bugün

bir üniversitede yaşanabilecek en dumur olaylar

bir final döneminin son sınavıydı. bölüm dersi olduğu için sınava girip, dersi vermek zorundaydım. her zamanki gibi ders çalışılmaz ve sabah uyanılıp saate baktığında sınavın başlamasına sadece 20 dakika vardır. rutin olarak 15 dakika süren hazırlanma dönemi 5 dakika yapılır. kalem, silgi, öğrenci kartı vs. herşey hazırdır. geriye sadece 10 dakika kalır. eğer dolmuşa binersem min. 5 dakika bekleme ve indi-bindiyle sınavı kaçırma riskim var. ve yarım saatte yürüdüğüm okul yolunu tam 8 dakika gibi muazzam bir süreyle, koşarak katettim. iki dakika içinde de sınav salonunu buldum. soluksuz bir şekilde sınav salonuna koşarak giriş yapıp, masadan sınav kağıdını alıp boş sıraya oturdum. herkes şaşkın. umurumda bile değil, çünkü artık kendi içimde bir kahramanım. kalemimi cebimden çıkarır çıkarmaz o hollywood filmlerinde bile bulunmayacak bir hüzünle sonla karşılaştım ve dünyam başıma yıkıldı. kalemim kırılmıştı. yanımda duran hocaya döndüm ve şu sözleri sarfettim:"hocam müsaadenizle ağlayabilir miyim?"