bugün

Abd'nin en eski şehirlerinden biri. Hem de en zengin şehirlerinden biriymiş.
görsel
görsel
görsel
görsel
https://www.youtube.com/watch?v=4zDR5jmCXOg
13 ekim 1860 yılından bir fotoğraf..

görsel
beyaz nüfusunun hala fazlaca olduğu yer, bu yüzden sevindirir. harvard üniversitesinin böyle bir yerde olması da mantıklı.
nacizane tavsiyelerimi paylaşmak isterim. öncelikle buraya gitmeden evvel aman allahım gidiyorum ama ne yapacağım evimi arabamı şunu bunu nasıl organize edeceğim diye düşünenlere söyleyeyim, her şeyi 10 gün içerisinde organize etmeniz mümkün. gelen giden onlarca mağdur görmüş birisi olarak size tavsiyem acele etmeyin. atlı kovalamıyor, gitmeden evimi tutayım arabamı alayım aha 3-5 kuruştan kaçıp craigslist'ten her şeyimi halledeyim diye düşünmeyin. orada 1 sene ve daha fazla yaşayacaklar için neler yapmalı?

1. bence ideal olan gidip evi, muhiti görmek ve evi o şekilde tutmaktır. ev tutmak için 1 hafta size yeterli olacaktır. facebook'ta boston'da yaşayan türklerin grupları var. oradan 1 haftalık oda kiralamak veya maddi durumunuza göre 1 haftalık bir otel tutmak en güzelidir. gittiğinizde dorchester, brockton gibi suç oranını yükselten tehlikeli bölgeleri araştırın. tuttuğunuz evin buralara yakın olmamasına özen gösterin. gideceğiniz okul veya şirkete uğrayın, burada çalışanlardan ideal yerleşim bölgeleriyle ilgili yardım isteyin. daha sonra bir liste çıkarıp evleri gezin ve hızlıca karar verip evinizi tutun. otelde kalıyorsanız derdinizi anlatıp erken check-out yapma şansınız da olabilir. evinizi tutarken araba faktörünü mutlaka göz önünde bulundurun. downtown'da aylık otopark fee'leri 400 dolar civarındaydı en son. araba alacaksanız biraz daha şehir dışındaki free otoparkı olan evlere mutlaka bakın.

2. ilk gidişinizde interneti bol bol kullanacaksınız. iletişimi sağlamak açısından hemen bir hat edinin. ayrıca daha ilk günden sağa sola telefon numaranızı vermeye başlayacaksınız. orada yaşayanlarla tanışacaksınız elbet. hangi hatlardan memnun olduklarını sorabilirsiniz. veya sözlükten att, t-mobile veya metropcs ile ilgili yazılanlara bakabilirsiniz. bunun yanında gidip bir bank of america hesabı açtırın. paranızı yanınızda taşımayın. zaten hemen debit card veriyorlar. her köşebaşında da atm var. öğrenciyseniz bunu mutlaka belirtin, annual fee'lerden falan yırtarsınız. size çek defteri de verirler. ev tutarken vs. resmi olması açısından mutlaka çek yazın. telefon hattı ve banka hesabı size çok lazım olacak.

3. evi tuttunuz, sıra geldi mobilyaya. orada geçici olarak kalan türkler, özellikle ailece yaşayanlar yüzde 99 düzgün tiplerdir. dönmek isteyenler olursa bunların mobilyalarına talip olabilirsiniz. bunlardan yüksek fiyat çekenler de olacaktır, gidiş tarihi yaklaşıp tutuşup ben ne yapacağım diyenler de. tutuşanlar al götür de tek para istemiyorum diyebilir. hemen uhaul'dan kamyonetinizi kiralayıp evin önüne çekin bence. televizyon, salon takımı, mutfak masası, kitaplıklar vs. bu şekilde çözebilirsiniz. tavsiyem yatağınızı sıfır almanız. hatta gidip hemen bir yatak alın ve eve yerleştirin. yatak almadığınız her günün sabahı bel ve boyun ağrısıyla uyanabilirsiniz. yatakla birlikte tabak, çatal bıçak kaşık ve bardaklarınızı da alabilirsiniz. evlerde avize olmadığından lambanızı da kendiniz almak durumundasınız. yoksa mobilya için ikea, ev gereçleri vs. için wal-mart'ı tercih edebilirsiniz.

4. sıra geldi yaşama alışmaya. şimdi öncelikle şunu söyleyim, evinizle, arabanızla, okulunuzla vs. ilgili ne kadar ödeme varsa hepsini internet üzerinden yapabilirsiniz. o yüzden mutlaka bir kağıda aldığınız hesapların kullanıcı adlarını ve şifrelerini yazın. hangi çağdayız demeyin, txt'ye değil, kağıda yazın özellikle ve onu da duvar panonuza pinleyin. bilgisayara bir şey olduğunda öylece kalırsınız. diğer türlü de maillerde aranır durursunuz. her kurumun şifre veya kullanıcı adı kombinasyonları farklı oluyor bu yüzden hepsinde aynısını seçmeniz de zor. internet ve tv çözümünüz için muhtemelen comcast alacaksınız. elektriğiniz nstar olacak. yani bu gibi şeyleri kaydedin. size yakın olan marketlerin ve benzinliklerin adreslerine bakın. rutin gideceğiniz market, geceleri vs. de lazım olacak 7/24 açık bir benzinlik marketine ihtiyacınız olacak. market alışverişleriniz için stop & shopveya shaws'ı kullanacaksınız muhtemelen. bu ikisinden de indirimlerden faydalanmak için free membership card çıkartın. ikisinde de meyve sebze baya pahalıdır. bir kilo domates almak için yürek yiyip gitmelisiniz. bu yüzden burayı pek bilen var mıdır bilmiyorum russos 'u mutlaka iyi öğrenin. en taze meyve-sebzeleri buradan temin edebilirsiniz. onun dışında quincy market'ın pazarını soruşturun. eğer alışverişleriniz topluca oluyorsa bj's'e mutlaka üye olun. özellikle bir kaç kişi yaşıyorsanız burası hayat kurtaracaktır. bir de tüyo, genelde restoranlar restaurant depot'dan alışveriş yapar. bizdeki metro grossmarket gibi yani ama yiyecek üzerine kurulu. pizzacılarda çalışan bir sürü türk var, genelde bilirler burayı. onlardan kart rica edebilirsiniz. biz türk marketlerini çok tercih etmemiştik açıkçası. anlayamadığım bir snob'luk var bunlardan. mesela 3-4 tane nargile almaya gitmiştik adamlara. misal 100 dolar dediyse, dedik bak internette 50 dolar, 75'e ver senden almış olalım, türksün sen kazan. adam bize 'benim amerikalı müşterilerim var alacaksan al, almayacaksan gölge etme' tarzında bir şeyler söylemişti. üstelik verdiği fiyat çevredeki satıcılardan da pahalıydı. tabi satmak zorunda değil ama iyi niyetli olarak gidip dumur olmuştuk. aradığınız neredeyse her şey yukarıda yazdığım marketlerde bulunur. domuz eti yemiyorsanız kosher'e güvenin mutlaka. türk marketinden alışveriş yapıyorsanız da son kullanma tarihlerine mutlaka bakın.

5. (ve son) orada yaşayan insanlardan buradaki gibi güzellikler yapmalarını beklemeyin. mesela yaşınız 25'ten küçükse araba kiralamada yüzde 40-50 daha fazla ödersiniz. birinci dereceden akrabanız değilse misal 'kardeş senin adına kiralayalım' gibi güzellikler beklemeyin paşa paşa paranızı ödeyin arabanızı kiralayın. olası bir belada o kişinin de başı derde girer, üstelik kaçış da olmaz. birbirine kazık atan onlarca türk göreceksiniz. polise vs. intikal edecek olaylarda ortalıkta kimse kalmaz emin olun. iyilikten maraz doğar derler ya, siz bu konuları kimseye açmayın. kendi başınıza çözmeniz en iyisidir.
Barlarinda yaniniza gelen bayanlarin tek derdi sizi yabanci salak gorup icki ismarlatmaktir. Yoksa bi gecede arzulanacak bir tipe kavusmadiniz. Bosuna gaza gelmeyin. 1-2 icki ismarlatip isik hiziyla tuvalete gidiyoruz diye kaybolurlar.

Hayir ben yemedim tabi. Dogu Avrupa'da cok gezdim. Ama salak Irlanda'li arkadasim sagolsun alkole bogdu 3-4 ablayi gece boyunca.
Guzel sehirdir, ama irkcilik konusundaki ununu de sonuna dek hakeder.
Amerika Birleşik DeŞehir, Amerikan Devrimi’nin başlangıç noktası olarak kabul edilmektedir. Bunun yanı sıra şehir birçok olaya daha ev sahipliği yapmasıyla da ünlüdür. Bu olayalar arasında, Boston Çay Partisi, Boston Katliamı, Banker Hill Savaşı ve Siege of Boston vardır.

Boston, Amerika Birleşik Devletleri’nin Büyük Britanya’dan bağımsızlığını kazandığı mücadelenin başlangıç noktasıdır. Bunun dışında Amerika Birleşik Devletleri’nin en önemli liman şehirleri arasında yer alan Boston, Avrupa’ya ihraç edilen birçok ürününde çıkış kapısı olarak kabul edilmektedir. vletleri’nin aydın olarak ifade edilen topluluğunun ağırlıklı olarak yaşadığı bir bölgedir.
Adidas ın boost modellerinden biri.
ilk bakışta kesinlikle tipik amerikan şehirlerinden çok, avrupa, nın deniz kenarına komşu olan şehirlerinden birisindeymiş havası veren şehir. Merkezi, düsseldorf'u, frankfurt'u ya da londra'yı andırır. Üniversitelerin bolluğu nedeniyle de genç popülasyonu yüksek doğal olarak. Görülebilecek yerlerden birisidir amerika'da.
ken parker'ın üvey oğlunu ve belle ile oğlunu görmek üzere trenle boston'a gidişini ve boston'a vardıktan sonraki ilk günlerini konu alan macerası. tren yolculuğu esnasında o trende yolculuk eden ünlü dedektiflerin (sherlock holmes'undan hercule poirot'suna kadar kimler binmemiş ki trene *) trende yaşanan netameli bir ölüm vakasını çözmeye çalıştığı kısımlar maceranın bomba sayfalarını oluşturuyor. ayrıca king kong efsanesi de olaya bir şekilde dahil olmuş. okunası.
bir ken parker macerasının ismi aynı zamanda.

macera boston'a giden bi trende ve sonra boston'da geçiyor ve dünyanın en ünlü dedektifleri bu trende ve bir de gizemli ve biraz da mizahi bir cinayet olayı var.

kitabın twiter hashtagi var: https://twitter.com/searc...lan%C4%B1yor&src=typd
havalar biraz isinsin, ilk is olarak ziyaret edecegim sehir. bir tek boston'a gitmedim dogu kiyisinda.
güzel, düzenli ama çok sakin bir şehirdir, ki sakin şehirler bana göre değil arkadaş. sevemedim o yüzden bir türlü.
(bkz: more than a feeling)
(bkz: 15 nisan 2013 boston maratonuna bombalı saldırı)
Birleşik Amerika’da Atlantik kıyısında bir kent. Massachusetts Eyaleti’nin başkenti. Nüfusu 3.200.000’dir. Ticaret ve bankacılık merkezidir. Dokuma, metalürji ve kimya sanayii, elektronik sanayii gelişmiştir. Kentte ünlü bir ince Sanat Müzesi vardır (Çin ve Japon sanatı, 19. yüzyıl Fransız tabloları).

Kaynak: http://www.yeniansiklopedi.com/boston/#ixzz2ORdCDtQ8
amerika' da bir eyalet zannedersin, ancak dont look back albümlerini dinleyince ayrı bir dünya olduğunu anlarsın.
ilgili eyalette 58 adet universite bulunur. sehir tam bir ogrenci sehridir.
harvard kampusunun etrafinda yanlis saymadiysam 12 tane starbucks vardir.
ogrencilerin ellerindeki kitaplarin agirligiyla olimpik halter barinin agirligi neredeyse esittir.
tesadüfen keşfettiğim çok iyi şarkı. bi videonun fonunda çalıyordu.2 günlük aramamın sonucunda buldum. augustana adlı grubun şarkısıymış.
http://www.youtube.com/watch?v=9P9sRi27Z-8
Olabilecek en yasanasi sehir. Ne cok kalabalik, ne cok karisik. Insanlari cok cana yakin ve yardim sever. Biraz soguk, bazen fazla soguk ama huzur dolu bir sehir. ABD'ye gidenin mutlaka gormesi gereken cinsten bir yer.

Not: Harvard Square Otto'da pizza yemeden pizza yedim demeyin.
2 aydan beri ikamet ettiğim yaşanılası şehir.
bir kaç saatlik gezide hayran kalabileceğiniz güzel bir şehirdir. amerika'dan ve dünyadan yüzbinlerce öğrencinin hayallerini süsleyen bir gençlik şehridir. ayrıca şehirdeki irlandalı nüfusu fazladır.
amerikanın doğu yakasında kurulmuş; gölleri, golf sahaları, şık insanları, birbirinden ilginç gökdelenleri, pahalı restoran ve mağazaları ile gidilip görülesi şehir. Dünyanın en pahalı şehirlerinden biri olsada değiyor be kardeşim diyebiliyorsun. Barındırdığı çok sayıda üniversite nedeniyle öğrenci yoğunluğu fazladır. ulaşımı ise diğer '' şehirlere'' göre kolaydır. bizim istanbul karta benzer CharlieCard ile hem daha ucuz hem daha hızlı bir ulaşım imkanınız olur (2$). metro sistemi farklı renkte çizgilerden oluşur ve çözmesi çok kolaydır. ama siz siz olun ulaşımına güvenip tercih etmeyin. amerika'nın her yerinde olduğu gibi burda da araca ihtiyacınız olacaktır.

yazları sıcak olsada kışları inanılmaz soğuktur. yağmuru bir ilginçtir. hiç aralıksız günlerce yağabilir. sonra bi bakmışsın güneş. meşe ve ceviz ağacı fazlasıyla vardır ve bu ağaçlarda yaşayan sincaplar neredeyse evcilleşmiştir. parklarda ördek, kaz ve sincaptan başka hayvanda pek yoktur. bu sincaplarla hayvan hasreti giderilebilir.

NYC ye otobüsle trafik olmadığı taktirde 3 saattir ve sürekli seferler vardır. mutlaka ziyaret edilmelidir.

beyzbolda red sox, basketbolda celtics ünlü takımlarıdır. I Love Boston ve türevleri tshirtleri 10 ila 20 dolara almayanı dövüyorlar. bir kaç tane hediye için almanız önerilir.