bugün

türkiye cumhuriyetin ' de yaşamakta olan, aynı kaderi ve aynı ortak geçmişi paylaşan, ülke müdafasında tek bir yürek olabilen, toprağını en az bir diğerinin sevdiği kadar sevebilen ancak tüm bunlara rağmen birbirini anlayamayan, nüfus cüzdanında T. C. vatandaşı yazmasına rağmen bir başka görüşe saygı duyamayan bireylerin yaşadığı sorundur.

bayrağını sevsen faşist olursun, eşitlik istesen komunist olursun, ibadet etsen yobaz olursun, yatırımı desteklesen emperyalist olursun,
lütfen söyleyin bana biz bu kadar karaktersiz bir millet miyiz ?
bizler inanca, fikre ve ilme olan saygımızı kaybetmeye mi başlıyoruz ?
bir diğerinin sahip olduğu farklılık bizim zenginliğimiz ve farklı bir bakış açısı bizim enginliğimizden değil midir ?
insanları sınıflandırma, belli bir kategori içine sokma çabası nedendir?

zor bir coğrafya da yaşadığımız doğrudur, ancak zorluk olmadan zaferin değerini anlaşılamaz. bir yerel seçim ülke insanını bin parçaya bölebiliyor ise mürekkep yalamış insanlara ayrıştırmak yerine birleştirmek görevi düşer. toplumun cehaletini aydınlarda görmek bu olsa gerek.
büyük şair ve bestekar mustafa sandal ın bir mısrasını akla getirir.

anlamak için değer sabretmeye,
anlatan da sabrediyor çoktan beri.
Doğruluğu tartışılmaz bir gerçek.

Anlamak için uğraşmıyoruz ve en önemlisi dinlemiyoruz.

Freud' un sorusu gibi,
Karşınızdaki kişiyi dinliyor musunuz?
Yoksa konuşmak için sıra mı bekliyorsunuz?

Sanırım büyük bir kısmımız sıra bekliyor.
Dinlemek zul geliyor...
Bu yüzden topyekün tükeniyoruz, yoruluyoruz, vazgeçiyoruz.
Biz bitiyoruz!
birbirinizi anlamıyosanız yollarınızı ayırın.
anlamak zorunda mıyız; diye sorduran cümle. anlayışlı olmak yeterli kanımca. yani sevgi anlaşmak değildir nedensizde sevilir diye başlarım şarkıya.
Felsefenin ölmesidir.