hayatın bozuk kaset gibi sürekli aynı hikayeyi dinletmesidir.. hayata devam etmek gerektiğini bilirken yine de tek başına yol alamamaktır.. eksik hissetmektir.. sanki hayatın çok önemli bir zamanını istemeden de olsa kaçırıyor, es geçiyor gibi..
(bkz: Takıntı) bir yönden kararlılıktır diğer yönden vazgeçememektir. ikisi de karşıdaki insanı üzer. Dolaylı ve biraz geçikmeli olarak da takılı olan kimseyi.
bırakılması gereken kötü alışkanlıktır. git içki falan iç ondan beter olamaz. için içini yemesin yüreğin kendını tüketmesin. sen sana lazımsın bırak elin bebesi ne bok yerse yesin. vay yaralımıyım ne kafiye yapmışım bi anda
kime baksanız onu görürsünüz, onun sesi çalınır kulağınıza herhangi bir yerde... bugün burdan geçmiş midir acaba diye düşünürsünüz her sabah işe giderken... acaba bu filmi görmüş müdür o da, bu kitabı okumuş mudur? ne yemiştir, ne içmiştir bugün? hani şu geçen gün vitrinde gördüğüm kazak ne de yakışırdı ona! saçlarını hala aynı model mi kestiriyordur acaba, aynı berbere mi gidiyordur?
beni düşünüyor mudur benim deliler gibi, hergünün her dakikası onu düşündüğüm gibi? rüyasında o da beni görüyor mudur her gece? yoksa, yoksa başkası mı vardır hayatında?
onun da elini tutuyor mudur sokaklarda yanından ayrılmasın diye, yanında yürürken elini beline atıyor mudur sanki birisi onu çekip alacakmış gibi? onunla da her akşam saatlerce konuşuyor mudur telefonda ya da her perşembe sinemaya gidiyor mudurlar? haftasonları sabahtan akşama kadar sokaklarda geziyorlar mıdır amaçsızca ama yanyana, elele? oturdukları mekanlarda müziği unutuyor mudurlar birbirlerini dinlerken? uyanır uyanmaz ilk mesaj attığı, ilk sesini duyduğu o mu oluyor? sabahları ona da "bi dereotlu poğaça" alıyor mudur? ya da sandviçini paylaşıyor mudur? ona da türk kahvesi yaptırıp fal baktırıyor mudur, aman şurda senin boylarda bir kız mı çıkmış diyor mudur?