Geçmişi kontrol eden, geleceği de kontrol eder: Şimdiyi kontrol eden, geçmişi de kontrol eder.
Her şey 1984 yılında geçer. Birbiriyle mütemadiyen savaşan üç büyük gücün elinde bölünmüş bir dünya, mutlak güce sahip bir Parti, kapanması yasak tele-ekranlarla her hareketi denetleyen Düşünce Polisi, her şeyi izleyen Büyük Birader ve diğer tüm düşünce biçimlerini imkânsız hâle getirmek için oluşturulan “Yenidil”. Gerçek Bakanlığı’nın altındaki Arşiv Bölümü’nün gözlerden ırak odalarında, Parti’nin ihtiyaçları-na göre geçmişi yeniden yazan Winston Smith’in oyununda arka plan bu kâbustur işte. Herkesi dilediği gibi kontrol eden bu totaliter dünyaya karşı içinde isyan tohumları büyüyen Winston, hakikat ve özgürlüğe duyduğu özlemin yanında aşka da kayıtsız kalamayacaktır.
Yirminci yüzyılın en çok okunan ve en etkili kitaplarının başında gelen George Orwell’in distopik başyapıtı Bin Dokuz Yüz Seksen Dört, dönemler değişse de varlığını sürdüren totaliter dünya düzenine tutulmuş bir ayna olmayı sürdürüyor.
Bin Dokuz Yüz Seksen Dört, George Orwell tarafından kaleme alınmış alegorik bir politik romandır. Hikâyesi distopik bir dünyada geçer. Distopya romanlarının ünlülerindendir. Özellikle kitapta tanımlanan Big Brother kavramı günümüzde de sıklıkla kullanılmaktadır.
orwell'in bu kitabı yasaklanmış kitaplar arasında yerini almış bir kitaptır. bir hayli alıngan olan sscb lideri josef stalin 1950 yılında george orwell'in romanını ülkesinde yasaklamıştır. stalin, kitapta eleştirilen ve hicvedilen iktidarın, kendi iktidarı olduğunu düşünmüş. kitap, amerika'da ve ingiltere'de de komünizm ve yahudi düşmanlığı temaları nedeniyle yasaklamalara uğramıştır.
kitabın başlarında yaşadığım coşkulu devrim ruhuyla sonlarında yaşadığım çaresizliğin uçurumunu görmezden gelemiyorum.
insanlar başka sistemi bilmediklerinden dolayı o sistem sanki dünyada tutunulacak tek dalmış gibi davranıyorlar. kitabı günümüze uyarlanarak çevreme baktığımda ne acı bir durumla karşılaşıyorum.
partideki, sevişmeyi siyasal bir eyleme döndürüp insanların baskılanmış arzularını büyük biradere karşı amansız bir sevgiye ve o anki düşmanları hangi ülke ise ona kontrolsüzce püskürtmeleri taktiğinin etkileyici olduğunu kabul edeceğim.
distopik bir toplumu anlattığını farz ettiğimiz bu kitabın günümüzden çok da farkı olmadığını düşünüyorum. bulunduğumuz toplumda da adı bu şekilde anılmasa da "düşünce suçu" var. toplum kendileri gibi düşünmeyenleri fark ettiğinde linç eder ya da genel bir paylaşım olduğunda (gazete dergi gibi) baştakiler bu paylaşımı sevmediğinde kişi düşüncelerinden dolayı mahkemelerde yargılanır. böyle bir toplumda düşünce özgürlüğünden bahsedilemez.
seks önünüze namus gibi kavramlar katılarak çirkin ve aşağılayıcı bir şey olarak sunulur.
dinlere ve siyasi partilere aşırı bağlı olan insanların arzularını iyi doyuramadığını düşünmüşümdür hep.
satın alma yarışını ise insanları sakinleştirip köleleştiren en temel unsur. insanlar çalışıyorlar. hatta bazıları çok çok fazla çalışıyor. eline geçen iki kuruş parayı da insanların son model olarak tanımladığı şeylere yatırıyor. bu sidik yarışı devam ettikçe sabah akşam köpek gibi çalışan insanlar okumak, öğrenmek, kendini geliştirmek gibi kavramlara uzak kalıyorlar çünkü akşam televizyonda survivor izlemeliler ya da dizilere takılmalılar.
herkes birbirinden farklı ve üstün olmaya çalışıyor ama bir arkadaşımın da tanımıyla mc donalds pateteslerinden farklarının olmadığını göremiyorlar.
kimse bunlar yok demesin. ikisi de aynı bokun laciverti.
yeni bir perspektif kazanmak için okunması gereken bir kitap.
okumayı ve kendinizi geliştirmeyi hiç bırakmamanız dileğiyle.
mükemmel bir ütopik roman. orwell çağının çok ilerisinde bir hayal gücü ortaya koyarak bu eseri var etmiştir. büyük olasılıkla gelecekte burada bahsedilenler gerçek olacak.
o'brien: büyük birader'e karşı gerçekte neler hissediyorsun? winston: nefret ediyorum ondan. o'brien: nefret ediyorsun. iyi. demek son aşamaya geçmenin zamanı gelmiş. büyük birader'i sevmelisin. ona boyun eğmek yeterli değil, sevmelisin onu.
winston'u muhafızlara doğru hafifçe itti.
"101 numaralı oda'ya" dedi.
şahane insanın şahane bir kitabıdır.
sağlam giydirir.
okurken içiniz sıkışır, daralırsınız. hep bir umutla beklersiniz, gerçekle yüzleşirsiniz.
okumayana çok şey kaybettirir.
George Orwell'ın bu kitabı,bir diğer yapıtı hayvan çiftliği okunmadan,-kanımca- okunmamalıdır.Hayvan çiftliği'nde yaptığı sosyalizm eleştirisini bu kitapta zirveye vurdurur.
George Orwell, bu kitapta devlet-vatandaş ilişkisi ve uygulanan taktiklerin ele alındığı distopik bir dünya düzeni anlatılıyor. 1984, öngörüsüyle de edebiyat tarihinin en önemli kitapları arasında yer alıyor.
george orwell'ın muhteşem eseridir totaliter baskıcı faşist rejimlerin insanları nasıl militanlaştırmaya çalıştığını gözler önüne serer. her ırkçının faşistin okuyup ibret alması gerekir. ayrıca kemalistlerin de okuması gereklidir belki o zaman mustafa kemal'in devrimlerini gerçek manada anlayabileceklerdir. ayrıca hukuk ve benzeri bölümlerde okuyan herkesin okuması gereken kült bir kitaptır.