anlamayan hödükler genellikle duygu yoksunudur. Anlamak için sadece empati yeteneğinin var olması yeterlidir. Ne kadar abartılırsa abartılsın kadının anlaşılamamış olması erkeğin zeka yoksunu olmasından kaynaklanıR. Çünkü kadın belli kalıpları olan etkiye tepkileri belli sınırlar içinde olan varlıktır. Siz hiç çiçek verildiğinde - bu ne şimdi? neden aldın bunu? diyen kadın gördünüz mü? Peki hediye aldı diye küseni. ben görmedim. Yapılacak tek şey vardır o da azıcık düşünmek. istediği yapılan her insan mutlu olur.hatta bebekler bile.
sanıldığı kadar zor bir şey değildir. o kadını tanıyorsanız beyninden geçenleri alnından alt yazılı olarak okuyabiliyorsunuz demektir.ilk adım olarak tanımaya çalışın yeter.
hakişkaten zor iştir.
çünkü erkek nazaran çok daha karmaşık düşünerek, alakasız konuları birbirine bağlama yetisine sahiptirler.
erkekler daha ilk konuyu anlamamışken alakasız olan bir diğer konu buna nasıl bağlandı diye hayretler içinde kalırlar.
gerçekten , kadınların suyuna gidin ve her zaman kazançlı çıkın.
bir kadını bir kadın bile anlayamazken erkekler bu meseleye boşuna kafa yormaktadırlar. ve ister kabul edin ister etmeyin aynısı erkekler için de geçerlidir. çünkü insanoğlunun duyguları ve zihni son derece komplikedir. hiç birimiz ermiş olmadığımıza göre bu komplikasyonları çözmek kolay değildir.
çok zor olmadığını düşünürüm.
anlamayı istemek gerekir.(tabiki içi dolu olacak)
bakış açısını değiştirmek,
biraz empati ve birazda duygu.
kısa oldu ama yeterli.
duyguları yorumlaya bilme, anlayış ve gözlerini onun tarafına çevirme.
bir kadını anlamak demek
istediğim kadar yiyip kilo almamak
cümlesini anlamak kadar zordur
ama kadınlar yapıyor mudur yapıyordur.
anlaşılmamak anlamamak okadar zor değil aslında
koy dötüne rahvan gitsin.
bir erkek olarak üzerinde pek fikir bildiremeyeceğim bir durumdur. Cinsiyetin getirdiği sınırlamalar hem kadında hem erkekte mevcuttur. Bilhassa epistemolojik açıdan bakıldığında bu dikkate değer biçimde gözler önüne serilen bir olgudur. Feminist epistemoloji, kartezyen mantığın getirdiği özne anlayışına bu minvalde oldukça karşıdır. Varolduğunu deneyimleyen "ben"in cinsiyet anlamında hiçbir içeriği yoktur. Fakat epistemolojik açıdan-ki bu bir alternatif epistemolojidir ki geleneksel tüm epistemolojileri karşısına alır-söylerdikleri oldukça mantıklıdır. bir doğum deneyimini bir kadın anlayabilir, seksüel olarak yine kadının deneyimlediği hazı bir erkek anlayamaz. mevzu bahis durum bir kadın için de geçerlidir.
Sanırım kadınları anlarken sık yaptığımız hatalardan birisi onları bir "olgu" gibi ele almamızdır. Nietzsche'nin belirttiği gibi insan anlamak istediği olgu ve durumları hep bir düzen içinde kavrar. Herakleitos bile her şeyin değişimini vurgularken değişmeyen bir şeyin, bir logos'un[belki de bir işleyiş mantığının] varlığını kabul etmiştir. Fakat bir insanı kavramak[buradaki insan ile cinsiyetten bağımsız olmayan bir insanı kastetmekteyim] onu belli şablonlar içine sıkıştırmaktan öte gitmemektedir. Kendi aklımızın belli bir düzende kavrama yapısının ya da zihnimizin bir kategorisi içinde ona anlaşılabilirlik kazanmaya çalışmamızdır. Salt kadının değil insanın değişmez bir düzeni yoktur, düşünce yapısı da dahil belli bir anlamda işleyiş düzeni olsa da "insansal anlamda" onu kavramak oldukça zordur, çünkü herhangi bir şeyi anlayabilmek için önce onu tanımlamak gerekmektedir. Fazlası psikolojizmdir.
Sanırım ikili ilişkilerdeki mantıkdışı unsur[yani belli bir düzenin dışındaki modus operandi] anlaşılmazlığın en büyük nedenidir. bu insanın hesaba katılmayan kendiliğindenliğidir. Onu bu kendiliğindenlik anlaşılmaz kıldığı gibi aynı zamanda onu zenginleştirir. aksi bir durumda robottan bir farkımız kalmazdı. öte yandan, Bir şeyi etraflıca açıklamak ve anlamak onun aynı zamanda aşırı-yorum ile onun içeriğini boşaltmaktır. sonuçta, Kadınları anlayamayız, sadece ellerimizi tuttuklarında onları duyumsarız.
çok ama çok zordur, çok bilinmeyenli denklem gibidir, beşiktaşımın transfer politikası, oyun sistemi gibidir. ne kadar anlamak istesenizde anlayamazsınız net.