pratik zekanın dayanılmaz çekiciliğinin kıskanılmasıyla alakalıdır. halbuki buna gerek yoktur. çünkü herkesin yeteneği farklı alanlarda mevcuttur. pek çok bkz yazarı da iki kelimeyi bir araya getirmeye çalıştığında, uzun cümleler kurduğunda s.çar mesela. bkz yazarları, hızlı kurgular yapıp, karmaşık olayları basit yollarla anlatmayı denerler çoğu zaman. genelde iğneleyici olmaları dışında da pek bir iticilikleri yoktur.
ama tüm sözlüklerde ve klonlarında yer alan kaç tane giri iğneleyici değil, bunu sorgulamak lazım bkz yazarlarına laf etmeden önce.
(bkz: bsg dedirten başlıklar) bakınızı yazarlarında varolan iticiliktir. başlıkta fikrine uymayan bir şey, yanlış olduğunu düşündüğün bir şey var ise, bunu kendi cümlelerinle anlatman ve tartışma kültürünün içine sçmaman gerekir. eğer iki kelimeyi bir araya getiremiyorsan, boşa o bakınızı verme.
(bkz: ve şimdi ayarlar) bakınızı yazarlarında da varolan iticiliktir. bu benim kendi görüşüm tabii, sevmiyorum o bakınızı ben. ana haber bülteni sunuyor sanki..
amaa, güzel dilimizin güzel kelimeleri kullanılarak 3 satırda anlatılacak bir şeyi, 8 paragrafta anlatanlara verilmiş bakınızlar nedens sempatik gelir bana. tabii o da verilen bakınıza göre değişir ama, laf dolandırınca haklı olduğunu sanan bünyelere (ne güzelmiş lan böyle bünye falan, oh bebek!) iki kelamdan fazlasını etmek laf-ü güzaftır. because, karşındaki adam eğreti bir fikrini sadece abuk terimler ile iyice zıvanadan çıkarıyorsa, bu adam için oturup şiir yazamazsın. yazsan da anlatamazsın, anlatsan da mateja kezman.
iyiciliğe dayanamayan bünyelerin (almış bir bünye yürüyor, sonumuzu hayır et yarabbi) olmasıdır beni şaşırtan. hani boş bakınızlar vardır ya böyle, köpek olmanın dayanılmaz hafifliği, ayı olmanın inanılmaz güzelliği falan.. apartma gibi geldi bir an. neyse, entrymi okuyan bünyeler (hep diyecem bunu artık); asl?