bugün

türkçe ' ye kanlı elmas olarak çevrilmiş bir film.
mutlaka izlenmesi gereken filmlerden biri.
the departed isimli filmi izledikten sonra bunu da izleyince kesin leonardo alıcak oscarı, artık zamanı gelmiş diyip; ne yazıkki yanıldığım, güzel ve gerçekten sürükleyici film.
yakın bir zamanda evlenmeyi düşünen beylerin tek taş almaktan kurtulmak için sevgililerine mutlaka seyrettirmesi gereken süper bir film.
beğenilme sebebini, kurtlar vadisiyle özdeşleştirdiğim yapımdır.

klişe dolu olması, filmi sıradan kılabilecek bir husustur amma ve lakin, şu bizim efsane vadimiz, 'türk tv tarihinin artık fenomen haline gelmiş dizisi' dahi serapa klişedir efenim.
hatta köstebek filmini izlerken 'ulan yazık be, bıçkın çaşıtın derin şefle tartışma mekanının şehre hakim bir çatı dekoru olması da mı araklama bir durummuş, ulan bu da mı gol değilmiş be.' dedirtmiştir.

vadiyi izlenebilir kılan, anlattıklarıdır. olanı, biteni gerçekleri dile getirmesidir.

işte kanlı elmas'ın da sıradan aksiyon fimlerinden sıyrıldığı nokta tam olarak da budur.
ve bir de seslendirmeye dikkat eden biri olarak, filmin türkçe seslendirmesinde, devrimci bileşik cephe komutanının:

-'ar yu ef, özgürlük için savaşıyor, ar yu ef sierra lione için savaşıyor...' deyu ünleyüp naralar koparmasını uzun zaman sonra dahi hatırlayacağımı zannediyorum.
--- spoiler ---
filmin özetidir bence:
sometimes i wonder if god ever forgive us for what we've done to each other. and then i look around and i realize... god left this place a long time ago...
--- spoiler ---
leo di caprio yu pek sevmesem de kendisinin çok etkileyici olduğunu düşündüğüm afrikanın içler acısı halini anlatan filmlerden bir diğeri.

leo yu geçen sene the departed la çok duyduysak ta bu film ona beş basar arkadaşım. evet bende scorsese yi çok severim ancak bu filmin onun arkasında kalmasına da anlam veremiyorum.
this is africa.
(bkz: tia)
afrikada bulunan ve kölelerin çalıştığı elmas madenlerinden elde edilen kanlı elmas. çıkarılan bu elmaslar kabileler arası çatışmalarda veya iç isyanlarda silah almak için kullanıldığıdan dolayı kanlı elmas adıyla bilinir. dünya genelinde yasal madenlerden çıkarılan elmaslar kayıt altına alınırken bunlar alınmazlar.
elmas işinde yasadışı işlere bulaşmış küçük şeytanlar ve işlerini anlatan film, büyük şeytanlara hiç bul-a-şamadan devam ediyor.

esas ortalığı berbat edenler başka.
elestiri icin izlenirse cok sey bulunur. 'hadi soyle guzel bir aksiyon filmi izleyelim, hissedelim, gorelim, ogrenelim' denirse, o 135 dakikadan buyuk keyif alinir, haz duyulur. bence harika bir film olmus.

---spoiler---
sahnenin birinde, solomon'la archer elmasa dogru yol almaktadir. cani sikilan solomon, archer'a ozel hayati ile ilgili sorular sorar. archer bu sorulardan bulanir ve 'nesin sen muhabir falan mi?' diye cikisir. o anda filmi izleyen 10 insandan 9'unun, solomon'dan 'hayir ben kameramanim' cevabini beklediginden eminim. *verilmeyen bu cevap biraz hayal kirikligi yasatmistir.

i would like to get kissed before i get fucked, hah? *
---spoiler---
kesinlikle leonardo di caprio'nun bünyemde upgrade yaparak favori aktörlerim arasına girmeyi başardığı filmdir.

gerek hikaye, gerekse senaryodaki o gerçeklik müthiş etkileycidir. içinde ölümün nasılda basit nedenlere kurgulandığını gösteren ama ölmeden önce kesinlikle izlenilmesi gereken filmdir.
leo`ya kıl bünyelerin bile bu filmde kendisini ayakta alkışladığı son dönemlerin acıtasyon örneğinin başarılı yapımlarından olan film. yönetmen bir kere uzun bir film olmasına rağmen hikaye kurgusunu o kadar sağlam işlemişki hani gereksiz bu dediğimiz bir sahne hatırlamıyorum şahsen. gereken yerde aksiyon sahnelerinin en üst düzeye çıktığı gereken yerde de dramın köküne kibrit suyu döküldüğü anların zamanlamaları enfes. oyunculuklar da bir itrazım dışında tatminkar, o da jennifer connelly tamamen filmin doğallına ihanet edercesine yapay. velhasıl mesajını veren sözünü söyleyen bir yapım.
güzel film, büyük yapım, iyi oyunculuk ve yönetim vs. fakat filmde fazlasıyla başrollerdeki oyuncuların hikayesine odaklanmış ve olayların yaşandığı ülkedeki trajik gerçekler oldukça az yansıtılmış. gerçekte yaşanmış olan katliamlara, acılara daha fazla yer verilseymiş, çok daha güzel bir film olabilirmiş. anlaşılan, filmi yapanlar batı ülkeleri halklarını daha fazla bilinçlendirmek istememişler. bir taş uğruna katledilen binlerce masum insanın, parçalanan ve yıkılan hayatların, beyni yıkanarak cani yapılan küçücük çocukların, kopan savaşların yansıtılmasının mücevher satışlarını düşüreceğinden çekinmişler. buradan filmi yapan arkadaşlara sesleniyorum: gerçeklere kıymet veren, hümanist ve demokratik insanlarsanız cesur olun arkadaşım. "yok biz daha ilerisine gidemeyiz" diyorsanız bırakın yapmayın böyle filmler. vietnam savaşı hakkında, buram buram propaganda kokan meşhur kahramanlık filmlerinize devam edin siz.
zencilerin asilliğini yansıtan bir film.evet zenciler baskı altındalar ama duruşları asil gözlerinde ki masum bakışın aksine zenciler asil insanlardır. bir dram filmidir. damarlarımızda gezinden kanda ki merhametliğin açığa çıkmasını sağlayan bir filmdir. archurun telefon sahnesinde hıçkırdığım bir filmdir. hıçkırılası bir filmdir. izlemeyenlere şiddetle tavdiye ettiğim bir filmdir. zencileri sevelim. zenciler sevilesi insanlardır.
(bkz: dünya malı dünyada kalır)
izlerken hem aglatan hem de kufrettiren filmdir. hem de ne kufur, ana avrat baci dumduz... o cocuklarin elindeki silahlarini, onlari o hale getirenleri izleyip kufur etmeyen insan degildir!

bu filmi izleyip elmas alan da insan degildir! o.c.dir!
film içindeki bir diolagta şöyle bir söz geçer

-umarım bu topraklarda petrol de bulmazlar.
afrika'da elmas kaçakçılığını konu alan güzel bir film.

kitap versiyonu için

(bkz: leyleklerin uçuşu)
sinemada gece seanslarından birine gidildikten sonra gece eve varılıp hemen uyunmasının ardından gece boyu eli silahlı zenciler tarafından kovalanabileceğiniz ve yakalanınca da allahım vallahi bende elmas yok yemin ederim abi bırak beni diye yalvarırken uyanıp afrikada olmadığınıza dua edeceğiniz bir filmdir kendisi. * *
çıkar dünyasında herkesin birbirini nasıl domalttığını gözler önüne seren film.
edward zwick'in yönettiği, başrollerini leonardo dicaprio ve djimon hounsou'nun paylaştığı, dram ve maceranın içiçe olduğu mükemmel film.
filmde konunun işlenişi ve oyunculuklar kadar james newton howard'a ait müzikler de son derece başarılıdır.
tek taşımı kendim aldım şarkısından bile soğutacak bir filmdir. evlenmeden evvel tüm genç kızlarımıza erkekler tarafından izletilmesi tavsiye edilir. *
otobüste izlediğim bir filmdi. gayet güzel konusu var. bir parça elmas için büyük güçlerin afrika halkına yaptığı işgenceyi anlatıyor. filmin teması falan hikaye! benim bu filmden anladığım bu.
Leonardo dicaprio nun sonuna kadar hakkını werdiği aksanı süper kullandığı filmdir.