bugün

çoğu şeyin 'ilk'i, ilkler zaten tektir, bir daha olsa da ilk olmayacaktır, yani bir daha yaşanmaz ilkler...
ilk öpücük
yaz akşamı, hafif serin rüzgar gündüz sıcağının kavurduğu çıplak teninizi okşarken, kimi kabuk tutmuş kimi yeni açılmış diz yaralarınızla evin bahçesindeki çimene oturup, babaannenin topladığı ' hızanım çok yeme ama kurban olsun nenen karnın ağrır' diyerek getirdiği dalbastı kirazını yiyerek sepet ören dedenin maharetli, nasırlı ellerinin çabuk çabuk hareket etmesini şaşkınlıkla izlemek.

ne çocukluk bir daha geri geliyor, ne dizlerdeki yaralar, ne kurban olduğum diyen diller ne de o nasırlı eller...
17 yıllık, son 5 yılı zorlu eğitimin sonunda hakedilen üniversite mezuniyet töreni ve kep atma. baştan sona bütün okul hayatımın rektörün karşısında gözlerimin önünden akıp gitmesi.. bu da böyle çok güzel bir anımdır, bir daha yaşanamayacak olan..
evlenmiş eski bir sevgiliyle ona dair yaşadıkların, seviştiklerin.
üniversite hayatı...
çocukken bakkala girip sakız almak, taso oynamak, dokuz taş oynamak. kısaca çocukluktaki tüm anılar.
şöyle bir cümlenin kurulduğu an: ''sezai amca iki meybuz alsak payasını akşam babam gelince veysek oluy mu ? ''

kimbilir ne baba kalmıştır artık şu bok dünyada ne de sezai amca.
Babanin bu konudaki butun tepkisizligine karsin supriz dogum gunu kutlamasi organize edip de onu sasirtmaya calismak turunden anilardir.

Butun istanbul'u gezdim resmen sabahtan beri.

Balik tutma bahnesine geceyi tukettigimiz galata'ya bir selam, ferikoy mezarligi 60. Adaya bir selam, osmanbey'deki cocuklugumun supermarket i orko'ya, eski evimize, kosedeki golden cikolatalari'na, nene hatun ilkogretim okulu'na, kevser sokagi'na, macka lunaparki'na, haydarpasa gumrugune, eskilerin hayvanat bahcesi ve halk konserlerinin degismez mekani gulhane parki'na...
doğum günümdü. hayal meyal hatırlıyorum annem bana ilk önce güzel bir elbise almıştı o gün için. akşama aile dostları ve arkadaşlarım da olacaktı. o akşamdan hatırladığım tek şey annemin bana aldığı pembe köpek oyuncaktı. çok şekerdi. senelerce onunla uyuduğumu hatırlarım. annem sabahları onu konuşturarak uyandırırdı beni. ama köpeciğim artık yok. bir daha onu göremeyeceğim ve sabahları da annem onu konuşturarak uyandırmayacak beni. *
Tabi ki cocuklugumuzdur.hayatin daha ne anlama geldigini bilmedigimiz zamanlar ne guzelmiste farkina varamamisiz..
Lisede sevdiğim kızla parklarda gezmek bi daha hiç gelmeyecek güzel bir anı simdi yaş 30 olmuş kendisi de evlenmiş bi çocuğu olmuş. Allah mesut etsin.
O'nunla ilgili olan butun anilardir.Ne artik butun sarkilar onu hatirlatacak ne de butun guzel yuzler.Oley lan oley artik yeni guzel anilara kosabilirim, baslasin skorlar!
onu ilk gördüğüm an...
FOTOĞRAF

Durakta üç kişi
Adam kadın ve çocuk

Adamın elleri ceplerinde
Kadın çocuğun elini tutmuş

Adam hüzünlü
Hüzünlü şarkılar gibi hüzünlü

Kadın güzel
Güzel anılar gibi güzel

Çocuk
Güzel anılar gibi hüzünlü
Hüzünlü şarkılar gibi güzel

(bkz: cemal süreya)
(bkz: fotoğraf)
onu eskisi gibi sevmeyecek olmam mesela di mi ?
misafirlikteyken, uyuyakalınca baban seni kucağına alır, ya da salonda uyuyakalınca annen alır kucağına odana götürür, çocukken yaşanmış güzel anılardır, bi daha yaşanması mümkün değildir.
onunla bırak karşılıklı kahve içmeyi, görmem bile imkansız.

onu görmek, gözlerinin içine bakmak...

bunlar yaşanmayacak işte, asla.
her iki anısından biri kızların memesini mıncıklamak olan kişilerin geçmişe olan özlemidir.
Otobuste hic tanimadigim birisiyle kahkaha atacak kadar guzel bir muhabbetimiz olmustu gecen gun, isimlerimizi bile bilmeden.
Sabahın 6sında tsubasa izlemek.
onunla ayak fetişi yapmak. Ne haz vericiydi ama. *
lise sonda yaşadıklarımız.
sabah aklıma gelmişti ama şimdi gitti.
sonsuz bir mateme büründürebilen anılardır. Etrafı çocuklarla çevrili halde gülen bir yüzün fotoğrafına bakarken , "şimdi o çocuklar hayatta mı" yoksa kimyasal silahlarla öldürüldüler mi" diye düşünmek, bir daha asla yaşanmayacak o ebedi anlık masumiyet, beraberinde eflatun matemi getirir.