bugün
- evlendikten sonra çok daha iyisiyle karşılaşmak19
- kendini bir görsel ile anlat19
- xdearm10
- jose mourinho34
- kızılcık şerbeti 2 nci sezon finali8
- aktroll yazarları donuzlayıp umursamamak9
- herkesle iyi geçinmek18
- sözlükte kendinize yakın hissettiğiniz kişiler10
- sarılma ihtiyacı13
- zalbert ramstein14
- aşkım ben hiç osurmuyorum bizde genetik diyen kız16
- meral akşener17
- bursa9
- gizli samyelin moderatör olması13
- kuresel ikinma'nın sevgilisi19
- dünyanın en güzel kızını tarif et16
- gideon reid morgan jj9
- anın görüntüsü13
- icardi190555
- magicovento12
- sekse doymuş erkek12
- hafta içi avm kafelerinde oturan menopoz karılar12
- dem parti'nin tc kürdistan da işgalci açıklaması9
- en ilginç bilgiler11
- gizli samyel22
- küresel ıkınma9
- dinlilerin dinsizlere sürekli lakap takması12
- namaz kılmayan türk değildir12
- tatvan belediyesinde rte'nin resminin indirilmesi11
- dem parti'nin valiyi ölümle tehdit etmesi8
- dünyanın en güzel kızıyla karşılaşmak8
- albay kemal22
- kadir mısıroğlu mezarı18
- en sevmediğiniz sözlük yazarları10
- kemalistler 15 temmuzda ne yapıyordu20
- ankarayı sel aldı25
- haysenin1210
- ey müslümanlar inananlar haydi cumaya allah yoluna8
- eksi ruyalar için diktiğim tulum12
- kocasına kahvaltı hazırlamayan kadın kusurludur13
- uludağ sözlük aktrollerinin uçurulması9
- içinde hiç'a harfi geçmeyen bir cümle yazınü19
- güçlü kadınların ortak özellikleri22
- yazarların en sevdikleri diziler11
- okula gidiyorum sözlük10
- gay olanları toplum niye sevmiyor12
- yazarların cinsel tercihi15
- hangi sözlükçüyü dövmek istersiniz21
- peygamberlerin yahudi olması9
- bugün yaşadığınız en üzücü olay13
damacanayla mastürbasyon yapıp, ördek sikeceğine fahişeye aşık olması daha iyidir.
genelde henüz ergenlikten çıkmış gençlerin, ilk deneyimlerinden sonra hissettikleri yalancı duygu.
renkli bir hayata başlamaktır. (karşılık alınmışsa)
beden parayla alınmış olsa da vuslat zaten aşkın yakıcılığını söndürecektir.
Kısacası hasar riski en az olan aşktır
beden parayla alınmış olsa da vuslat zaten aşkın yakıcılığını söndürecektir.
Kısacası hasar riski en az olan aşktır
(bkz: pretty woman)
bir kadına aşık olmaktır.
normal bir durumdur.
aşık olunabilir fakat evlenilmez. evlenilse dahi zordur sonraki süreç.
aşık olunabilir fakat evlenilmez. evlenilse dahi zordur sonraki süreç.
(bkz: tori black)
aaah ah..
aaah ah..
aşık olmak, aşkını açıklamak anlamına gelmiyor. eğer o da sana gerçekten aşık değilse bir kaç mahalleyle aşık paylaşmak olur sonu. beyefendi! olmak var sonuçta bir ihtimal.
fahişe ruhlu insanların yaşadığı, sonu içi içini yemekle, pişmanlıkla biten hazin duygular silsilesi.
bir fahişe sabaha karşı çok seksiymişim, öyle diyor.
gülüyoruz yalanına karşılıklı ve anlayışlı..
dalgakıranlardaki banklarda çıkardı ayakkabılarını
bak, dedi, köprü ışıkları siliyorlar yıldızları..
kazıyınca yaldızlarını altlarındaki demir paslı
ateşe vermeli onları ama her yerde yangın çıkışları..
sordum, niye sattın diye yoksulluğunu? dedi, elimdeki sadece oydu.
niye sattın vücudunu? daha mı kötü, dedi, satmaktan ruhumu?
herkes, dedi, merak içinde ölümden sonra hayat var mı diye.
boşuna düşünürler sanki hayat varmış gibi ölümden önce..
sevdim seni ama bir şekilde hüzün var diye belki gözlerinde..
eğer sever gibi sarılırsan da bu vücut sana bedava
aslında derdim; çok gençsin daha 20'yim, dedi, ama ruhum 1000 yaşında
kayalar kesti ayaklarımı yine de bir şey hissetmek güzel hala bu dalgakıranda..
tek başıma bu vücutla fırlatıldım bu dünyaya aşk da basit, pişmanlık da, hayat hoyrat bu zamanda
şahin kuşa, kuzgun leşe, ben değil bu dünya fahişe..
korkum; çığlık atan adam gibi tablodaki, şakağımda ellerim
hep kaçarken, tek kişilik dünyayı ben artık nasıl severim?
anladım, senin kalbin birinde geceyle gündüz, o hep seninle
sarıldı, ağladı saatlerce o yine işe gitmeden önce..
gülüyoruz yalanına karşılıklı ve anlayışlı..
dalgakıranlardaki banklarda çıkardı ayakkabılarını
bak, dedi, köprü ışıkları siliyorlar yıldızları..
kazıyınca yaldızlarını altlarındaki demir paslı
ateşe vermeli onları ama her yerde yangın çıkışları..
sordum, niye sattın diye yoksulluğunu? dedi, elimdeki sadece oydu.
niye sattın vücudunu? daha mı kötü, dedi, satmaktan ruhumu?
herkes, dedi, merak içinde ölümden sonra hayat var mı diye.
boşuna düşünürler sanki hayat varmış gibi ölümden önce..
sevdim seni ama bir şekilde hüzün var diye belki gözlerinde..
eğer sever gibi sarılırsan da bu vücut sana bedava
aslında derdim; çok gençsin daha 20'yim, dedi, ama ruhum 1000 yaşında
kayalar kesti ayaklarımı yine de bir şey hissetmek güzel hala bu dalgakıranda..
tek başıma bu vücutla fırlatıldım bu dünyaya aşk da basit, pişmanlık da, hayat hoyrat bu zamanda
şahin kuşa, kuzgun leşe, ben değil bu dünya fahişe..
korkum; çığlık atan adam gibi tablodaki, şakağımda ellerim
hep kaçarken, tek kişilik dünyayı ben artık nasıl severim?
anladım, senin kalbin birinde geceyle gündüz, o hep seninle
sarıldı, ağladı saatlerce o yine işe gitmeden önce..
epey masraflı olacak ilişkinin başlangıç halkasıdır.
insan bir fahişeye neden aşık olur?
onun yaptıklarını bile bile nasıl onu hala sevebilir?
bu nasıl bir duygudur? bağlayan nedir?
aşk eğer çetele tutsaydı ve ticari defterleri olsaydı elbette yazılacak çok şey vardı..
ancak aşk anarşisttir, bu yüzden herkes her an herkese aşık olabilir. ve olabilmeli de..
diğerleri hesaba dayanan, resmi alıp verme düzenini benimsemiş sosyal maskelerin işi olsa gerek.
gerçek aşklara helal olsun...
sürmese de yaşandıkları kadarıyla dünyayı güzelleştiren şey onlar...
aşk, planlı-programlı-projeli silsileler zinciri olsaydı, sanıyorum adı aşk olmazdı.
bir fahişe... bir beden işçisi. üstelik herkesin kolay yapabileceği bir beden işi de değil. tarihin en eski mesleği. fahişeye aşık olmak...
neden olmasın? yürekli bir iş, sonuç olarak, oyun bittiğinde bütün taşlar aynı kutuda... şah da vezir de..
bir fahişeye aşık olmak, bir sorumsuzla beraber gitmek, bir çılgının peşine takılmak ... siz hiç boyu boyunuza, huyu huyunuza uymayan birine tutulmadınız mı?
hep mantıklı mı oldu aşklarınızda?.. iki kere iki hep kuzey miydi pusulanızda?
duygularımızı o kadar başıboş sanıyoruz ki, sanki bizden bağımsız olarak kendi kendilerine hareket ediyorlar ve biz buna müdahalede bulunamıyoruz. aklın kafamızdan, duyguların kalbimizden yönlendirildiğini düşünmüşüz ya... ikisi başka telden çalan, birbirinden bağımsız eylemler varsaymışız.''gönül bu ota da konar b...da'' , ''aşkta mantık aranmaz'' daha neler neler... sanki beynimiz üretmiyor sevgiyi veya nefreti.
sanki aklımızın ürettiği ve düşündüğü değerler bizim aşk kavramımızı belirlemiyor. gönül beyinle ilgisiz olarak kendi yönleniyor. tarif edemediğimiz ilişki ve duyguların kaçamak cevabı aslında gönlün konduğu yer. bir fahişeye aşık olmuşsak hemen kutsallaştırılmış bir sevginin ardına saklanıp: seviyorum işte ne yapayım diyoruz. bir çılgın çalmışsa kalbimizi veya bir sorumsuza tutulmuşsak, bunlar bizim irademizin dışında olan şeyler oluyor. biz sevmedik onları, gönül kondu. savunamadığımız ilişkilerde hep sığınacak bir limandır gönül kondular.
biraz da bizde vardır fahişelik, belki... neden bu durumdadır, nedir karşı çıktığı şeyler, nelere inat kötüdür, hangi iyiden alınacak bir öcü vardır, hangi iyinin bir iyiliği sürüklemiştir onu bu yamaçlara kim bilir. işte bu karşı çıkışlarda ve bu yenen kazıkların bir ortaklığı vardır aslında. kimse acıdığından veya sevdiğinden değil biraz kendinde olanı bulduğundan yaşar karşısındakiyle. sonuçları bizi ilgilendiriyor belki ama onlar sebeplerin de ortaktırlar veya yolun bir yerinde kesişiyordur durakları. herkesin kötü dediğinde bir iyiyi bulmuşsa, insan ne yapılabilir ki. herkesin gördüğünü değil, onun gördüğünü sevmiştir o zaten. herkes onda bir fahişe görürken o sevecen bir kadın veya bir anaç yürek görmüştür kim bilir ..
gönül sandığı kadar aptal ve nereye konacağı belli olmayan bir divane değil ki, vardır bir sebebi sen bunu bilmesen de. her insanın her insana görülmeyen bir iyisi olmaz mı hiç. siz hiç en kötü insan olmadınız mı birilerine karşı. birilerinin sevdalısıyken başka birilerinin belalısı değil miydiniz?
kötü insan yoktur. kötü yönünü gördüğünüz insan vardır. ''o bir fahişe dediğinizde, aldığınız yanıt: ama o dünyanın en anlayışlı kadını olabilir. siz:uzak dur ondan dersiniz, yakın olmak için bunca sebebi olan birine. kendisinin bile uzaklaşmak için çaba harcamalarına rağmen kopamadığı bir ateştir bu. içini yiyen ve bunca sancı çektiren kaç sevgi gördünüz ki. aşk zaten yakıcılığını burada göstermiyor mu. siz bir orospuyla aşkı engellemeye çalışmakla aslında sıradan birinden; mecnunu, basit bir köylüden ferhatı yaratmıyor musunuz? siz büyütmüyor musunuz damgalayarak aşkları. toplumun ayıplılarına olan aşklar her zaman daha ateşli olmuştur. zorlaştıkça güçlenen ilişkiler, imkansızlaştıkça mükemmelleşen aşklar yaşanmıştır hep. boyu boyuna huyu huyuna uyan ilişkiler nasıl oluyor, görüyorsunuz zaten hepiniz. çamaşır veya bulaşık makinesi taksitleri daha önemli sayılıyor çünkü.
bir fahişeye aşık olan bir adam, sorumsuz bir adamın peşine takılan bir kadın, fark etmez, layık görülmedikleri insanlarla onaylanmayan bir ilişkiyi yaşamanın ucuzluğu ile yasak olanın tadı ve başkalarının görmediği bir yönü görmüş olmanın ayrıcalığı arasında sıkışıp kalırlar. bırakmak isteyip de bırakılamayan bir kötü alışkanlıktır artık.
ve ben:
paraya aşık olmak,bir fahişeye aşık olmaktan daha garip gelmediği müddetçe insanları anlayamayacağım.
not: büyük aşk,gerçek aşk olmamakla beraber, tek gecelik aşktir.
onun yaptıklarını bile bile nasıl onu hala sevebilir?
bu nasıl bir duygudur? bağlayan nedir?
aşk eğer çetele tutsaydı ve ticari defterleri olsaydı elbette yazılacak çok şey vardı..
ancak aşk anarşisttir, bu yüzden herkes her an herkese aşık olabilir. ve olabilmeli de..
diğerleri hesaba dayanan, resmi alıp verme düzenini benimsemiş sosyal maskelerin işi olsa gerek.
gerçek aşklara helal olsun...
sürmese de yaşandıkları kadarıyla dünyayı güzelleştiren şey onlar...
aşk, planlı-programlı-projeli silsileler zinciri olsaydı, sanıyorum adı aşk olmazdı.
bir fahişe... bir beden işçisi. üstelik herkesin kolay yapabileceği bir beden işi de değil. tarihin en eski mesleği. fahişeye aşık olmak...
neden olmasın? yürekli bir iş, sonuç olarak, oyun bittiğinde bütün taşlar aynı kutuda... şah da vezir de..
bir fahişeye aşık olmak, bir sorumsuzla beraber gitmek, bir çılgının peşine takılmak ... siz hiç boyu boyunuza, huyu huyunuza uymayan birine tutulmadınız mı?
hep mantıklı mı oldu aşklarınızda?.. iki kere iki hep kuzey miydi pusulanızda?
duygularımızı o kadar başıboş sanıyoruz ki, sanki bizden bağımsız olarak kendi kendilerine hareket ediyorlar ve biz buna müdahalede bulunamıyoruz. aklın kafamızdan, duyguların kalbimizden yönlendirildiğini düşünmüşüz ya... ikisi başka telden çalan, birbirinden bağımsız eylemler varsaymışız.''gönül bu ota da konar b...da'' , ''aşkta mantık aranmaz'' daha neler neler... sanki beynimiz üretmiyor sevgiyi veya nefreti.
sanki aklımızın ürettiği ve düşündüğü değerler bizim aşk kavramımızı belirlemiyor. gönül beyinle ilgisiz olarak kendi yönleniyor. tarif edemediğimiz ilişki ve duyguların kaçamak cevabı aslında gönlün konduğu yer. bir fahişeye aşık olmuşsak hemen kutsallaştırılmış bir sevginin ardına saklanıp: seviyorum işte ne yapayım diyoruz. bir çılgın çalmışsa kalbimizi veya bir sorumsuza tutulmuşsak, bunlar bizim irademizin dışında olan şeyler oluyor. biz sevmedik onları, gönül kondu. savunamadığımız ilişkilerde hep sığınacak bir limandır gönül kondular.
biraz da bizde vardır fahişelik, belki... neden bu durumdadır, nedir karşı çıktığı şeyler, nelere inat kötüdür, hangi iyiden alınacak bir öcü vardır, hangi iyinin bir iyiliği sürüklemiştir onu bu yamaçlara kim bilir. işte bu karşı çıkışlarda ve bu yenen kazıkların bir ortaklığı vardır aslında. kimse acıdığından veya sevdiğinden değil biraz kendinde olanı bulduğundan yaşar karşısındakiyle. sonuçları bizi ilgilendiriyor belki ama onlar sebeplerin de ortaktırlar veya yolun bir yerinde kesişiyordur durakları. herkesin kötü dediğinde bir iyiyi bulmuşsa, insan ne yapılabilir ki. herkesin gördüğünü değil, onun gördüğünü sevmiştir o zaten. herkes onda bir fahişe görürken o sevecen bir kadın veya bir anaç yürek görmüştür kim bilir ..
gönül sandığı kadar aptal ve nereye konacağı belli olmayan bir divane değil ki, vardır bir sebebi sen bunu bilmesen de. her insanın her insana görülmeyen bir iyisi olmaz mı hiç. siz hiç en kötü insan olmadınız mı birilerine karşı. birilerinin sevdalısıyken başka birilerinin belalısı değil miydiniz?
kötü insan yoktur. kötü yönünü gördüğünüz insan vardır. ''o bir fahişe dediğinizde, aldığınız yanıt: ama o dünyanın en anlayışlı kadını olabilir. siz:uzak dur ondan dersiniz, yakın olmak için bunca sebebi olan birine. kendisinin bile uzaklaşmak için çaba harcamalarına rağmen kopamadığı bir ateştir bu. içini yiyen ve bunca sancı çektiren kaç sevgi gördünüz ki. aşk zaten yakıcılığını burada göstermiyor mu. siz bir orospuyla aşkı engellemeye çalışmakla aslında sıradan birinden; mecnunu, basit bir köylüden ferhatı yaratmıyor musunuz? siz büyütmüyor musunuz damgalayarak aşkları. toplumun ayıplılarına olan aşklar her zaman daha ateşli olmuştur. zorlaştıkça güçlenen ilişkiler, imkansızlaştıkça mükemmelleşen aşklar yaşanmıştır hep. boyu boyuna huyu huyuna uyan ilişkiler nasıl oluyor, görüyorsunuz zaten hepiniz. çamaşır veya bulaşık makinesi taksitleri daha önemli sayılıyor çünkü.
bir fahişeye aşık olan bir adam, sorumsuz bir adamın peşine takılan bir kadın, fark etmez, layık görülmedikleri insanlarla onaylanmayan bir ilişkiyi yaşamanın ucuzluğu ile yasak olanın tadı ve başkalarının görmediği bir yönü görmüş olmanın ayrıcalığı arasında sıkışıp kalırlar. bırakmak isteyip de bırakılamayan bir kötü alışkanlıktır artık.
ve ben:
paraya aşık olmak,bir fahişeye aşık olmaktan daha garip gelmediği müddetçe insanları anlayamayacağım.
not: büyük aşk,gerçek aşk olmamakla beraber, tek gecelik aşktir.
allah tan tövbe dilenmesi gereken durumdur. ama dert etmemek lazım sonuçta gönül bu ota da konar boka da.
edit: aramizdaki pazarlamacilar eksiledi sanki.
edit: aramizdaki pazarlamacilar eksiledi sanki.
hemen din ekspertizleri gelmiş.
"ollohton tovbo dolonmolo"
lan adam tanımıyor bile kadını, ne tövbesi, ne aşkı. sadece görmüş.
böyle bir durumda kadın siklenmemeli ve herkes kendi yoluna gitmelidir. o kadın günlük binlerce liralık kazançlara, içkinin, makyaj malzemesinin en güzeline artık alışmıştır. istese zaten o yoldan çıkabilir ama çıkmaz.
niyeee?
çünkü bok gibi para kazanmaktadır, rahatı yerindedir. olmaz o iş. evet.
"ollohton tovbo dolonmolo"
lan adam tanımıyor bile kadını, ne tövbesi, ne aşkı. sadece görmüş.
böyle bir durumda kadın siklenmemeli ve herkes kendi yoluna gitmelidir. o kadın günlük binlerce liralık kazançlara, içkinin, makyaj malzemesinin en güzeline artık alışmıştır. istese zaten o yoldan çıkabilir ama çıkmaz.
niyeee?
çünkü bok gibi para kazanmaktadır, rahatı yerindedir. olmaz o iş. evet.
kerhanede yatıp kalkmalısın. kolay gelsin.
babana danış. tecrübesinden faydalan.
Kan kanı çekermiş yapacak bir şey yok. Allah mutluluk versin.
(bkz: gerçek kesit)
ona sevgililer gününde küçük küçük paketlenmiş prezervatifler hediye et. aşkınızı diri tutar.
öncesinde o mekana neden gittiğini sorgulamalısın. anladıktan sonra zaten ne kadar aptal bir durum içerisinde olduğunu anlayacaksın.
(bkz: zina)
(bkz: zina)
pezevenkliğe başlaması gereken kişi sorusu.
bir soru. entryi okumadım ama kardeş yolun yol değil bence.
hayatında biri var mı diye sor.
güncel Önemli Başlıklar