geleceğin en önemli madeni olarak gösterilen bor mineralini kullanmayı düşünmeyip satan türkiye'nin başarısı(!).
kiloyla satılıyor...
halbuki bir gramı bile değerlenecek onun.
biz boru topraktan çıkarıp tozunu şöyle bir çırpıp çuvallarla satıyoruz. alan adam onu işleyip misli ile fazla paraya satıyor. kısacası en ufak bir katma değer koyamıyoruz. koyamayız da bu kafayla. ama ben bu kafalara koyayım.
inek gibi sağılmakla övünen kesimlerce gurur kaynağı olarak görülen olay. sen 1 liraya saf halini sat, 100 liraya da işlenmişini satın al, sonra da "vay be ne ihracat yaptım" diye sevindirik ol. zavallıca.
bor madeni, ham hali ile çok değerli değildir! işe yaraması için onu işlemek gerekir. türkiye'deki altyapı ve sanayii maalesef bor madenini işleyecek kadar gelişmemişitir.
biz işleyemediğimiz bor madenini ham olarak, sanayisi gelişmiş ülkelere satıyoruz, onlar da ham maddeyi işleyerek tekrar piyasaya sürüp ekmeğin, tereyağlı/ballı kısmını midelerine indiriyor.
2004 yılında dünyanın en büyük 2. bor şirketi olan eti holding dünyadaki bor ihtiyacnın %33 ünü karşılarken,
dünyadanın enbüyük bor şirketi olan Amerika'daki US Borax ise % 27 sini karşılayabilmiştir. işin kötü tarafı aynı sene eti holding, yani türkiye 252 milyon dolar kazanırken US Borax 626 milyon dolar kazanmıştır.
kanser tedavisinden, roket yakıtına, temizlik sektöründen, fotoğrafçılığa kadar yüzlerce farklı alanda kullanılan bor madenini umarım işleyip, dünyaya pazarlayabilecek hale gelebiliriz....
aynı zamanda türkiye nin ve akp nin yediği en büyük kazıktır çunki biz süper başarılı akp yönetimi ile işlemeden sattığımız borları daha sonra işlenmiş olarak geri alıyoruz yani ne yapıyoruz semsiyeyi kapalı sıçıp daha sonra açıkken geri sokuyoruz. sanki bir terslik var ama...
boru ihraç etmek değil, işlemek önemli olduğundan, geçici karın doyuran şişirme başarıdır. zira 600 milyon dolara sattığımız bor işlendikten sonra 5 milyar dolar gibi bi fiyatla bize girmektedir.
yıllardır herkesin bildiği ama görmediği, duyduğu ama ne işe yaradığını bilemediği, sadece bu bor kaynaklarından dolayı zengin olduğumuzu düşünüp ama kullanamadığımızdan yakınanların yığınla olduğu mevzu bahis maden.
tayyip'in inayetiyle elimizdeki bor tükenene kadar, vatan parsellenene kadar devam edecek durum. durmak yok, sokmaya devam! bor'u yurt dışına sokmaktan bahsediyorum.
son bir kac yilda yapilan ozellistirme sayisinda da birinciyiz efendim. 42 ozellistirmeden 30u turkiye tarafindan yapilmis. bor ihracatinda ve ozellistirme sayisinda birinci olarak olimpiyatlardaki aciklarimizi kapatiyoruz. evet, milli bir gurur bu.
geçen yüzyılın sonunda, bu yüzyılın sonunda put muamelesi yapılan veya işe yaramadığından yakınılan sayısız tarihi eserin yabancı ülkelere verilmesini hatırlatan durum. heralde o zaman da dünyanın en çok mermer ihraç eden ülkesi olmuşuzdur. hammadde ihraç etmekle övünülmemelidir. önemli olan ondan yararlanmaktır. bizim evin bahçesindeki semiz otunu pazarda bir liraya satıp, akşam evde ekmek soğan yiyorsam ya da lokantaya gidip 2 liraya pişmişini yiyorsam öküzümdür. belki aşağıdaki istatistik bir ışık tutar.
(bkz: dünyanın en büyük petrol rezervinin suudi arabistan'da olması) *
var da ne oluyor. teknolojiye, bilime katkıları ne orandadır ?
işlenmemiş olarak satıldığı için net rakamı bilmediğimden varsayrak söylüyorum 1'e sattığımız ama sattığımız bor'u işlenmiş olarak aldığımızda 3'e aldığımız için birinci olduğumuz nane. pardon maden.
amerika ihracatta 2. sırada olmasına rağmen elde ettiği gelir türkiye'nin bir kaç katıd'dır. çünkü işlenmiş satarlar. bizim gibi taş kömürü hesabı kamyonun arkasına yükle yükle yallah yok onlarda.
ham madde satmak marifet değildir. Marifet ham maddeyi işleyip satmaktadır. Tabi millet jet yakıtı üretirken biz borcam üretiyoruz bu meretten. Bu da bir şey.