ruhuyla, tavırlarıyla, bir o kadar da fiziği ile bağdaşlaşan zarifliğini kibarlığını, mütavaziliğini doğallığından yansıtışıdır. daha doğrusu bu yansıtışı görebilmenin farkına varılabilmesidir zaten kadına yakışan.
Sevgidir. Aşktır. Ve, bunu göstermesidir. Sarılması, okşaması, öpmesi. Kadın sevecek abi. Çok sevecek. Ve gösterecek bunu. Daha fazla yakışan birşey yok kadına.
Sevilmektir. Kadına erkekler ve başka kadınlar tarafından türlü atıflarda bulunuldu binlerce yıldır. Bazısı onların bir melek olduklarını, bazısı şeytan, hatta bazısı melek görünümlü şeytan olduklarını söylediler bunca zamandır. Ama hiçbir atıfçı “peki ben neyim?” Diye sormadı kendine. Sen nesin diye sorana ise şeytanın elçisi dediler. Peki o zaman konuyu toparlayalım. Kadına ne denildiğinin önemi yoktur. ister meleklerin torunları olalım ister şeytanın çocukları... biz önce kendimize bakalım ve akabinde görelim kadının gerçek suretini. Kendimizi göremeden kadının portresini göremeyiz. Ve bunu gördüğümüz vakit, bir kadına en çok yakışan şeyin sevilmek olduğunu ziyasıyla anlayacağız.