kızın güzelliği varsa bile, o 1 kilo boyayı sürüp cildindeki gözenekleri tıkıyo, doğal olarak kızımızın yüzü eski güzelliğini yitiriyor. sonuçta (yüzü çirkinleştiği için) makyaja bağımlı kalıp, yüzündeki makyajı sildiği zaman hortlak gibi kalıyo. buna güzel diyenin aklına şaşayım ben.
kat kat uygulanan fondöten sayesinde suratı tombul gözükebilecek kızdır. ruju 3 kat ve likitse ağırlığından dudakları sarkabilecek kızdır. (bkz: mübalağa)
Görüldüğünde kendisinden koşarak kaçılması gereken varlık. Zira o kalın boya tabakasının altında yatan yalnızca çirkin hatlara sahip bir yüz değil, saplantılı, takınıtlı ve kendini gerçekleştirememiş, bireysel bütünlüğü sağlayamamış bir şey de vardır. Bu nedenle gözlerimizi açalım görmeyenlere gösterelim.
cadılar bayramında kullanılan insan şeklindeki kabaklara benzerler. Kaş, göz, burun, içine hoş bir mum ışığı... işlev kazandırma teknikleridir. Ancak evin başköşesini süslese bile, kabak yine de kabaktır.
pazardan bir kilo makyaj alınır. kazanımızın altı yakılır. kız kazana koyulur, bir kilo makyajımız kazana atılır, sonra havuç, hıyar ve soğanımız atılır. kazanımızın kapağı kapatıldıktan sonra yarım saat kaynatılır. yemeğimiz güzel makyajlı kız hazır. afiyet olsun efendim.
"güzel olmak" kısmı muhtemelen kızın kendi sanrısıdır. çünkü böyle bir şey yoktur. insan 1 kilo makyajla ancak bok gibi olur, ama çok güzel olduğunu zanneder o ayrı.
bir de bu makyaj şeysi ancak surata renk verir, sivilceyi, lekeyi kapatır.
peki yağlı göbeği, fırlamış gitmiş kalçaları, sarkmış göğüsleri, yiyip içip oturmaktan yayışmış popoyu napacağız? makyajın da bir sınırı var azizim.
tanım: sırf makyaj yaparak güzel olunamayacağını anlaması gereken kızdır.