bugün

sıla'nın sıla olduğu zamanlar çıkardığı şarkılardan.
işe yaramadığı halde.
sıla'nın çok manidar şarkılarından biri. aynı zamanda dinlendirici ve huzur verici de.
işe yaramadığı halde demektir.
sıla'ya ait olan bir şarkı olmakla birlikte insanın çoğu zaman gerçekleştirdiği ya da gerçekleştirmek üzere olduğu eylemlerin zaman zaman insanda oluşturduğu hissiyattır.

bunalıma girmiş bir insanın yaptığı her şey boş gelir, zamanında heyecan veren eylemler, durumlar ve bulunulan konum o dönemde sıradan ve gereksiz bir hâl alır. gündüz gece olur, güneş karanlıklaşır, insan soyutlanır. diğer insanlar ise uzaklaşır bu insandan. daha doğrusu uzaklaştırır gün geçtikçe.
ben sana nerden tutuldum..
sabahdan beri dinlediğim sıla nın en mükemmel şarkılarından sadece birtanesidir.
--spoiler--
kızmam eloğlu değilsin ki
şahaneyim demedin ki
olmadı kabul farkındayız en azından.
--spoiler--
allah sıla'yı başımızdan eksik etmesin şarkısı. önünde saygı ile diz çökmek şart.
şahane sıla hiti.

http://www.youtube.com/watch?v=R34phZe7j7Y

"çok vicdansız
geceden bile sarhoş.."
hayatta boşa giden o kadar çok emek var ki.
en azından elimden geleni yaptım olmuyorsa olmuyor dersin ve kendini teselli edersin.
aslında bu bir hakikattir.

nice dualar vardır ki dua edenin aleyhinedir. onun ziyanına ve helakine sebep olacak bu duaları pak ve mukaddes olan allah kereminden ve merhametinden dolayı kabul etmez. (bkz: mesnevi)
sılanın güzel gibi gibi şarkısıdır.
beni, seni, onu kısaca herkesin içinde kendini bulduğu şarkıdır.
harika bir şarkıcı harika bir şarkı..

http://www.youtube.com/wa...mp;NR=1&v=SwM7ofSOeIc
--spoiler--

bomboş kalbimin odaları bomboş
halsiz hissiz nasıl bu kadar loş
gece insafsız benden bile sarhoş
sabahladım yedi gece durmadan üst üste
gittiği yerden arar diye çok vicdansız
geceden bile sarhoş

--spoiler--
boş yere.

boş yere ümitlenmekti benimkisi...
ömürde tadılmayan bir gıdım mutluluk için ümitlenmek. aslında masumdum ben. evet, en masumu ben bendim bu törpülenmenin. sevdiğime, beni sevene hep sadık ve iyi bir insan olmaya çalıştım. tüm isteğim gözlerimi yumduğumda, son nefesimi verdiğimde bu beş para etmez dünyaya ardımdan "iyi adamdı" lafının hakkını vermekti. gereği neydi bilmiyordum. zaten kalemle çizilmiş hudutları yoktu bu "iyi insan" olmanın gereklerinin.
yine de kalp kırmadım, sehven kırdığım kalplerden tüm samimiyetimle özür diledim. bir yerde illa biri üzülecekse hep taliptim üzülmeye. benim olduğum yerde başkası üzülmemeliydi. biri zarar edecekse ben ediyordum. biri fedakarlık yapmak zorundaysa bir adım öndeydim. gıkımı çıkarmadım kimseye. olsundu. kimse üzülmesindi. ben çekerim etrafımdakiler mutlu olsundu amacım.

sonra sonra anladım ki ben kendimi başkaları için feda ederken hep değersizliğimden bilip kıymet vermemiş kimse bana. işi bitince herhangi vazgeçilebilen bir obje gibi beni olduğum yerde bırakıp gidiyordu herkes. birinin benim için fedakarlık yapması gerekiyorsa herkesin her şeyi malı, parası, zamanı, canı, duygusu, kalemi, silgisi, aldığı dersi, verdiği sözü çok kıymetli oluyormuş. kimse ama kimse gelmiyormuş arkamdan. üzüntüden gözyaşlarımı içimde gizleyemediğim zamanlarda bile "ağlama melis" tadında lakayt, umursamaz ve suni tesellilerle karşılaşmakmış kaderim.

sonra sonra öğrendim ki iyi bir insan olunca kimseye iyi bir arkadaş, iyi bir dost, iyi bir abi, iyi bir sevgili olma zorunluluğu yüklenmiyormuş. herkes yaptıklarını unutabiliyormuş. daha doğrusu kimsenin umrunda değilmiş. o can sıkıcı zamanlarda sen sadece denize düşmüş adamın yılanıymışsın. ve herkes koca 2, mahmutmuş... sen sadece o fedakarlıkları yapmak, kendinden vermek zorunda olan bir yeniçeriymişsin.

böyle böyle törpülendi duygularım. nasırlandı insana karşı sevgim. toz dumanları çöktü şefkatle atan kalbimin üzerine. setler çektim mütemadiyen tutamadığım gözyaşlarıma. canımı kıymetli yaptım.
modifiye ettim dışımla birlikte içimi. aşık olmak neymiş bilemedim belli bir süre sonra. oysa ben zamanında anneme aşıktım. kalp kırmak zaruriydi. oysa kalp kırınca oturup yalvarandım failime. fedakarlıklarım ise alcaklarıma mahsubendi artık. üzülmek nedir bilmiyordum çünkü kimse beni üzecek kadar kıymetli değildi. üzmek ise temel prensipti ve gayet sıradanlaşmıştı.

eskiden şefkatle baktığım kızlar artık benim için sex objesiydi. bütün güzel tümcelerim ve bin bir çeşit maskelerim hep onlarla yatmak içindi. içli biri değildim ama gayet güzel rol yapıyordum artık... yaşı, durumu, bakireliği, saflığı, kültürü kısaca hiç bir şeyi umrumda değildi. düşüp ayılıp bayılıp yatınca, göğüslerini emince, kalçalarına güizavari tokat atınca, dudaklarından kan emince bitiyordu hevesim. sonrası... herhangi bir obje bile değildi benim için.
hiçti...
geçmişte kalan herhangi bir durakmışçasına önemsizce bıraktım ve yola devam ettim chpye inat.

klişe diyarının kralı olaraktan kendimi alamadım içten içe " beni sizler yarattınız" demekten. beni sizler yarattınız lakin o yeşil göz, masum yüz, baby face, sarı saç, ince bel, inci diş, rol kraliçesi, uydurma aktristi benim ayarlarımı bozdu. fabrika ayrarlarına geri döndürdü .

ellerimi tutunca sıcaklık hissediyorum. gözlerinde yaşama sevinci merkezine giden haritaların ölçeğini görüyorum. dudaklarının ıslaklığını hissedince yanakarımda küresel ısınmanın yalan dolan uydurma olduğunu düşünüyordum. yakamozçasına o morumsu bluzlarının altında oynaşan tenini görmem yeterli oluyor şampiyonlar liginde barcelonanın oyununu tarif etmek için. canımı yakıyor hele o seni seviyorum deyişleri. kalbimden yanık kahve kokusu yükseliyordu. sonra sevişirken memesine çocuk masumluğuyla yaklaşıyor uçlarından anne şefkati emiyorum. poposuna tokat atmak için elimi kaldırıyorum ama vuramayıp iki yanağına sarılıyorum küçük emrah gibi. anlayacağınız nuri alçoluktan bir javier bardemliğe geçtim. default duygularla depişiyordum kastomonulular gibi...

ve biliyorum boş yere...
boş yere hep bu ümitlenmeler...
ben sana nerden tutuldum ay facelim diyeceğim...
onca seneden sonra bir kere daha bilerek, isteyerek aldanacağım sana...
yıkacaksın hep iyi niyetlerimi bir bir ama bu sefer ben terörist olmayacağım... sonuna kadar senisever olacağım elimde kızıl kalbimle...
asla şehit düşen duygularım için matem tutmayacağım...
başım dik ağlamadan gidişini izleyeceğim...
bu sefer duygularımın katiline beddua etmeyeceğim...
biliyorum...
boş yere hep bu hevesler, ümitler temenniler...
boş yere...
lakin yinede ibrahimin gök menşeili koçu olacağım...
öylece boynumu kıldan ince dayacağım dilindeki bıçağa...
ellerimi daha çok sevmeme sebep olan şarkıdır. farkında olmadan kollarımıza, ellerimize dokunmak hep bir tesellidir aslında yalnız olmadığımıza inanmak için.
Fazla, hep dahasına meyilimiz
Bakma bize düşman kendimiziz.

sözleri çok fazla anlamlı. durmadan dinliyorum.
süper şarkı lan hep dinleyek bunu.
hiç ilgim alakam yokken pop muzikle,sılayla vs ile falan, birden kralda powerturkte kliibi çıksın diye bekler olduğum şarkıdır. son derece güzel bir muzikal hava ve enfes sözlerle on numore şarkı.
sıla'nın klibinde çok güzel göründüğü şarkı. şarkı da güzel, sıla da.
(bkz: in vain)
yalnızlığı doyuruyor bu aralar içimde sıla bu parçasıyla.
sağ elimi solumla avuttum
boş yere boş yere
parçanın özeti iki mısrası.
sözleri müthiş olan şarkı söyleyeni de ayrı mükemmel.
(bkz: Konuşmadığımız Şeyler Var)

onlardan biri.