bugün

gerçekler omzuma bindikçe toprağa daha fazla yaklaşıyorum. belim bükülüyor zamanla, göremiyorum o masmavi gökyüzünü. kuşların uçtuğunu, gökkuşağının çok güzel renkleri olduğunu söylüyorlar; inanmıyorum...
eskiden hep hızlı koşmak isterdim. forest gump gibi mesela. o zaman kimse bana zarar veremezdi. benimle dalga geçtiklerinin duymazdım. rüzgarın sesi örterdi bütün kederi, dünyadaki bütün çirkinlikleri.
bazen gökyüzüne baktığımda hızlıca hareket eden bir şey görürüm ve o şeyi asla tanımlayamam. e.t filmini izledikten sonra gökyüzüne baktığımda da aynı şeyi görmüştüm.
bir film olmak isterdim... belki bağımsız bir film olsaydım , her şey daha güzel olacaktı. kimse bana emir veremeyecek , bana nasıl yaşamam gerektiğini öğretemeyecekti.
kimse nasıl ölmem gerektiğine karar veremez... ipleri tepedekilerin eline veremem .
bir film olduğumda, insanlara ulaşabilirdim. bana bakıp , görmek istediklerini görürlerdi. hayal edebilmeyi kafalarına kazıdığım için mutlu olurdum.
insanlar için önemli olmayan ama an geldiğinde akıllarına gelip onlara bir şeyler hissettirebilen şey...kimse beni hayatının anlamı olarak görmeyecekti ama ben onlara hayatın anlamını bulamamaları konusunda yardım edecektim. sonra öğreneceklerdi gerçeği(hayatın anlamsızlığı) ; hep beraber gülecektik...hala planlarımız var...
filmleri unutmak lazım. çünkü kafaya taktığımızda bizi yavaşlatıyorlar.
ben artık onları düşünmek istemiyorum. bir film olup başkalarının beni düşünmesini istiyorum. hafıza, hatırladığımız her şeydir . işte ben de onun bir parçası olmak istiyorum.