uykusuzluktur.
her gün elinde binlerce duayla oyalanmaktır. sürekli vakit geçirmektir. düşünmeden, habire kendini telkin etmektir "sonuç çıkmadan konuşmayalım"
"daha erken"
hep erken dediklerinin arkasından ağlamak için erken olduğunu farkettiğin zamandır.
bazı zamanlar, aklın hep ordayken, yaptırdığın testi unuttuğunu sanmaktır.
yakınındakilere acı vermemek için, "önemli değil yaşadık geçit" demektir.
"nasıl da güçlü.." olmaktır korkuyla geçen gecelerin sabahında.
huzursuzluktur. belirsizliğin verdiği bir iç sıkıntısıyla dolanırsınız. en çok sizi üzen, odaya girdiğinizde endişeli endişeli fısıldayanların aniden sözlerini kesmeleri ve orantısız bir neşeyle konuyu değiştirme çabalarıdır. rüyadaymış gibi gezersiniz. soylenilenlerin cogunu dinlermis gibi yaparsınız ama cogunun farkında bile değilsinizdir. velhasıl zordur, biyopsi esnasında etinizden et koparılması bile beklemek kadar acı vermez insana.
19 senedir size bakan,anneniz gibi olan babaannenizin biyopsisini beklemekse insanı o bekleyiş delirtir, durduk yere ağlamanıza ,içtiğiniz sigara sayısını iki katına çıkarmanıza sebep olur.
çok yakınızın hele de anneniz için bekliyorsanız durup durup ağlamak, felaket senaryoları üretmek; ama etrafa, özellikle de annenize sanki hiç umursamıyormuş gibi göstermeye çalışmaktır. en acı verici süreçtir. hiçbir şeyin adı konmamıştır, ne olacağı, ne yapılacağı muallaktadır. yalnızca dua etmek gelir elinizden, onun için de çok geç kalıp kalmadığınızı bilemezsiniz.
ve sonuç anı... o anki hisleri tarif etmeye imkan yok. konduramazsınız; ama ya kötü bir şey çıkarsa korkusu için için bitirir sizi. hiçbir şey olmadığını öğrendiğiniz andaki mutluluk ve huzur ise hiçbir şeyle ölçülemez. üzerinden aylar, hatta yıllar geçmesine rağmen yine bile sevinçten ağlatır.
yarın sabah yaşayacağım hadise. daha ortada hiçbir şey yokken yakınlarınızı, sevdiklerinizi düşünüp, durup durup gözlerinizin dolmasına, "acaba"larla dolu düşüncelerin beyninizin her milimetresine işlemesine engel olamadığınız gibi, sanki kendinizi dışardan seyrediyormuş gibi hissedersiniz. tüm bu olanları siz yaşamıyorsunuzdur sanki, hisleriniz alınmış gibidir, korkmazsınız ama yine de titrersiniz. "güçlüyüm" dersiniz ama yine de gizli gizli ağlarsınız... (bkz: korkuyorum)
çok korkar insan efendim basit bir reflü için gitmişsinizdir, bakteri testinde helicobakter pylori bulunmuş, ultrasonda her şey normal gözükmüştür fakat endoskopi sonucunda reflünün yanısıra doku bozulması olduğunu öğrenmişsinizdir doktor biyopsi için sizi tekrar endoskopiye alır sonucun 1 2 gün içinde çıkacağını söyler fakat yüzündeki ifade korkmanız için yeter de artar, bütün gün internette mide kanseri teşhislerini, etkilerini okur size uymayan taraflarını bulmaya çalışır, endişelerinizi gidermek için çabalarsınız ama nafile o iki üç sizin için bir kabusdan beter geçecektir.
Yaşamaktan korktuğum süreçti. Neyseki diğer doktor biyopsinin gerek olmadığını ama annemin 3 ay sonra tekrar ultrasonografiye gitmesi gerektiğini söyledi. An itibariyle ailecek rahatız.
Yemeden içmeden kesilirsin o sonuç gelene kadar, çaktırmamaya çalışırsın endiseni etrafA ama ister istemez bi asabiyetin olur kırarsın arkadaşlarını, küserler bozulurlar bu sefer daha kötü hissedersin kendini
Öyle boktan bisi iste.
bu iki oldu, bundan da kazasız belasız çıkmayı diliyorum.
kalbimin içi darmadağın, devamlı olabilecek en kötüye odaklanıyorum. baktım dipteyim yok canım temizdir ya daha yaşım kaça bağlayıp 1-2 dakika ferahlayıp başa sarıyorum.
uyusam kabus uyanık halim mavi ekran veriyor, editleyeceğim sözlük.
Edit: şükür ki bu seferde yırtmış bulunmaktayım. Gelen yıl sağlıkla gelsin inşallah.
Şahsıma Tiroid nodülüm için yapılandır. Patalojiden sonucu aldığımda kağıdı okumaya cesaret edememiştim. Doktora kağıdı uzatırken ellerim titriyor, bildiğin soğuk ter döküyordum.
Doktor kötü bir şey yok, temizmiş dediğinde yerimden fırlayıp, sarilmamak için kendimi frenledim.