nuri bilge ceylan'ın en iyi filmi. 'koy bi ekşın filmde izleyek' zihniyetindeki adamları anlatan film aslında ve o yüzden bu tip adamlar bu filmi beğenmezler, beğenmedikleri içinde çok başarılıdır bu film. her karakterin ayrı bir hikayesi ve derinliği var. bu adamların hikayesini anlamak için illa görmek gerekmez.
savcı'nın hikayesi belli. karısını aldatmış ve karısı intihar etmiş. doktora bizim bir arkadaş diye anlatıyor fakat doktor doğru söyleye söyleye savcının yarasını deşiveriyor.
polis'in oğlu belli ki otistik, poliste evden kaçmak için mesai yapıyor.
arap ali tam beleşçi, teyze bazlama ver diyor, aşırdığı kavunları cesedin yanına koyuyor ve hanımının köyünü sevmiyor.
muhtar zaten bambaşka tam muhtar. ayrıca da filmin senaristlerinden biriymiş.
finalden sonra en çarpıcısı ise koyu bilal'in muhtarın melek gibi kızından çay uzanırken uzun uzun bakması ve ağlaması, daha da hayatı boyunca göremeyecek öyle kız. ve kızın yarattığı seks gerilimi müthiş.
ama en çarpıcısı ise final. koyu bilal elemanı canlı canlı gömmüş şerefsiz.
konusu olmadığı için finali de olmayan film. film bitince hassiktir çekenlerin daha sonra entelektüel görünmek için övmesi çok aşağılıkça... bu adamın filmleri görüntü yönetmenliği yüzünden ödül alıyor. zaten kendisi de genel yönetmen değil görüntü yönetmeni. taşralı bir sinemacı için bu bile büyük bir başarı.
nuri bilge ceylan'ın yine tablo tadında görüntülerle gönlümüze dokunduğu filmi. sırf bu görüntüler için bile ödülü hak etmiş diyebiliriz. oyuculuklar için yorum yapmaya zaten gerek yok. aman aman bir konusu olmasa da konunun işleyişi, işlenişi ve filmin ilerleyişi övgüyü gerçekten hak ediyor.
--last exit before spoiler--
filmdeki herkesin tek bir ortak noktası olmasına rağmen savcının içini kemirip duran acısı ve bunu doktora anlatırken aslında kendini aklama çabası ve artık dayanamadığı kaybının ağırlığıyla gizliden gizliye içini dökmesi insanı duygulandırıyor doğrusu. manda yoğurdu muhabbeti ise filme ayrı bir renk katmış. köyde muhtarın sıkıntıları anlatırken takındığı tavır ve insanların otaya gelmelerinden duyduğu duygunun memnuniyet mi yoksa rahatsızlık mı olduğu merakı insanın kafasını karıştırıyor. "hiç gelmiyorsunuz" tadında savcıya attığı taşlar ise gayet manidardı. filmin nihayetinde otopsici adamın doktora sayıp döktüğü eksiklikler ve sıkıntılar ise pastanın kreması olmuş.
--spoiler finished--
nuri bilge ceylan'ın izlediğim ilk filmi olsa da hoşuma sardı. daha önceki filmlerini de bakarım artık.
Iste budur dedirten, oyunculuklarin, yönetmenin, senaryonun konustugu filmdir. özellikle ercan kesal, yilmaz erdogan ve taner birsel muhtesem. ayrica taner birsel ve cem yilmaz arasindaki benzerligi de görmeme neden olan filmdir.
son derece başarılı oyunculuklar olan benim için özel bir bölümde yer alan türk filmi. arada bi yerde ıslık duyuluyor bu kadar mı içli çalınır resmen dağladı.
bana yıllardır yaşamadığım bir duyguyu yaşatmış filmdir. eskiden tunceli'den istanbula giderken gece vakti çorum bozkırlarından geçerdik. ben tunceli'de dağlarda doğmuş büyümüş ve istanbul'da büyük yapıların arasında yaşayan biri olarak bozkıra yabancıydım. gece vakti bozkıra bakınca rahatsız olurdum. çıplak gibi hissederdim. sinema salonunda da aynı hissi yaşadım.
--spoiler--
filmlerle arası iyi olmayan birisi olarak zamanın nasıl geçtiğini anlamadığım filmdir.
yazılanlardan okuduğum kadarıyla, filmden çıkan arkadaşlar; "ivedik 4 daha çıkmadı, az bekleyin. ona gidersiniz."
filmdeki sahneler uzun ama olaylar da hemen kendini göstermiyor zaten. oyunculuk süper. görüntü süper.
detaylar.. en çok bunu sevdim. sanki anadoludaymış hissi veriyor. adeta yaşıyorsunuz.
gerçi sitemim var, yılmaz erdoğan çok yaşlı gözüküyor.
son sözüm savcıya.savcı ah savcı.. hiçbir kadın unutmaz. sadece unutmuş gibi yapar.
kısaca, temiz iş olmuş.
--spoiler--
garip bir (bkz: nuri bilge ceylan) filmidir. bir cinayetle ilgilenen savcı, doktor ve bir komiser filmi götürmektedirler. acayip de bir sonu var filmin. sakin bir gece için önerilebilir...
durağan, düşündüren, bir de ece temelkuran'dan dinleyince insana daha bi hoş gelen, bir nuri bilge ceylan filmdir. Bir film ancak bu kadar durağan olabilir, durağan bir filmde daha fazla beğenilemezdi.
Sahi, savcının yüzündeki izleri dinlemedik ya?
zaman ve mekan çekimleri enfesti..
filmin girişi ve 3 aracın gelişi çok güzeldi...
filmin sonunda doktor un tavrını kendimce sorguladım ve filmin belli noklatalarını tekrar izledim.
kahvede ölen adamı evelsi gece gördüklerini söyledikleri halde canlı gömüldüğünü söylemedi doktor.
bu beni derinden etkiledi ve otopsinin ne kadar mühim birşey olduğunu anlattı.
çok uzun yazasım var.
belki daha sonra...
henüz tam sindiremedim çünkü.
bakışın yettiği, savcının vicdan azabı, doktorun gizemli fakat yaralayan tavrı, *, komiserin anadolu tip komiser ve polis oluşları... üç maymundan sonra hayal kırıklığı yaşamadığım, nbc tarzı hoş film.
teknik etmenler filmin kalitesini ve duruşunu etkiler mi sorusuna: kesinlikle evet!
mekan çekimleri, portre üzerinde duruşlar ve kameranın belki belirsiz gibi duran ama etkileyici ciks hareketleri.
başlarında çizdiği o fevkalede türk insanı portresiyle baya güldüren, sonralarındaysa duygulandıran ve sorgulattıran film. bu kadar iyi bir gözlemcilik, pes doğrusu!
Gerçek de tıpkı filmde olduğu gibidir; her ne kadar erkekler başrol oyuncusu gibi görünseler de, oynadıkları rolleri kadınlar yazmıştır aslında.. doktor da savcı da komiser de ayrı ayrı, bir kadının acısını içinde taşıyor. hayata ve özelliklere kadınlara dair ayrıntılarıyla etkileyen bir filmdir.
sıkıldığım anlar olmadı dersem yalan söylerim. ki bunu da durağan, yavaş tempolu filmlerin sabırlı bir izleyicisi olarak söylüyorum.
yan karakterler oldukça başarılı. buram buram türk tipi davranışlar kokuyor.
ana karakterlerin ortak noktası bizi filmin senaryosuna da taşıyor.
yukarıda okuduğum bir yorumda "muhtarın kızının yarattığı seks gerilimi beklentisi" filmin o bölümünü çok başarılı şekilde betimlemiş. bravo.
meraklısına iyi. yok eğer ben film izlerken kanım kaynasın, yönetmen beni taştan taşa vursun, senarist sol gösterip sağ aparkat çıkarsın diyenler için tam bir azap haline gelebilir.
aşırı uzun olmasına rağmen sıkılmadan izlediğim tek nbc filmi.
elmanın yuvarlanma sahnesi cesetin yanıbaşında bitseydi on numara bi film olacaktı ama türk filmlerinde öyle rastlantılara yer yoktur. illa sebep sonuç ilişkisi olacak.
nbc'nin hem yönetmenlik hem de bilinçaltında yaşanan gizli senaryosuyla alıp götürdüğü film. oyunculuklar çok iyiydi. yılmaz erdoğan'ı pek sevmesem de rolün hakkını vermiş. savcı rolüyle tanel birsel inanılmaz bir iş yapmış, suratındaki o sahte gülüşte ne büyük bir ıstırap gizliydi!