Ona tam olarak mutluluk demiyelim de, artık hiçbir bir şeyin yeteri kadar mutluluk ve heyecan vermemesi olarak tarif edelim. Bir boşlukta sürüklenmek gibi bir his.
o hissi taşıdığını çok görüyoruz insanların, sonrasında hepsi güle oynaya hayatlarını devam ettiriyorlar.
bir de bir daha mutlu olamayacağından kesin olarak emin olanlar var, onlar bu konudan hiç bahsetmezler bile, işte asıl onlardır bir daha mutlu olamayacak olanlar...
örnek mi istiyorsunuz, çocuğunu kaybetmiş bir anne...
mutsuz olmam için o kadar sebep var ki sayamam şuanda.
nedendir ki her seferinde tutunacak bir şeylerim oluyor hep içimde umutlar yeşertiyorum. insanlar sorunsuz gibi düşünüyor beni bazen ''neyin var la mutlu'' diyecek insan aramıyor değilim.
ama kendime sarılmayı, yetmeyi o kadar iyi öğrendim ki tüm yaralarımı tedavi ediyorum artık. velhasıl kelam arkadaşlar sabah uyanıp perdeyi açtığınızda ışık gibidir mutluluk yeter ki siz o perdeyi aralamayı bilin.
Hayat bu Başımıza ne zaman ne geleceğini kestiremiyoruz.Hayatı akışına bırakıp olumlu düşünmenin daha iyi olacağını düşünüyorum.Beklentiniz neyse hayatınıza onu çekersiniz.Pozitif olun.
saint andre hocam, arabesk yaşama konusunda belki haklısın ama sen neyden bahsediyorsun? olgunluk yaşanılan hayata da bağlıdır. bir kişi ergen yaşlarda olup yaşı kemale ermiş diye tabir edilenlerden çok şey biliyor, anlıyor olabilir. yaşlı bir adam lay lay lom hayat sürüp gelmiş olabilir o günlere. ama kalbi kırgınlıklarla, acılarla yoğurulan, daha genç (ergen dediğiniz) insan ondan daha olgun olabilir. olgunluk anlayışınızını yaşın büyüklüğüyle orantılı tutmanızı yanlış buluyorum. bu arada ergen derken yaş olarak ergen demek istedim az önceki cümlelerde. her ergen aynı değildir. her yaşı ilerlemişin aynı olmadığı gibi.
o benim. bir daha asla mutlu olamayacağımı biliyorum. hatta belki de yalnız öleceğim. tek iyi bir şey var hayatımda. iyi kötü bir işim var. kimseye muhtaç olmadan. onun dışında mutlu değilim. ama çevrem dinlemiyor. mutlu gibi görünmek zorunda bırakılıyorum.