nam-ı diğer 'lady day'. -çağımızın en büyük vokallerinden biri. kariyerinin uzunca bir döneminde caz dünyasına aitti, ama hep bir blues şarkıcısı olarak kaldı.
çok yoksul bir aileden gelmiş, çalkantılı bir hayatı olmuştur. blues namına her şeyi babasından öğrenmiştir. tonlamaları şahanedir, diksiyonu sağlamdır, bir şarkıyı nasıl kendisinin kılacağını iyi bilir.
1930'ların başında, new york'un gece kulüplerinde söylerken, (daha sonra bob dylan'ı da keşfedecek olan) yapımcı john hammond tarafından keşfedildi. count basie, artie shaw gibi büyük orkestralarla beraber okudu. ancak, uyuşturucu ve alkolle olan yakın ilişkisi; başını bu belalardan bir türlü kurtar(a)maması, hem kariyerine, hem de sağlığına çok büyük darbeler vurdu.
1959'da, 44 yaşında hayatını kaybeden bu hanımefendi, birçok albümünün, hakkındaki birçok dokümanterin ismindeki vurguyla,"blues okuyordu"...
13-14 yaşlarında tecavüze uğramış, daha sonra fahişelik yapmış kadın. strange fruit(bu şarkıyı pek söylemek istemezmiş, zira şarkının hikayesi bildiğiniz vahşet) şarkısını birisi barda söylemesini istemiş o da söylemiş ve keşfedilmiş. bu şarkıyla ünlenmiş sayılabilir yani. ilginç bir yaşantısı olmuş, ilginçten ziyade uçlarda diyebiliriz. çok güzel bir sesi var, i'll be seing you dinlenmeli.
yağmurlu bir Bursa sabahında elinizde bir fincan kahve ile sizleri çooook uzaklara götüren, hele ki My Man ile bir kadın bir erkeği acaba bu kadar sevebilmiş olur mu dedirten ,bence acının ve hüznün tek gercek ifadesi bir diğeri için (bkz: Gülden Karaböcek)