-birini çok sevmek,sinan
birini çok sevmek, işte bu uzmanlık dalına yelken açmak gibidir. sevilen kişinin her lafına, her jestine, yürüyüşüne bile anlamlar yüklenir. her gün bakkal amca size merhaba derken aklınızdan bir kez olsun bile "acaba bakkal amca da beni seviyor mu" sorusu geçmez iken, sevdiğiniz kişinin "merhaba"sına dair on sayfalık hikaye yazacak duruma gelinir. sevdiğiniz kişinin "nasılsın" sorusu, arkadaş ortamlarında iki saat boyunca anlatılıp, eni sonunda sevilen kişinin bununla bir mesaj verdiği tesbitine varılır. öyle bir hal almıştır ki durum sanki sevilen kişi bir dahi, ince ve küçük şeylerden çok anlamlı mesajlar veren ve sürekli de bu şekilde düşünebilen bir kişiymiş gibi düşünülür.
soz konusu kız-erkek ili$kisiyse, hangi taraf olursa olsun sonu pi$manlıktır. cunku gercek sevgi kar$ılıklı ve iki taraf icinde dengeli olandır ki yasadıgımız hayatın bile adaletli bir dengesi vardır. *
onun için ondan vazgeçebilmektir. evet, birini çok seviyorsan eğer bunu yapmalısındır. sen yokmuşsun gibi davranmasına dayanabilmektir. her şeye rağmen içinde ona dair bir şeyler bulundurabilmektir. sana her ne yaparsa yapsın, ondan vazgeçmemektir.
yüreğin daha da büyümesi, mucizelere tanık olmana sebep olan durumdur.
sıla'nın da dediği gibi;
"aynı başlıyor ve bitiyor ve iki kişiden biri vaz geçiyor ve biri hep daha çok... çok seviyor be!"
en sade haliyle üstteki cümle gibidir aşk. mutlak bu durum yaşanır. ayrılmasan da, evlensen de, herşey, herkes değişir.
çok sevmek büyük bir yüktür ve yalnız kaldığında bütün güzel şeyleri hatırlamak ya da birlikteyken sevgiliyi eskisi gibi bulamamak, davranışlarının kötü yönde değiştiğini görmek de tüm bu "iyi yükleri" daha da ağırlaştırır.
birini sevmek hemde çok sevmek kaybetme korkusu nedir, ne değildir acımadan öğretir insana. siz sevdikçe, bağlandıkça o korku günden güne artar ve sonucunda o kadar paranoyaklaşır ki insan ilk önce kendini siler, daha sonra çevreyi siler vazgeçer her şeyden yeter ki o elimi bırakmasın, yeter ki hayatımdan ayrılmasın diye.. fakat olmaz, yapamaz ne kendisi ne de onu bırakmasını istemediği, deliler gibi sevdiği kişi. sonunda ayrılık gelir bir gün kapıyı çalar ve engel olacak hiç bir şey yoktur ortada kaldı ki engel olmak bile istenmez, yürek elvermez. artık o yürek yorulmuş, aklı türlü oyunlara kurban olmuş derken bırakır kendini zamana ve kişi inanır artık kaybetme korkusu kaybettiriyormuş, kendi hayatı, mutluluğu, huzuru için hiç kimseyi çok sevmemek gerekiyormuş..
gece gülümseyerek yatmak, sabah gözlerini açınca aklına ilk onun gelmesiymiş. yanında olduğu her an için şükredebilmekmiş. sadece onunla mutlu bir hayat dilemekmiş. en yakın arkadaşlarının yanında bile sıkılmak, bir an önce onunla olmayı istemekmiş. sen makarna yapmaya bile üşenirken o sırf senin elinden çıkmış yemeği yemek istiyor diye köfte, dolma yapmak ve bunları yaparken sonsuz bir mutlulukla kaplanmakmış. 3.5 senede bu hislerin bir gram dahi azalmaması, hatta yeni başlangıçlar yapmaya hazırlanırken katbekat artmasıymış.
insanı insan yapan duygulardan biridir. sevilen kişi annedir, babadır, kardeştir, sevgilidir, dosttur. sevmek sadece aşk değildir ki. sevgi çok daha büyüktür.
çok sevmişsindir bir zamanlar ama bir şekilde olmamış bitmiştir fakat buna rağmen belki haftalar belki de aylar boyunca hala yalnız onu düşünmüş onu sevmişsindir kendi içinde. en sonunda sevgisini içinden söküp atamasan bile hayatını eski yaşanmışlıklardan, sürekli gözünün önünde dönüp duran hatıralardan kısacası onun çekim alanından kurtarmayı başarmışsındır. normal bir insan gibi yaşamaya, tekrar hayattan keyif almaya başladığın günlerden birinde ortak bir dostunuz gelir ve muhabbetin arasında geçenlerde falanca yerde xxxxx i gördüm iyiydi hoştu vs, siz görüştünüz mü hiç peki bunca zamandır gibi bir laf eder ve senin kendini toparlamak için harcadığın ayları, belki de yılları bir anda buruşturup çöpe atar. onun adının geçtiği an farkedersin ki aslında ne unutmuşsundur, ne de içindeki sevgi bir gram azalmıştır ve yokluğunun ardından kalansa kocaman bir boşluktur. işte bence bu çok sevmektir. belki mallığın dibine vurmaktır ama sevmektir işte.
not: insan bu kadar mal, bu kadar düşüncesiz olmamalı, hani bazen deriz ya insanlara hayatımı siktin diye, işte o ortak dost bugün hayatımı siktin attın, bravo kutluyorum seni.