Emönönü iskelesi civarındayken mikrofonda anlaşılmaz bir dille reklamı yapılan vapur ile gezmek olayıdır.
Ayrıca reklamı Her işittiğimde "kuzen" kod adlı arkadaşımın anlattığı bir anısı aklıma gelir. Şöyle ki:
Kuzen bir gün yine evde otururken çekmiş skunkı. Aniden arkadaşları aramış "kuzen gel cihangirde içeceğiz" diye. Almış montu çıkmış evden. -kendisi de Eyüp civarlarında oturuyor- Demiş temiz hava alarak gideyim, atlamış otobüse ver elini Eminönü. Bakmış adam bağırıyor "bos toour! Buvaz turu! Boğaz turu!" Diye. Çok ısrarcıydı gelmiş amca bey, binmiş o da. Bakmış hava mis, etrafı izleye izleye gidiyormuş sonra bir bakmış cihangir'den uzaklaşıyorlar. Koşa koşa gitmiş üniformalı abiye "cihangirde niye durmadınız inecektim ben" demiş. Abi de bakmış bizimki şaka yapmıyor "evlat ya üsküdar'da inersin ya eminönü'nde sen otur ben sana kahve yollayayım" demiş. Bizimkinin dünya umrunda değil vaziyette çıkmış arkada bir posta daha çekmiş. Sonra pencere dibinde uyuklamaya çekilmiş. Adam getirmiş kahveyi "boğaz turunda etrafa bakmayıp uyuyan ilk insansın parasını verdin bari izle" demiş. Kuzen de kaldırmış başını "buradakiler bilmem kaç metreden görüyor oraları ama ben onları kuş bakışı izliyorum abi, ilişme" demiş. Adam kahveyi bırakıp usulca uzaklaşmış.
Kuzen de o gün bugündür çekince evden dışarı çıkmaz olmuş. Ya, evet. boğaz turu, bunları anlatırken kuzenin "ulan yıh yıh kıh" diye gülmesini hatırlatıyor.
