o çok istediğiniz şeyi , gerçekten hak ettiğinizi bilerek istiyorsanız, zevkle heyecanla beklediğiniz bir durumdur. biliyorsunuzdur ki, er ya da geç olacak. ki sadece istemekle olmuyor lafı da buradan çıkmadır diye düşünüyorum.
Bir şeyi çok isteyip olacağına inanmak ile, bir şeyi çok istemek arasında kalın bir çizgi ve inanç meselesi vardır. Eğer istediğiniz şeyin olacağına inanıp, onu oldurmak yolunda çaba sarf ederseniz, oldurma ihtimaliniz yükselir. Velev ki tüm çabalarınıza rağmen olduramadınız, en azından ben elimden gelen her şeyi yaptım hissinin tadına varırsınız. Ancak sadece istemekle, hiç bir yolun sonuna varamazsınız.
Cok istedigim bi sey vardı hatta idealim diyebileceğim. Şoyle ki efendim ben hukuk okuyorum ve hep calışmak istediğim bi yer var ancak oraya her mezun olan kolay kolay giremez. Bende nerdeyse 1 aydir arkadaslarima her gun bi gün orda çalışıcam bak görüceniz diyordum. Onlarda dalga geçip sen kimsin ki oraya girebilcen ancak memleketinde bi büro acarsin diyolardı. Dün aksam halam beni aradı. Enistemin daha once iş yaptiği bi avukat onlara gelmis o avukatin da benim calismak istedigim yerde bürosu varmış benden bahsetmis halam da yeğenim gelsin işi ögrensin demiş avukat hanımda kabul etmiş simdi yaninda calismaya gidicem vee cokk mesudum. Cok isteyince sen çabalamasanda oluyomus .
insanı kahreden eksik bırakan bir his. Hayat siz planlar yaparken başınıza gelendir. istediğiniz planı yapın kader sizle dalga geçercesine o istediğinizi elinizden alır.
Shakespeare'in de dediği gibi
Vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni
Değmez bu yangın yeri avuç açmaya değmez.
Istekle dogru orantili olarak olmuyormus sakin murphy'e gore. Isteyip de cok hirs edince de olmuyor istemeyince de. Kisacasi bi bok oldugu yok, kasmayin.
Elde ettiğimizde büyüttüğümüz kadar birşey olmadığını görüp hayal kırıklığına uğrayacağımız gerçeğidir. Az isteyip elde ettiğimzde elde edilen şeyin büyüklüğünün farkına varıp mutlu olmak daha bi haz verici olmuştur.
birinin sizi sevmesini çok istersiniz, sizden nefret eder.
bu yüzden dans etmeyi öğrenmeyi çok istemeyin. kaligrafi yapmayı, fotoğraf çekmeyi, müzik grubu kurmayı, o akşam sahneye çıkamayı, tiyatroda oynamayı, tiyatro izlemeyi, arkadaşlarınızla sinemaya gitmeyi, işaret dilini öğrenmeyi, o'nunla tanışmayı, resim yapmayı öğrenmeyi, kitap okumayı, bisiklete binmeyi, yamaç paraşütü yapmayı, raftingi, mağara haritası çıkarmayı, yeni bir icat yapmayı, iş bulmayı, eş bulmayı, çocuğunuzun olmasını, emekli olmayı... yaşamayı...
ne kadar çok isterseniz ulaşmanız o kadar imkansızlaşacaktır. sınavınız olarak tam tersi olacaktır. bu yüzden ucundan tutarak yaşayın. yaşamayı bile çok istemeyin ki iki saniye geçmeden ölmeyesiniz. kötüler belki bu yüzden çok yaşıyor. yeter artık çok insanı incittim diye vicdan yapıyorlardır farkında olmadan.
oluyor diyenler var olmuyor diyenler var. şimdi bakış açısına göre değişiyor elbette ama paralel evrenlere fiziki bir gerçeklik olarak inanıyorsanız kendi seçimlerinize dikkat edersiniz. istediğiniz şeyleri seçme hakkını kendinize yaratıyorsanız çok istemek iyidir fakat kaybedeni oynayarak '' ya hayat bize gülmez ki zaten, bi şey istiyoruz çok mu abi be!'' mantığıyla bir arpa boyu yol alamazsınız efendim. pek tabi bu da diğerleri gibi bir bakış açısı.