Ben küçükken dünyayı değiştirmeyi hayal ederdim. Sonra anladım ki bunu basaramayacağım , o zaman üllemi değiştireyim dedim. Baktım bunuda yapamayacağım , o zaman yaşadığım şehri değiştireyim dedim. Ancak yine başarılı olamayınca ailemi değiştirmeye karar verdim fakat ne çocuklarını ne de eşimi değiştirmeye başarabildim. Sonra anladım ki insan bir şeyi değiştirmesi gerekiyorsa önce kendisinden başlamalı...
Yazıyormuş bir sofunun mezar taşında.
Kimse kendi istemediği sürece değişmez. Hatta bazı durumlarda kendisinin istemesi dahi yeterli değildir.
Ya öyle kabul edeceksiniz ya da kötü huylarını kendi kendine farkedebilen ve onları aşmaya çalışan, bu erdeme sahip biriyle beraber olacaksınız.
Gerisi boş laf. insanların en çok kurduğu cümle mesela boşanmak için geldiklerinde "değişir sandım ne yapayım ?"
Baktınız sözünü ettiğim erdeme sahip bir insan değil en baştan aşka sevgiye sonra da ona siktiri çekin. En guzel hayır erken söylenen hayırdır. Hayatınızı zehir etmeyin amk bi amip yüzünden. O terliksi de evrimleşmeyiversin.
8 yıllık gitarını 6 yıllık deri çantasını hala kullanan biri olarak tahmin ettiğiniz üzere değişimle aram pek iyi değil.öncelikle bir soruya açıklık getirelim :
değişim nedir ?
değişim aslında bize hep rasyonel olarak gösterilen olaylar bütünün acımasız yüzüdür.değişim daima saklanan işin daha çok prestij kısmıyla öne çıkarılan bir zaman oyunu değil midir özünde ? değişim bize hep harkulade olarak yansıtıldı tarihler boyunca, insan hayatının özünde yer etmiş asıl trajedi gözlerden ırak diyarlara itelendi.değişim kazanmak değildir, değişim hep daha iyiye giden mutluluklara açılan türlü çiceklerle süslenmiş afyonlanmış kafalarla girdiğimiz bir kapı değildir, değişim kaybettiklerimizdir asla geriye alamayacaklarımızdır değişim bizden zamanın acımasızca aldıklarına karşılık verdiği teselli armağanıdır.
her şey değişir hayatımızda yer eden ne varsa, bu rasyonel tutumun içindeki karanlık diyarın fahişeleri önümüze kimi zaman sosyolojik kimi zaman ekonomik kimi zaman küreselleşen dünyanın adi bir ilizyonu olarak sunulur.değişim ikinci hayata başlamak için her daim acımasız bir kamçı olmuştur.özel hayatınızda terk edilirsiniz bir şeyler değişir, babanız ölüp anneniz yaşlanır bir şeyler değişir, gözünüzü kapattığınızda hatırladığınız çocukluk artık size ait değildir, her geçen saniye bir şeyler değişir ve sizi yeniliklere zorlayan bu evrensel hukuk yasası aslında tüm bu fiyasko içinde ''hadi yapabilirsin'' diye kulağınıza sinsice fısıldar.
değişim bir seçim değildir, değişim olması gerekendir. tıpkı doğum yaşam ve ölüm gibi, peki kim bu duygusal hezeyanın aslında güzel olduğunu söyleyebilir.insan özünde değişimden hoşlanmaz bu yüzden sosyal medya platformlarında bile eski sevgili itiraflar anılardan oluşan kısımlar daha kabarık entrylere sahiptir.
sahip olduklarımız yeterliyken mutluluk kadehini elimizden alan bu nevrotik zaman kavramı sonrasında daha azını verip onunla yetinmeyi öğretmekten başka pek bir işe yaramaz, işte tam bu yüzden insan hayal kurar, değişimin ondan aldıklarını geri almak ister, değişimin ondan aldığı ne varsa hayallerinde hepsine sahiptir ve fazlası vardır.
ne kadar boktan bir şey olduğunu biri sizi değiştirmeye çalışınca anlarsınız. Ve hep Sevgisi yetersiz insanlarca yapılır bu. ister istemez de ilişkinin önüne geçer. Hatta o ilişkinin bitmesine sebep olur.
Yurdum kadınının, erkeğini olduğu gibi kabul edememe, ne yardan ne serden geçme, vs gibi hastalıklı alışkanlıklarından dolayı, kendilerini sürekli içinde buldukları beyhude çaba.
Bi rahat bırakın kendinizi amk.
Erkek, kendi gibi olmayı; kadın, bulduğu gibi sevmeyi öğrensin.
birini değiştirmeye çalışan birini gördüğünüzde ve buna el pençe divan duran birini daha gördüğünüzde oradan uzaklaşın. nitekim bu gayreti gösterenden de buna müsaade edende cacık olmaz. yakınında durulmaması gerekenlerin kaç benden sinyali olarak da algılanılabilinir.
iki kişi başta birbirini olduğu gibi kabul ettikten sonra zaten ilişki devam ettikçe her şey yerine oturmakta ve ilişkideki kişilere uygun hale gelmektedir. en başta karşındakini tanımadan zaten neyi değiştirebilirsin ki. belki de gerçekten senin istediğin gibi birisidir nereden bilebilirsin. hayatı akışında yaşamak lazım ama hepimizin bunu unuttuğu anlar oluyor malesef..
boşa kürek çekmektir. hem değiştirmeye çalışanı hem de değişmeye çalışanı yıpratır. sevgi saygı bırakmaz arada. sonunda, değişim öncesi durumdan bile daha kötü olur her şey.
olduğu gibi sevemiyorsak neden zorlarız?
nereden gelir bu bitmez tükenmez umut?
nasıl inanırız her seferinde hikayemizin bir peri masalına döneceğine?
ey kadın gücünü başka şeylere harca ve olduğu gibi sevebileceğin birini bul!