başıma gelen durumdur aynı zamanda.
otobüste bi kadının üstüne düşmüştüm. millet işeyene kadar gülmüştü. bende sorun yoktu da üstüne düştüğüm kadın beni hiç iyi anmıyodur eminim.
otobüsün ön taraflarında otururken birden çok sayıda yolcunun binmesiyle, arka kapıya hareket edememe sonucunda inilmesi gereken durağı kaçırmak.
bi nevi tabana kuvvet olsun* durumudur.
uykuya dalıp kafanızın koridor boşluğuna düşmesi.
Cümle devrik, iğrenç, saçma oldu ama bir hayal edin.
Tüm otobüsün naptı la o diye size bakması var bir de.
saçı uzun bir üniversite öğrencisini arkadan kız zannederek küçük kuzenime 'hadi git ablanın yanına otur' demiştim.meğer adammış hemde gorilla cinsinden.
otobüste arkalarda bir yeri gözüme kestirdim. oraya doğru gidiyordum ki; yaşlı bir teyze, ineceği durağa yaklaştığı için yerinden hareketlenip orta kapıya doğru yol almaya çalışıyordu. ben biraz hızlandım o da yerinden süratle kalktı. maalesef ki beni farkedemedi. teyzenin uzanan kolu, malum yerime gelince refleks olarak hem acıyla inledim hem de elim malum yere gitti. ama görenler sanki yaşlı teyzenin arkasından fortçuluk yapıyorum zannettiler ki bana kötü kötü ve şaşkın yüz halleriyle bakıyorlardı. ben de bindiğim gibi indim. neyse ki aylık akbildi.
he bir de şey var böyle binersin otobüse sonra kalabalık olur araç telefonla mesaj yazarsın ya da karşıdaki kıza falan hava atmak için bir yerden tutmazsın tam o sırada ani fren ya da dönemeç falan olur böyle bir anda bir düşer gibi olursun sonra tutunursun falan öff...
benim başıma gelen rezilliktir. lisedeyiz otobüse bindik işte sabahın köründe. ben tek sıralı olan koltukların sonunda bulunan ikili koltuğun sağında yani boşluk tarafında oturuyorum. en arkanın bir önü. en arkada sınıf arkadaşım, önümde bir başka sınıf arkadaşım. ama önümde ki arkadaş yaklaşık 150 kilo.
neyse ben arkadaki çocukla muhabbet ederken, ani bir fren sonucu kendimi havada buldum. ardından 150 kiloluk arkadaşa havada uçarak çarptım, o önünde ki 3 kişiyi devirdi, bowling misali hepimiz şoförün yanında ki kart basma yerinde bulduk kendimizi.
ayağa kalktığımızda yer vermediğim 35-45 arası bir abi, ''bu yaptı, bu yaptı'' diye beni gösteriyordu. herkes gülüyordu üstüne.
(bkz: çok ezildim ben ufakken) *
ön ikilide oturan ailenin bebekleriyle kaynaşmışsındır, annesinin kucağından arkayı görecek şekilde dikilmiştir ve koyu kankalaşma ardından ilk " baba " kelimesini sana söyler. yan taraftaki baba bir burulur, işte budur en büyük rezillik.
" şimdi nereden aklına geldi be zürafa ?! " diyenler için anlatayım,
yaşadım bu durumu.
vizelerimin sonuncusuna girmiş ve kendimi bir an önce yurda atmak için halk otobüsüne binmiştim,
her şey o an başladı, önümdeydi o kutsal üçlü.
sağ koltukta baba, sol koltukta anne ve annenin kucağında yüzü bana dönük bebek.
bildiğin selam verdim bebeğe,
zürafa : kanki naber ?!
ablacım allah bağılasın çok güzel bir çocuğunuz var, oynayacam inene kadar sakıncası yoksa.
anne : olur.
( sağ işaret parmağımı alnın ve burnunun arasında dokundurmadan gezdirmeye başladım çocuğun, hipnotize olacak mı diye deniyordum.
hipnotize olmadı ama şaşı bakabildiğini tespit ettim. )
zürafa : kanki, sakın yalana dolana aldanma !
şu saatten sonra sen fenerbahçelisin !
bebek : ayihihihiihiih.
( zürafa yanındaki arkadaşını dürterek. )
zürafa : hoşuna gitti keratanın.
annesi, ismi nedir çocuğunuzun ?!
anne : berk.
zürafa: anladım, berk bak şimdi. buralar eskiden böyle değildi
buraları çayır idi, çimen idi. ancak insanoğlu böyle işte, bir girdimi cırcır böceği gibi talan ediyor.
sonradan bir sistem çıkardılar vizemiymiş finalmiymiş her neyse, gören amerikaya gidecezde yeşil kart alıyoruz sanır.
sen sen ol esnaflık öğren berk kardeş. kuaförlükte çok para var mesela, az entel oldun mu tamam müşterinin.....
( anne ve baba birden arkalarını döner, yolculuğun sonlarına doğru öğrendim. baba kuaförmüş, annede eski müşterilerden. )
zürafa : neyse berk, kapattım bu konuyu yoksa beni kapatacaklar.
gel gelelim çanakkale muharebesi öyle bitmedi, seyit onbaşı o gülleyi yallah ya bismillah allahu ekber diye kaldırırkene çok heybetliydi görmen lazımdı kanki.
arkadaş : zürafa, sen iyi misin ?!
zürafa : dur 2 dakka çocuğu buldum içimi dökeyim az.
zürafa : berk benim çok sevdiğim bir kız var tamam mı kanki.............
" bu aile inene kadar, bebeğe aklıma ne geldiyse anlattım. ve en büyük rezillik inecekleri durakta yaşandı, ben ne bileyim çocuğun ilk defa konuştuğunu. paso ( berk, baba de bakim. ) diye tekrarlıyordum. çocuk döndü baba dedi, o an adamın bakışlardan işi çözdüm ancak bozuntuya verirsem belli ki benden de bi tane daha yapacak orda amcamız. )
+ ne de güzel konuşuyorsun sen öyle berk, allah bağışlasın abim, ablam. hadi iyi günler.
yaşlı teyzelere yer vermemek için elindeki kitaba yoğunlaşmaya çalıştıktan sonra başında bekleyen teyzenin annesi olduğunu görmektir. bizzat tarafımca yaşanmıştır.
işten veya okuldan yorgun dönmüşünüzdür. otobüs durağında eve dönmek için otobüs bekliyorsunuzdur. otobüs tıklım tıklım doludur. neyse, güç bela otobüste zar zor yer bulup oturmuşken, birinin gelip şu bayana yer ver demesi en büyük rezilliktir. ulan, yer verme kurallarını biz de biliyoruz. yaşlı mı , hasta mı , hamile mi , çocuklu mu , hiçbiri değil amk ! üstelik yer ver diyen amcanın yer ver dediği kişi kızı yaşında var, ya da yok.. yalaklık yapacak ya orospu çocuğu, hemen seni kaldırıp oraya onu oturtacak ! yer mi anadolu çocuğu dedim, ben de kalkmadım amk.. benim de biletim var, kalkamam dedim dayı mosmor oldu. beter ol amın feryadı !
tırnak kesip çevreye saygısızlık yapmaktır;
işten çıkarıldığım günde 2 hafta sonra geri dönüş davası ve sendikal tazminat için avukatın yanına gideceğim, sabahın erken saatleridir gelen ilk otobüse bindim.
zaten canım çok sıkkın patlayacak yer arıyorum, kafamda yüzlerce soru beynimi kemiriyor ayrıca düştüğüm durum resmen satışa gelme durumu olduğu için eski arkadaşlara da, eski işverene de, müdüre de nefret doluyum bu ülkede dava açmak bile parayla olduğu için fakir insanlar hakkını savunamayacak durumlara gidiyor o da ayrı dert, ömrümde ilk defa adliye koridorlarına gideceğim o da ayrı bir sıkıntı,
ben bunlarla uğraştığım yetmiyormuş gibi arkamda çıt çıt diye bir ses duydum ne olduğunu ilk başta anlamadım ama bir arka sıradaki gençler söylene söylene kalktılar farklı bir yere oturdu, bir süre sonra yine aynı sesi duydum arkama baktığımda çok şaşırdım, 30 - 35 yaşlarında öküzün teki tırnak kesiyor, ne ayaksın lan dedim, tırnakların kenarlarını temizliyorum demez mi, sığır git o pisliği evinde yap dedim kafasını eğdi bende uzatmadım önüme döndüm,
aradan 1 dakika geçti baktım sessiz kesmeye devam ediyor bu en arka koltuktaydı, kalktım yanına gittim boynunu sıkıp kafasını cama vurdum, ağzımdan kelimelerin dökülmesine engel olamıyorum, ulan it oğlu it, zaten işsiz kaldım, başıma gelmedik iş kalmadı bunların acısını senden çıkarırım adam ol diyorum, araya başka adamlar girdi ayırdılar,
bir durak sonra son duraktı konak meydanında indik, ben bu şerefsizi kafaya taktım hırsımı bundan çıkaracağım, iner inmez yapıştım yakasına bende de kalıplı ama götoş başına gelecekleri anlamış olmalı sesi bile çıkmıyor, ben bunu sürüyorum durakların arkasına çekip sağlam döveceğim, az önce otobüste bizi ayıranlardan biri çıktı geldi,
durumu anlamış bana kimlik gösterdi polismiş, delikanlı bırak bu pisliği gel seninle biraz konuşalım dedi, tabi devlet düşmanın değiliz kanuna memura saygımız sonsuz, kabul ettim lavuğu geri fırlattım memurla çay ocağına yürümeye başladık, senin iyi biri olduğunu anladım bende zamanında çok sorunlu dönemler atlatmıştım sabret her şey düzelir filan bana sağlam ayar verdi bir de cebinde para çıkarıp al aslanım çorba içersin diye 50 tl para uzattı,
memur bey daha ölmedik sok o parayı cebine dedim adam duygulandı çıkarıp cep numarasını verdi arada görüşür gider çayını içerim.
özet geç diyenlere için;
otobüste tırnak kesen adamın ağzına kolumu sokarım arkadaş kimse kusura bakmasın, ben değil ama o şerefsiz sağlam rezil oldu.
önde otururken ani bir frenle, vitesin yanında bulmak kendini. şoförün tek elle seni kaldırmaya çalışması. ve bunun bir öğrenci servisi olması. bir hafta sınıfın gündemi sensin. hadi iyisin, şu daha fena bence;
(bkz: çok güzel kızın kafayı tavana çarpması) veya
(bkz: çok bıyıklı adamın sizi fortlaması).
üniversite kampüsü dağın tepesindedir ve otobüs de tıklım tıklımdır. öğrenciler ve hastalar zor sığmaktadır derken yine ayakta elimde önlük, kitap, çanta giderken bir elimle de demirlere tutunuyorum falan. birden fren sıktı şöför amcamız ben de dengemi kaybettim ve arkadaki koltuğa doğru savrularak düştüm. arkadaki koltukta da 5 erkek vardı, ayaklarına kapanmış oldum resmen. hemen indim tabi.
