ilk geceyi yanınızda ki yumuşak bir eşya veya üstünüzde bulunan herhangi bir elbiseyi yere sarar, yatmaya çalışırsınız. Boş, eşyasız bir evde kalmanın zorluğunu sabahleyin kalktığınızda kas ağrıları ile kalktığıızda anlarsınız. Eve yiyecek almak istersiniz ama buzdolabı yok. Elektrik, su, doğalgaz bağlattırmanız lazım onunla uğraşırsınız. Ufaktan bir yatak, çarşaf, yorgan filan alırsınız. Ucuzundan bir de minik beyaz eşya alırsanız sizin için daha yaşanılabilir bir ortam olur.
bence güzel olurdu, bilgisayırım ve internetim olsun arkadaşım olmasa da olur, yalnızlığa alışmış birine yalnızlık istermisin diye sorulmaz çünkü bu kişi zaten yalnızlıktan değil insan içine çıkmaktan korkmaya başlamıştır.
korkanlar icin tavsiye: sehvet kirmizisi ic camasirlarinizi giyip jartiyerinizi de uzerinize gecirin ve mutfak perdesini acip (zemin katta olmaniz onemli) disaridakilerin farkinda degilmissiniz gibi kek yapin.
sonra gercek bir muslumanin yapacagi gibi yuce rabbimizin verdigi bir nimet olan keki camin diger tarafindaki keke (!) salyalari akarak bakan erkek kitlesiyle paylasmak icin renkli gozlu olanlardan birkacini eve alin. her seyin bir karsiligi oldugunu hatirlatarak kekinizi onlara ikram edin. kek karsiliginda onlardan ne isteyeceginiz size kalmis...
sevdicekle geçirilen güzel birkaç günün ardından, onun uzaklara gitmek zorunda olmasıyla başlar, o evde zaten tek başına yaşandığı hatırlanıncaya kadar garipsenir.insanın canını sıkar. üzer.
bir taraftan huzur verir,dinlendirir soyle bir geri çekilip uzaktan bakmanizi saglar her seye , bir taraftan da yalniz basiniza oldugunuzu her durumda guclu olmak mecburiyetinde oldugunuzu yùzùnùze çarpítir.