''köyden indim şehire'' filminin unutulmaz anlarından.

--spoiler--
kayserili kardeşler, altınları bozdurmalarına yardım edecek akrabaları olan ali rıza'yı aramaya koyulurlar. lakin bu süre o kadar uzar ki, bunalırlar. sinir küpü olmuşlardır. altınları kuyumcu olan ali rıza bozmalı mutlaka, başkası olmaz. günlerce gidip geliyorlar. ali rıza istanbul'dan bir türlü dönmüyor. sonunda geliyorlar ki ali rıza dönmüş. bunlar tanımıyor tabi. ali rıza dükkanda iken bizim kayserililer içeri girip şunu soruyor;

+ selamun aleyküm dayı, biz ali rıza denen pezevengi arıyoruz..
--spoiler--
'köyden indim şehire' filminde, tarlalarında altın bulan kardeşlerin; devlet altınlarına el koymasın diye, altınları hemşehrileri olan ali rıza'ya bozdurmak amacıyla ankaraya gitmeleri fakat gittikleri günün bayram tatili olması ve akabindeki 3 günde de ali rıza'nın kuyumcu dükkanına gelmemesi üzerine dayanamayıp söyledikleri cümledir. *
yarın güneş doğana kadar ellerim için iki tane aslan pençesi yapacaksın!
(bkz: cüneyt arkın coşuyor)
(bkz: bana bombacı mülayimi getirin)
(bkz: şimdi ananı maviye boyadım)
(bkz: ali riza bey hayrati),
(bkz: ali rıza yla konuştum)
(bkz: koko şevket i de alıp geliyormuş)
(bkz: grup yapalım bize uyar diyor)
format değişirse ileriki bölümlerde "yaprak dökümü" dizisinde duyabileceğimiz diyalog.
hiç ilgisi yok ama eklemeden duramadım. bu repliği hatırlamak insanın içini ısıtıyor.

--spoiler--
bak beyim sana iki çift lafım var: koskoca adamsın, paran var, pulun var, herşeyin var, binlerce kişi çalışıyor emrinde.
yakışır mı sana ekmekle oynamak? yakışır mı bunca çoluğu çocuğu, karda kışta, sokakta aç bırakmak?

ama nasıl yakışmasın?! sen değil misin kendi öz kızına bile acımayan? ona bi' damlacık saadeti çok gören? ..
anlamıyor musun beyim; bu çocuklar birbirini seviyor?

ama ben boşuna konuşuyorum..

sevgiyi tanımayan adama sevgiyi anlatmaya çalışıyorum.

sen! büyük patron! milyarder! "fabrikalar sahibi saim bey"

sen mi büyüksün?!

hayır! ben büyüğüm. ben yaşar usta. sen ben,m yanımda bir hiçsin anlıyor musun bir hiç?!

gözümde bir pul kadar değerin yok. ama şunu iyi bil; ne oğluma, ne gelinime, hiçbişey yapamayacaksın.
yıkamayacaksın, dağıtamayacaksın! mağlup edemeyeceksin bizi.

çünkü; biz biribirimize parayla pulla değil, sevgiyle bağlıyız. bizler birbirimizi seviyoruz. biz bir aileyiz. biz güzel bir aileyiz. bunu yıkmaya senin gücün yeter mi sanıyorsun?!

dokunma artık aileme. dokunma çocuklarıma, dokunma gelinime, dokunma oğluma.

eğer onların kılına zarar gelirse ben; ömründe bir karıncayı bile incitmemiş olan ben; yaşar usta; hiç düşünmeden çeker vururum seni!

anlıyor musun? vururum ve dönüp arkama bakmam bile...
--spoiler--
(bkz: serbest çağrışım)
(bkz: yaprak dökümü)
yaprak dökümü hayriye'sinden geliyor; (bkz: eyvahlar olsun)
her izlendiğinde güldüren efsane replik.

http://www.youtube.com/watch?v=ZMAEy4iISOY
Türk sinema tarihin en samimi, en içten repliğidir. Zeki alasya'ya selam olsun.
Türk sinema tarihinin en efsane repliğidir.
rahmetli zeki alasya bunu öyle içten, öyle bir güzel tonlar ki, gerçekten de ali rıza denen pezevengi aradıklarına ikna oluyorsunuz.