zamanlar ytl tabi) git bu 1000 broşürü dağıt dedi. ben sevinçten havalara uçtum. çünkü o zamanlar babamdan 25 kuruş alınca bile sevinen çocuklardık. 5 ytl bizim için çok büyük paraydı. hatta o 5 ytl ile ışıklı ayakkabıyı alma hayali bile kurmaya başlamıştım. Neyse fazla uzatmayayım, adam bana ''bunların hepsini dağıtmazsan paranı da alamazsın'' deyip yolladı dükkandan.
şimdilerde içine sığamadığım artvin, o zamanlar bana dünya' nın en büyük yeri gibi geliyordu. 20 metre ilerlesem kaybolucam zannederdim. şimdiyse adam çıkıp bana bu 1000 broşürü dağıt demişti. ışıklı ayakakabının hayaliyle azcık yürüdüm. herkese teker teker uzatıyordum fakat insanlar dönüp bakmıyordu bile. boyum kısa görmüyorlar zannedip parmak ucunda yürüdüm ama gene kimse ilgilenmiyordu.
böyle böyle derken epeyce yürümüşüm. kent pazarına gelmiştim. içeri girersem broşürleri dağıtacağımı biliyordum ama kaybolmaktan korkuyordum. girmedim içeriye. korktum. korka korka geri döndüm. nasıl yolu bulduğumu hala daha bilmiyorum. adam ''yok sana 5 ytl falan. senden hiç bir bok olmaz. kaybol git gözüm görmesin'' diye azarladı beni. bende ağlamaya başladım tabi. çocukluk işte. şimdi olsa en iyi ihtimal olay çıkardı.
işte o günden sonra ne zaman broşür dağıtan çocuk görsem içim burkulur. yüreğim sızlar. eğer boş vaktime denk gelmişse tüm broşürleri elinden alır teker teker ben dağıtırım. o ayakkabı dükkanı da sonradan battı. bir çocuğu o kadar ağlattı diye belki de. insan olamadı diye. komşuma üzülmeye üzüldüm fakat o adama zerre acımadım. sonuçta bir çocuğun kalbini kıracak kadar düşük bir insandı.
ışıklı ayakkabılara ne mi oldu? babam sayısız ışıklı ayakkabı aldı bana. büyüyünce öğrendim. o gün kazanacağım parayla ışıklı ayakkabının cırt cırtı bile alınmazmış.
seni ilgilendirmiyorsa da almalısın. ama anket yapanlara ayrı kılım onuda söylim. kardeşim gel anketini yap eyvallahta 1 dk'nızı alıcam diyosun yarım saat oluyo. baştan yarım saat de bende pozisyonumu ona göre alırım.
iki tarafında haklı olduğu kargaşadır. o genç para kazanır mecbur dağıtmak zorundadır her binaya ama adam da haklıdır bi posta kutusuna yirmi tane aynı broşür atıp işi erken bitirmeye çalıştığının farkındadır tabi, hatta bazıları o kadar basar ki, posta kutusu açılmaz daha kötüsü yere bi dökerler bilemedin yüz tane sonra rüzgar dağıtır bunları gel keyfim gel bi tanesini alıp ne diye okumak yerine ana avrat söversiniz bile üstüne. ama ekmek parası sonuçta o da iş ne kadar yarın ne yapacağımız belli olmasa da zor iş özellikle sıcakta.
Kendi itliğinden yapıyodur orda sıcakta yada saoğukta saatlerce dikilmiş belki yürümüş ekmek parası kazanmaya çalışsan insandır ne yazıyosa yazsın bi tane alıp bakmak çokmu zordur?