bir üniversitede yaşanabilecek en dumur olaylar

entry70 galeri1
    45.
  1. Bukadar malın üniversite kazanabildiğini görmektir. Overlokçusun sen overlokçu kal.
    0 ...
  2. 44.
  3. makro iktisat finalini okul yemekhanesinde olmak. arkadaşların tekinin "ekmekten başlayabiliyor muyuz?" demesi ayrıca yarmış, soru cevaplamayı imkansız hale getirmiştir.
    4 ...
  4. 43.
  5. kafası güzel finale gelen sorumsuz arkadaşın kantinden çay aldıktan sonra 6-7 tane şekeri yanındaki tanımadığı kişinin bardağına doldurması ardından hoşlanılan hatunun gelip merhaba demesi ve arkadaşın bütün kantinin ortasında olabildiğince yüksek sesle kasıklarını tuta tuta kahkaha atması, kızın anlamsız bakışları, benim çok uykusuz sınava çalıştı sabaha kadar ondandır diye durumu kurtarmaya çalışmam..
    0 ...
  6. 42.
  7. ilk derste zil niye çalmadı sorusunun duyulması.
    1 ...
  8. 41.
  9. Okulda gözünüze kestirdiğiniz güzel ve bekar bir kızı 1 hafta sonra tipsiz,göbekli bir erkekle el ele görmek beni çok dumura uğratır.

    Ayrıca hayatımda dumur kelimesini ilk defa duyma anım:

    -(Arkadaşım)= Bu olayı duydum ve dumura uğradım.

    -(Ben)=Dumur kim len?

    -(Arkadaşım)=?? ebenin ki.
    1 ...
  10. 40.
  11. okulun ilk günü okulun ortasına kusmaktır, evet arkadaşım kustu.
    1 ...
  12. 39.
  13. Meslek liseli cikisli kezban kizlarla ayni sinifta olmak kadar dumur durum yoktur.
    2 ...
  14. 38.
  15. elektrik olmadığından, hoca tam dersi iptal edecekken elektriğin gelmesi ya da jeneratörün çalışmaya karar vermesi. gösterdi elletmedi ya la.
    1 ...
  16. 37.
  17. proje yetiştirmek için okulda kalırdık bazı geceler. hem muhabbet hem yardımlaşma derken hiç uyumasak da nasıl geçtiğini anlamadan bitiverirdi maketler, çizimler. yine öyle bir gecenin sabahında artık millet gelecek toparlanıyoruz. o hafta mimarlık haftası ve yabancı konuşmacılar gelecek. koridora çıktık tam o sıra ve gördüğümüz manzara şu:
    - erkek arkadaşlardan biri ayağında terlik, eşofmanının paçalarını yukarı sıyırmış, omuzda havlu elinde diş fırçası ile lavabodan geliyor. karşı taraftan da bölüm başkanı profesörümüz geliyor. ve yanında da iki bayan bir erkek üç kişi var tiplerden belli zaten türk değiller. hepsi garip garip bakıyor bizim arkadaşa. profesör de açıklama yapma gereği duydu sanırsam ki işte tipik çilekeş bir mimarlık öğrencisinin güne uyanışı şeklinde yorumlayabildiğimiz fransızca bir cümle kurdu. yabancılar gülmeye başlayınca bizim arkadaş da hello deyip el salladı, bunlar daha da şiddetli gülmeye başladılar. * artık ülkelerine gidince nasıl bahsetmişlerdir onu bilemiyoruz.

    önemli not: fransızcamız yok, tamamen hissel bir çevirmeydi bizimkisi.
    11 ...
  18. 36.
  19. hocanizin, aldigin ff i düzeltmenin bir yolu var anlarsin ya demesi. onun bunun evladi seni.
    1 ...
  20. 35.
  21. amfide ders dinlerken okulu ziyarete gelen bir grup liseli vardı. açık kapıdan ders anlatan hocanın ve bizim sınıfın fotoğrafını çekmişlerdi. böyle olunca insan kendini hayvanat bahçesinde çitlerin öteki tarafındaki varlıklar gibi hissediyor. bari içeri fındık fıstık falan atsaydınız.
    25 ...
  22. 34.
  23. Senin bütlere kalmadan, finallerde ortalama notlarla geçmen. Ama bi bok bilmeyen arkadaşının bütlere kalıp, hocanın merhamet etmesiyle senin ortalama not aldığın derslerden aa ile geçmesi.
    2 ...
  24. 33.
  25. hiç unutmam, kampüste bildiri okuyan devrimci bi arkadaş vardı bizim. bu bildiriyi okuduğu anda ezan okunmaya başladı, bu da söylevine ara verdi. böyle olunca ülkücülerden önce alkış aldı sonra da dayak yedi.
    49 ...
  26. 32.
  27. Kampüs içine nasıl sızdığı anlaşılamayan bir çocuğun, anfi kapısını tıklandıktan sonra elinde tartıyla girerek, fakülte dekanı prof hanıma,
    Tartalım mı abla? Diye sorması.
    7 ...
  28. 31.
  29. bahar şenliklerinde içip kafayı bulduktan sonra "beni siken yokmu", "deli gibi sevişmek istiyorum" diye bağıran kadın.
    evet yaşanmıştır.
    1 ...
  30. 30.
  31. karma eğitim, derslerin %30'unu sınıfta aldığın bir düzen. %70'i ise internetten alıyorsun. üniversitemiz sakarya üniversitesi. dersler cuma ve cumartesi. 1. sınıf iyi, güzel bir şekilde geçti. 2. sınıfa geçtik. ne oldu? pazartesi, salı ve çarşamba günlerine ders koydular. bununla yetinmeyip, ikinci öğretimlere bile yapılmayan bir zulmü bize reva gördüler ve salı günü akşam 10 ve 11'e ders koydular. yani derse salı günü girecez çarşamba günü çıkacaz büyük ihtimalle. hadi hayırlısı.
    2 ...
  32. 29.
  33. 2 tane var;
    1)
    bana bir arkadaşın anlattığı hikayedir, ne kadar doğrudur yalandır bilemem. bizim sınıfta bir çocuk vardı, bu eleman her gün radikal gazetesiyle gelirdi amfiye. okul da ilk senemizin 3. ayında filan birgün bu eleman yine amfide radikal okurken yandaki çocuğa(bana olayı anlatan kişi) dönmüş ve 'hitler kim ya?' demiş. bizim arkadaş da ''ulan sen 2000 doğumlu musun?'' demiş.

    2)
    genel kamu sınavı var. sınav önceki herkes birbirine bir şey soruyor malum. orada biri ''karl marx'' kimdi diyor, diğeri cevap veriyor: ''che guaveracı'' cevap veren de cidden çok akıllı bir kızdı ve dereceyle bitirdi. yani kıza ot vs. denemez kesinlikle ama ezberci sistemin bir ürünü işte.
    2 ...
  34. 28.
  35. birinci sınıfın ilk günlerindeyken fakültenin önündeki futbol sahasından
    dekanla birlikte geçen rektöre 'dayı topu atsana' denmesi ve akabinde
    rektörün topu atması.
    3 ...
  36. 27.
  37. eskiden dış işleri bakanlığı yapmış hoca'nın* dersin ortasında derin bir iç çekip siyasi anılarını anlatmaya başlaması, üstüne o dersi blok yapması.

    adam otobiyografik kitabını sesli olarak bize anlattı resmen.
    3 ...
  38. 26.
  39. öğretmenin "einstein'ı tanımayanınız var mı?" sorusuna sessizliğin içinden gelen "ampulü bulan değil miydi o ya?" cümlesi.

    akabinde öğrenciler için ders, kız için dönem bitmiştir.
    3 ...
  40. 25.
  41. hocaların öğrencilere kafayı takması. profesörlerin bile bunu yapabilmesi.
    0 ...
  42. 24.
  43. Genellikle dalga geçme ile gelişen olaylardır.
    0 ...
  44. 23.
  45. bir final döneminin son sınavıydı. bölüm dersi olduğu için sınava girip, dersi vermek zorundaydım. her zamanki gibi ders çalışılmaz ve sabah uyanılıp saate baktığında sınavın başlamasına sadece 20 dakika vardır. rutin olarak 15 dakika süren hazırlanma dönemi 5 dakika yapılır. kalem, silgi, öğrenci kartı vs. herşey hazırdır. geriye sadece 10 dakika kalır. eğer dolmuşa binersem min. 5 dakika bekleme ve indi-bindiyle sınavı kaçırma riskim var. ve yarım saatte yürüdüğüm okul yolunu tam 8 dakika gibi muazzam bir süreyle, koşarak katettim. iki dakika içinde de sınav salonunu buldum. soluksuz bir şekilde sınav salonuna koşarak giriş yapıp, masadan sınav kağıdını alıp boş sıraya oturdum. herkes şaşkın. umurumda bile değil, çünkü artık kendi içimde bir kahramanım. kalemimi cebimden çıkarır çıkarmaz o hollywood filmlerinde bile bulunmayacak bir hüzünle sonla karşılaştım ve dünyam başıma yıkıldı. kalemim kırılmıştı. yanımda duran hocaya döndüm ve şu sözleri sarfettim:"hocam müsaadenizle ağlayabilir miyim?"
    2 ...
  46. 22.
  47. genellikle öğrencidir. (hoca açısından bakarsak)
    1 sene boyunca tek dersine girmediğim hocanın ismini kapı kapı arayarak bulup notuma itiraz etmişliğim vardır.
    0 ...
  48. 21.
  49. geçtiğimiz ay başımıza gelen durumdur.

    atatürk inkilapları 2 dersinde vizeye kadar olan konularımız bittiği için hoca bize belgesel izletmeye karar verdi. bu bağlamda bir belgesel bile satın almış bizim için. fakat projeksiyon makinesi bozulmuş. hocanın aldığı belgesel altyazılıydı ve belgeseli 15 inçlik laptop ekranından izletmeye kalktı bize.

    çok garip bir görüntü ortaya çıktı, 35-40 kişinin 15 inçlik ekrandan belgeseli takip etmeye çalıştığını hayal edin. hayal edemediyseniz, sırf ilginç olduğu için bir ara en arka sıraya geçip fotoğraf çektim. koyayım hatta:

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/254262/+

    bu fotoğrafı okulda okutman olarak görev yapan ve facebooK'ta arkadaşım olan bir hocanın beğenmesi de ayrıca ilginçti.
    11 ...
© 2025 uludağ sözlük