aileyle, arkadaşlarla, dostlarla otururken, birden biri ortaya bir laf atar, " biz çocukken " diye, biz çocukken internet yoktu, playstation yoktu, atari vardı, gameboy vardı, diye uzayan giden sohbetler.. ah eskiler.. unutulmuyor, hatırlandıkça özletiyor kendini.
Çocukken basittik. dünya komik bir gerçeklik, hayaller oyunların bahanesiydi.
sokaklarda ağaçlar ve yollar, evlerde kahkahalar ve rüyalar yaşardı. sonu olmayan masallar anlatırdık sıkılmadan. zamanın nerede oturduğunu bilmezdik. herkes çok büyük, ölüm imkansızdı.
sonra bir gün korkular doldu evimizin odalarına. yalnnızlık, çaresizlik, sessizlik getirdi yanında. bombalar düşlerimizi yıktı, dinamitler tutkuları uçurdu. mecburiyet oldu yaşama nedenimiz. bir de kahrolası inancımız.
"dünyaya hoşgeldin genç adam. yazları sıcak, kışları soğuktur. yuvarlak, ıslak ve kalabalıktır. ve taş çatlasa joe burada yüz yıl kadar bir zaman kaldı. bildiğim tek bir kural var: kahretsin joe nazik olmak zorundayız."
biz çocukken;
daha mutluyduk sanki, daha saf ve daha temiz..
daha masumduk o zamanlar, daha içtendi gülüşlerimiz..
hani küçücük şeylerle mutlu olup günlerce sevinebilirdik..
Yaz tatilinde kuran öğrenmeye giderdik/gönderilirdik.facebook,twitter neyim yoktu.birini takip etmek deyince akla sadettin teksoy,rahmetli gazeteci savaş ay gelirdi.sokakta satilan dondurmayi tek geçerdik.algida vianetta vardi bir de,reklami cikinca o çıtırttt sesi aklimizi alirdi.her pazar star da hababam sinifi oynardi.her pazartesi de parliament sinema kulübü sunar eşliğinde,şahane fragman müziginin ardindan rambo 1,2,3,4.. , jean claude van damme filmlerine fokuslanirdik.
şimdiki çocuklar daha şansli belki lan.ama kolay ulasilan bir cok sey hazir alinmis kek gibidir.annenin yaptigina benzemez.
https://galeri.uludagsozluk.com/r/1760634/+ biz çocukken tv'de daha eğitici, daha zararsız, daha güzel programlar, çizgi filmler vardı. artıksa çocuklar da büyükler de haberler ve belgeseller tarzı eğitici programlar hariç izlememeli çünkü artık düşünmeye yönelik değil, insana bir şeyler öğretmiyor, zararlı ve bağımlılık yapıyor. alıntı resim de durumu özetlemiş. ilk cümlesinde it kelimesini kullanmasa fazlasıyla güzel yazı ve başlığa uyacağını düşündüğüm için alıntılanıp kullanılmıştır.
Hakkında birşeyler karalamadığımı anımsadığım, tarkan’ın 10 albümünün zannımca en iyi parçası.
Tarkan’ın bir kitle tarafından karma albümünden sonra geriye gittiği iddia edilir, diğer bir kitle de, “ilk dinlediğinde beğenmezsin, sonra güzelleşir.” Diye iddia eder. Ama, sanki bu şarkı hepsinden farklı. Dokunuşları, melodisi, sonlara doğru uzanan ud’u, hele hele sözleri; hatırlattıkları ile bambaşka bir çalışma. ilk dinlediğimde, “acaba 90’larda çocuktukta ondan mı böyle içimize işledi bu şarkı, atari oynadığımız günleri hatırladık, akşam ezanı ile eve girer, sevdiğimiz kıza açılamazdık, ya da yanağından öpmek bile, duyguların patlaması gibi gelirdi?” Diye düşündüm, ama 20 sene önce de çıksaydı bu şarkı yine aynı duyguları hissederdim muhtemelen. iyi ki yapmış böyle bir parça!