bir aşk acısının insana kazandırdıkları

    1.
  1. tanım: aşk acısının insana sağladığı artılar. Hep kötü yönde etkilemez ya bu meret. Her durumun bir iyi yönü de vardır mutlaka. **

    aşk acısı; öğreticidir, büyütücüdür, güçlendiricidir.

    bir nevi antibiyotik etkisi yaratır bünyede. Önce çökertir, sonra bağışıklık kazandırır.

    bittiği zaman, dünyanızda aşkınızla birlikte bitmiş gibi hissedersiniz. Tüm gün yataktan çıkmak istememeler, majör gam üzerine yazılan şarkıların anlamsız gelmesi, gülen insanların bu enerjiyi nereden bulabildiklerine anlam verememe... daha da beteri; solunuzda sürekli batan, acıtan bir ağırlık.

    'geçmez' diye bir şey yok. Her şey geçer. Ama yıpratıp öyle geçer. Bir çok şey alır, götürür sizden. En başta da duygularınızı. Ama bir güç bırakır size. Sahte, ucuz bir güç. Aşkınızın mutlu zamanlarında olduğu gibi sizi besleyen bir güç değil de; sizi sadece ayakta tutan, duygusuz birine çeviren, çevrenize bir duvar ören bir güç bu.

    geçer dedim ya; evet geçer. Sonunda biri çıkar karşınıza. Sevdirir kendisini size. Gerçek bir sevgidir bu. Hani şu "evet, bu sefer seviyorum" diyip her zamanki gibi kendinizi kandırmadığınız, elini tutmayı bir zorunluluk olarak değil de bastırılamaz bir istek olarak gördüğünüz, telefonda konuşurken sessizliğini bile sevdiğiniz, kaçmadığınız, kaçamadığınız, aksine kavuşmak için can attığınız sevgiler olur ya; işte ondan.

    gelin görün ki, 'hiçbir şey bitmez' bitmez diye de bir kaide yok. Bir gün o da biter.

    işte önceki aşk acısı o sırada devreye girer. Bitenin arkasından acımaz bu sefer solunuz. (Aşık olmamışsınızdır çünkü. Sevmişsinizdir sade.) Batan bir şey yoktur orada. Yalnızca boşluk vardır. Ne kadar sevdiyseniz, ne kadar sevdirdiyse kendisini; o derece bir boşluk vardır. Küçük ya da büyük... fark etmez... etinize batan bir ağırlıktan daha çok acıtamaz ya kalbinizi, bir boşluk...

    bağışıklık kazanmıştınız ya hani;
    üzüntüde yoktur bu sefer. Özlem vardır yalnızca. Kocaman bir özlem.

    aşk acısı...
    öyle bir şeydir ki; aşık olmanıza bile izin vermez yeniden. Hayatı öğretir. Hayatın aşk ile ilerlemeyeceğini öğretir. Korkutur gözünüzü. Ya da gözünüzü açar belki. Ee o yıpranıştan sonra özgürce, hesap yapmadan, "ya giderse..." yi düşünmeden sevmek; imkansız değil ama imkansızın kardeşidir. Bir yıpranış daha istemez kalbiniz ve teslim etmez kendini ona. Açar yalnızca.

    ...ve belki de bu yüzden insan bir kere aşık olur hayatta. Bir daha yıpranmak istemediğinden dolayı ve kimse o duvarı geçemeyerek yanınıza gelemediğinden dolayı.

    maalesef geçemez kimse aşkınızın ya da kendinizin ördüğü o duvarı. Rapunzel uzatır saçını. Fakat prens tamamlayamaz o duvara tırmanışını. O düşer. Ama atlanmaz arkasından; aşkta olduğu gibi. Durulur durulan yerde. Önce özlenir. Sonra unutulur. Sonra başka bir prens sevilir. Tırmanır. Düşer. Özlenir. Unutulur. Sevilir... tırmanır... düşer... özlenir... unutulur... ..... .... ..

    işte aşk acısı bize o kulede kalmayı öğretir.
    145 ...
  2. 277.
  3. kesinlikle ama kesinlikle, olgunluktur.
    içe dönüklük, ağır başlılıktır.
    duygularını belli etmeme becerisidir.
    zorla gülebilmeyi de öğretir.
    21 ...
  4. 285.
  5. hırs
    intikam
    çile

    basiret
    ikilem

    sessizlik
    imkansızlık
    kendi haline dönüş
    18 ...
  6. 179.
  7. gitmenin kendinden gidememek olduğu.

    iki keder arasında yüreğinin nasıl ezilebildiği.

    iki tane çürük ve ağrıdan kabir azabı çektiren yirmilik dişe rağmen, acaba bu içimdeki acıyı bastırırmı diye inadına - inadına çikolatalı gofret yemeyi.

    gecenin bi vakti saatlerce yürümeyi. (bursa'yı bilenler için: mesken'den 1050 konutlara kadar.)

    670 Ytl üstünde telefon faturası ödemeyi.

    sokakta yaşayan ve biz, insan!ların 'sokak köpeği' diye isimlendirdiği hayvanların hissetikleri hakında düşünce ve fikir sahibi olmayı.

    sevgi dilenciliğinden kurtulmayı.

    yaşarken ölmeyi, vazgeçmeyi, yanmayı, kül olmayı... duman olmayı.

    doğru insanı bulunca da ona hayatını adamayı.

    çocukluğundan kalma koca bir torba dolusu cilliyi sokağın başından aşağıya doğru dökebilme gücünün aslında kendinde var olduğunu görmeyi.

    yalan ve yalancıdan kat ve kat, öldüresiye nefret etmeyi.

    gururun tutsağı olmanın sadece aptallık olduğu. ve bunu da sadece aptalların yaptığını anlamayı.

    yalandan "seni seviyorum" demenin karşı tarafın hayatındaki inanılmaz ve ölümcül etkilerini.

    en boktan arabesk şarkılardaki mağnaları bile çözmeyi.

    bir daha sevmekten korkmayı.. hem de çok korkmayı.

    gerçek olmayan uzaklıklarda hayat bulduğunun farkına varmayı.

    v.s.
    19 ...
  8. 132.
  9. kalp çevresine çin seddi. içeri alamıyoruz arkadaşım ama uzaydan bakabilirsin.
    12 ...
  10. 95.
  11. hmmm bakalım ne kazanmışız :

    *küfür arşivi - %100 artış

    *boş vakitleri denize taş atarak geçirme - %50 artış

    *dünya hakkında olumlu düşünceler - %75 azalma

    *hayat hakkında yaratıcı tümceler - %15 artış

    *içe kapanma - %92 artış

    *fani istekler (sindirim-üreme-boşaltım-dolaşım vs.) - % 58 *

    *tesbih-i belig - % 99 azalma

    *mübalağa - %1500 *

    *kusma isteği - %24 artış

    *sorgulama çalışmaları - %100 artış

    *yargısız infaz - %111 artış

    *akli denge - android düzeyinde

    *nefret- %48 artış

    *kumpir duygulanımlar - %100 artış

    *zırvalama - sonsuz sayıda artış

    *ask hakkında düşünceler - error error error

    *keskeleme - gargara düzeyinde
    11 ...
  12. 6.
  13. hayatta senden başka bir sen daha olmadıgını
    aşkın şizofrenik bir şeyden farksız oldugunu
    hayatta ailenin yerini kimsenin tutamayacagını
    seni seven insanların oldugunu farkettiğin o anlarda;
    kendini,
    aklını,
    aileni,
    sevenlerini ve sevdiklerini kazanırsın.
    11 ...
  14. 208.
  15. fantastik öğeleri bünyesinde barındırır bu. vallahi okulu üçüncü yıla uzatıp da haberini güle oynaya veren bir elemanın bile aşık mahsuniye dönüştüğünü görmüşümdür.

    aşk için bir çeşit hastalıktır derler. bir kuluçka dönemi vardır bunun. "acaba?" sorusu kafada yankılanır günlerce. sonra ateşi yükselir vücudun, beyne vurur. "lan naapsam ney etsem, konuşsam mı ya yanlış anlar mı" falan. bir bakarsın ki oynadığı ipliğe sarıp sarmalanan kediden beter olmuşsundur.

    genelde kötü biter bunlar. zaten birçoklarınınki de çıkar ilişkisidir. ha sen "vallahi seviyorum, o da seviyor" dersen eyvallah ama azınlıkta olanlardansındır. genelde acıdır yaşanan çünkü. ama acı artık bir öğretmendir. eli de maşalı.

    - umut etmeyeceksin.

    her şey denge üzerine kuruludur bu evrende. uyumlu gitmez ise düzenin bir kısmı çöker. yani hakkaten seni sallamayan birisine -hakkaten sevsen de dahi- çok üstelersen öyle güzel cevaplar alırsın ki karşındakinden, evden çıkacak yüzün olmaz daha. ne demiş şair; ve zaten o daha az sever seni...

    - kanka, dost ayağı çekmeyeceksin.

    yapmayacaksın. ne dost olduğunu iddia eden çiftler gördüm, biri bir diğerinden hoşlandı bir süre sonra aldığı cevap "ama ben seni arkadaş olarak görüyorum" oldu. sevmiyorum bu insanları ben. haftada bir ilişki durumu nasıl değişir bu insanlığın ya. kör olasıca facebook. lazım olur mesaj neyin atarız, birkaç foto yorumu yaparız diye aktif tuttuğumuz meret bize neler öğretiyor oysa ki. bu kadar ucuz bir şey değil aşk.

    - acıya dayanıklı olacaksın.

    bak bu çok klişe bir ifade. ismail yk bile kullanıyor her şarkısında, o derece ayağa düştü yani. ama hakkaten bir süre sonra "kaşarlaşman" mümkün. hayata lanet edip de öylece yaşamayı öğrendiğini fark edersin.

    istediğin kadar ağla, zırla...güneş yarın da doğacak.

    - hayata karşı gözlem gücünün arttığını göreceksin.

    insanları iyi tanımayı öğretir sana aşk acısı. çünkü iyi incelersin. "etrafında kimler var, "ona yaklaşımları nasıl", "5 sene sonra hâlâ istiyor olacak mıyım onu" falan. bir süre sonra insan sarrafı olur çıkarsın. görüş açın genişler. neden? çünkü aşk seni kör etmiştir. siktiri yiyince bir anda flash etkisi yapar o sana. göğe yükselir ruhun, tepeden bakarsın dünyaya. "kim dertlerimi dinledi" diye sorarsın kendine.

    anlarsın ki sen aslında yapayalnızsındır.

    - kendini daha iyi tanırsın.

    ilişki yürütebilir misin? ne kadar ciddi olabilirsin? kendini dinlerken aklına neler geliyor, ne kadar safsın ya da ne kadar gözün açık. bunlar aslında öyle herkesin emin olarak cevap veremeceği şeyler. belki şu an aşkım dediğin insanı bir ikinci bulsan anında şutlayacaksın.

    ve gün olur arkana dönüp baktığında "vay be" dersin, "neydi bu başımdan geçen". sonra tebessüm edeceksin "ne aptalmışım" diye. her zaman ağlamak için daha fazla sebep vardır gülümsemek yerine.
    8 ...
  16. 286.
  17. sonunu düşünmememiz gerektiğin.
    düşündükçe kendimizi sikertiyoruz.
    8 ...
  18. 11.
  19. taze bir aşk acısıysa bir süre sadece ağlamaktan şişmiş bir çift göz, geceleri sürekli eski sevgilinizi gördüğünüz fantastik rüyalar ve yemeden içmeden sadece sigarayla ne kadar süre yaşanabileceği tecrübesi kazanırsınız. acınız küllenmeye başladığında ise nasırlaşmaya bir adım daha yaklaşmış bir kalp, bol bol acı tecrübe, aşka ve ilişkilere karşı güvensizlik ve isteksizliktir kazandığınız. *
    9 ...
© 2025 uludağ sözlük