ismi bugüne kadar duyduğum en güzel isimdi, unutamadım, yalanmış,
Yüzü dünyada gördüğüm en güzel yüzdü, kaçıncı yüzüydü bilmiyorum, unutamadım, yalanmış,
Gözleri ruhuma dokunan gözlerdi, sahte bakmış, unutamadım, yalanmış,
Yalanların mı , hiç birini unutamadım...
Süre ise, kalbine dokunan birini kalbin durmadıkça unutamazsın.
Etrafınızdakilere göre "bir haftayı geçmeyen" bir süre olsa da aslında içinizde belirsiz olan bir süredir. Bazı şeyleri unutmaya ne yazık ki ömür yetmeyecek.
Bir şiir süresi.
Şiirle, şiirleştir ve şiir et gitsin. insan benliğini (ego değil) bir kişinin ne insafına, ne keyfiyetine, ne de vicdanına bırakmamalı, benliğini kimseciklere peşkeş çekmemelidir.
Şiir edip ölümsüzleştirilmeli, der mişim... Der miyim? Belli olmaz. Şiir ve aşk tanımım günlük süt ve taze ekmek gibi değişken, dönüşken, evrimci ve dönüşümsel.
Diyebilirim,
Çünkü içimde bir apartman dolusu ben'den bensel sesler var.
Beynimde bir düzine pencere,
Hangi panjur nasip olur hem bilinmez hem de eşref ile eşek saatime kalmış.
işine yarayacak bir formülü unutabilirsin, marketten alman gereken şeyleri unutabilirsin, ocakta yemeğini unutabilirsin, uzun zamandır görmediğin kişinin adını unutabilirsin. fakat kalbinize dokunan birini, size hissettirdiklerini, zamanında beraber gezdiğiniz yerleri, kokusunu, bakışlarını, size söylediği şarkıları asla unutamazsın. Gün gelir artık aklına gelmeyecek kadar uzun bir zaman geçmiştir. Sokakta yürürken kafenin birinden bir şarkı duyarsın onunla dinlediğin ya da bi kokuyu anımsarsın onunlayken kafanıza kazınmış bir kokudur sadece. işte o an aklına geliverir ansızın. Kısa bir an duraksarsın, sadece yaşadıkların gözünün önünden geçer ve yüzünde bir tebessüm belirir yürümeye devam edersin. O an anlarsın ki hatırlamak unutmaktan daha zordur.
gözlemlerime göre kişiden kişiye, ilişkinin derinliğine, kişinin hayata bakışına, sosyal yaşamına göre değişiyor. hayatla aşktan başka bağlar kurabilmiş, mutluluk kadar mutsuzluğun varlığını kabul etmiş, kendini seven, yeni başlangıçlara inanan insanlar daha kısa sürede atlatıyor.
unutmak elzem bir durum..
cehennemi cennete dönüştürecek kadar belki de..
ama imkansız birini unutmak,
özellikle de bir zamanlar sevdiğin ya da değer verdiğin biriyse..
sadece zaman olay örgüsünün ve biraz da hissedilenlerin üzerini kapar..
ayrılmadan önce fark edip kendinizi hazırlayın. ayrıldığınız günün ertesi gününde hayatınıza normal olarak devam edeceksiniz. karşı taraf bu rahatlığınızdan çıldıracak, tekrar dönecek. fakat taviz vermeyin. aynı seviyeye düşmeyin.
hayat bu... unutacak mıyız bunu istiyormuyuz önce onu unutma kararını verdikten sonra başka uğraşlar dertler ediniyoruz ve kader de hayatta unutmanızı istiyorsa öyle mis gibi unutuyorsunuz ki gülüp geçiyorsun. zor değil. unutamayanlar unutmak istemeyenler sadece.
süre karar verdikten sonraki süreç oluyor. bana kalırsa net olayım 1 ayda o iş tamamdır aynı ortamda bulunmadığınız müddetçe tabi. süre ne kadar kararlıysan o sürede o kadar kısalır. ve bu kararı alma sebeplerin ciddi mantıklı olacak.
ufff ne bilirim ya haha.
ölümlü dünya işinize gücünüze bakın arkadaşlar sizden sizin varoluş sebeplerinizden daha değerli daha önemli kimse olamaz işin özü bu.
Ortalama 6 ay diyorum. ilk günler haftalar cehennem gibi geçecek, uykusuzluk, iştahsızlık, sonra yavaş yavaş acısı hafifleyecek, daha az ağlayacak daha çok umut edeceksin. Sonra bir gün gelecek, yani umarım o gün gelecek ve normal hayatına geri dönebileceksin. Bir film sahnesinde, bir şarkıda, yanından geçen birinin kokusunda yine yanında belirecek ama geçecek. Gerçek aşktan bahsediyorum gelip geçici duygulardan değil. Onlar iki günde unutulur.