Aile kavramini benimsemis, iyi gunde kotu gunde ailesinin yaninda olan kisi zihniyetidir. Kizi yanlis bir adamla evlendi diye evlatliktan reddecek degildi herhalde.
kızının keyfinden boşanmadığını bilen babadır büyük ihtimal. evlendiği haysiyetsiz kızına zulmediyordur, dolayısıyla kızı kaçmıştır. bu yüzden de kabullenmiştir. boşanma olmadığı takdirde bir kaç gün sonra gazetelerin 3. sayfasında;
"x şehrinde x.y isimli genç kadın koca kurbanı" diye büyük puntolarla yazabilir.
ama at kafalılar ne anlar bu durumlardan. boşanma demek namusa sürülen lekedir bu beyin yoksunlarınca. allah ıslah etsin hepinizi.
kızını canını dişine takarak çalışmalarıyla okutmaya çalışan babadır bu baba. tabi kızı cinsel olarak kendini tatmin etme adına her haltı yapmıştır. bakireliğini verme haricinde. geride başarısız bir öğrencilik hayatı bıraktıktan sonra lise 3 de okuldan ayrılma kararı alıp babasına söylemiştir. ailesi de bunu kabullenmeye kabullenmeye okuldan almıştır. sonra da hayırlı bir kısmet çıkınca ki bu kısmet daha çok kızın konuştuğu kişi olur neyse konumuza dönelim; hayırlı bir kısmet çıkınca bu çocukla düğün yapıp evlendirmiştir bu baba.
evlilik her gece sexle bir şekilde geçmiştir ama gel gör ki kızın bildiği iki çeşit yemekle hayat rutine 5 yıl erken başlamıştır. iyice boka saran evlilikte erkeğin sex istemi dışında fazlaca bir muhabbet dönmez olmuştur. bir yılın ardından ailenin yeni üyesi olmuştur artık. heyhat! ne boktan bir aile? çocuk çiftimizi birbirine biraz yakınlaştırsa da sonu geciktirmemiş aynı tutmuştur. tek değişen şey adrenalindir. heyecan artmıştır. aile içi şiddetler.
kız her akşam ailesini arayarak ağlayıp sızlanıp evliliğinin ne kadar boktan olduğunu anlatmıştır annesine. anne de bu duruma üzülüyordur fakat elden bir şey gelmiyordur. telefona baba çıktığında ise kızının mutsuzlukla bezenmiş sesine üzülüyordur gizliden gizliye fakat bir şey demiyordur. daha doğrusu diyemiyordur.
çocuk 3-4 yaşına geldiğinde değişen tek şey mönü olmuştur. iki yemek mönüye girmiştir. ve perdenin kapanıp oyuncuların selam verme zamanına sıkı bir final kalmıştır. ve final: yemekte aynı şey, yan odada ağlayan çocuk, ev - iş rutini, değişmeyen her şeyin makyajını alıp götürdüğü kadın adamın karşısında duruyordur. ve fırtına koptu...
kadın baba evine kucağındaki çocukla gelir ve ağlamaya başlar. tabi çocuk da tiz bir bağırtı kopararak ağlamaya başlar. baba her şeye rağmen nefes almaya devam eder. halbuki kız eğitim hayatına devam etseydi bunlar olur muydu?
neyse bir zeplin lazım bu dünyadan kurtulmak için:
sen besle büyüt öküzün teki gelsin istediği gibi kadını aşağılasın kadınlığından nefret ettirsin kadın en medeni hakkı olan boşanmayı seçsin babası onu kabullenmesın , bir evlat kolay yetişmiyor beyim ,sen asıl kızının yüzüne kapıyı kapatan baba zihniyeti diye aç başlığını ki alem başlık görsün.
yapılan bir araştırmaya göre genelevde çalışanların büyük çoğunluğu boşandığı için ailesiden destek almayan bayanların oluşturduğu tespit edilmiştir bu bağlamda pezevenk baba zihniyetidir.
normal bir baba zihniyetidir. kızının mal olmadığını, boşanınca kızından hiçbirşey eksilmediğini tersine onun daha dayanıklı ve birikimli olarak döndüğünü bilen babadır.
boşanmak ne ayıptır ne de günah; yaşamka ölmek kadar doğal bir olgudur. anlaşmayan çiftler boşanır, sağlıklı olanı budur. sözkonusu kızın anlaşamadığı, dayak yediği ya da sürekli tartışıp huzursuz olduğu biri ile sırf "boşanmak ayıptır" şeklindeki absürt toplum genellemesinden ötürü ömür boyu evli kalıp azap çekmesi mi daha iyidir yoksa yol yakınken boşanıp baba ocağına dönmesi mi? ayrıca nasıl bir baba evladını boşandı diye evine almaz, sokakta bırakır? anne ve babalar evlatlarının doğumuna ve bu dünyada yaşamalarına vesile olan ve onlara ömür boyu bakmakla, sahip çıkmakla yükümlüdürler. boşanan kızını kabullenemeyen ( "kabullenmek kelimesi" de tartışılması gereken bir ifadedir) baba zihniyetine sahip kimseler, boşuna çocuk yapıp da o çocukları bu dünyada mutsuz etmesinler o zaman.