Ingilizce dersinde izledigimiz film. Hocamiza cok israr etmemize ragmen turkçe alt yazili izlememize izin vermemisti. Ve bizde artik onun çevirileriyle yarim yamalak anlamistik. Sayesinde 3 ders falan kaynamişti sanirim. Ayni zamanda etkileyici bir film.
izlerken özgürlük neymiş anlamı neymiş nasıl olurmuş gibi bir çok kavramın soğuk duş etkisi yaptığı bilip görmezden geldiğimiz karanlık bir dünyanın ışıldayan taşlarının asıl maddesinin kan olduğunu anlatan güzel film.
Tabi her amerikan filmi sonunda olduğu gibi amerika bunu istemiyor, amerika barışçı, amerika herkesi seviyor mesajını çakmayı bu olanların amerikayla değil bağlantısız kişilerin suçu olduğu gibi bir zihin oluşturmaya çalıştıkları ortada.
Ayrıca oyunculuk açısından oldukça başarılı olan bir film.
leanorda di caprio'nun başrolde olduğu harika film. gerçeklere dayanılarak yazılmış bir senaryoya sahip olan film acı bir sonla bitiyor. di caprio'nun canlandırdığı karakter; insanların doğuştan kötü olmadıklarını, kötüyü kötü yapanın insanlar olduğunu açıklar nitelikte. insanlar ne kadar kötü olsada derinlerde iyi bir yanlarının olduğunu gösterir nitelikte. filmin sonu mahvetti beni.
leonardo gibi bir kültü ve jennifer conelly gibi güzel bir oyuncuyu beyaz perdeye taşımış olan, beyaz insanın afrika kıtasındaki acı yüzünü ve elmas çıkaran maden işçilerinin ne derece insanlık dışı bir şekilde sömürüldükleri gibi dünya gerçeklerini dile getiren, kaliteli film.
Önce altın, sonra elmas, petrol, maden ve şimdi uranyum yakında da su. Güç sahibi olmak isteyen büyük medeniyetlerin küçük medeniyetleri çıkarları için nasıl sömürdüğünü, dünyada ne tür oyunların döndüğünü göreceğiniz bir film.
Afrika'nın bir yerinde çıkan elmasın, ingiltere borsasında ne işi var diye soranlardansanız, cevabını alacağınız yapım.