bilinç

entry61 galeri1 video1
    60.
  1. Bilincin kaynağı, beyin aktiviteleri, sinir hücreleri arasındaki etkileşimler ve çevresel deneyimlerle ilişkilidir.
    0 ...
  2. 59.
  3. yanılsamadır. aslında bilinç diye bir şey yoktur.
    1 ...
  4. 58.
  5. Freud’a göre yaşanılan şu andır. Zihin farkındalığımızın olduğu yerdir. Duygularımızı, algılarımızı, anılarımızı, hislerimizi içerir.

    Freud, yalıyo bu sporu arkadaşlar.
    0 ...
  6. 57.
  7. beyin sapındadır. ve beyin olmadan varlığını sürdürmesi mümkün değildir.
    0 ...
  8. 51.
  9. her sabah açıldığında "ben neden hâlâ yaşıyorum" dedirtendir.
    0 ...
  10. 50.
  11. "...böyle korkak ediyor hepimizi."
    1 ...
  12. 49.
  13. Noronlarin birbirleriyle baglantilar kurup belirli oruntuler olusturmasiyla yaratilan dusuncelerle kendimizin ve cevremizin farkinda olmamizi, sorgulamamizi, hayal kurmamizi saglayan sey. Bilinc karmasik bir konu bu yuzden dusuncenin temelinde noronlarin olusturdugu oruntuler rol oynasa da en temelde yatan sebep belirsiz oldugundan arada bir kopukluk var. Bu yuzden de kimileri bilincin noron seviyelerindeki kuantum mekaniginden kaynaklanan surecler sonucunda sadece canlilarda olusabilecegini dusunurken kimileri de belirli karmasiklik seviyesinden sonra paradoks benzeri bir duruma sebep olacak olan cansiz maddelerde de olusabilecegini soyler. Aslinda buradaki belirsizlik biraz da canlilik nedir sorusu ile de alakali. Boyle bir sey varsa Bunun cevabini tam olarak verebilmek gerek.

    insani bir kenara birakirsak, Noronlarin olusturdugu oruntulerin bir benzerini olusturabilen bir makine bilinc kazanabilir miydi? Yoksa bu yalnizca biyolojik yapilara ozgu bir sey mi? Bunu deneysel olarak kanitlayabilir miyiz?

    En onemli paradoksal problem ise su: Bilincli bir varlik bilincin sebebini bulabilir mi?
    0 ...
  14. 48.
  15. 47.
  16. insan bilincinin açıklanması konusunda iki materyalist eğilim arasında bir tartışma olduğunu daha önce not almıştım bilgi işlemciler ve biyokimyacılar arasında bir tartışma genel eğilim son zamanlarda bilgi işlemcilerden yana (bilinç denilen şey yalnızca evrimsel süreçlerde Ortaya çıkan bir tür yazılım hatasıdır) bilinç aslında fiziksel açıdan bir tür sürekli bilgisel dalgadır. Bu süreklilik kendi içinde çelişkileri barındırır. Belirli bir düzeyde karşılaşılan sorunların karmaşıklığı beyinlere karşı çok büyük zorluklar ve sorunlar çıkarmıştır ve Evrim bilinçli bir teknisyen olmadığından bu çelişkilere hiçbir amacı olmaksızın tecavüz etmiştir. Rasyonel bir verimlilik mühendisliği açısından sinir sisteminin bir noktada devreden çıkarılması ve yepyeni bir tasarımın yani insan beyninin yaratılması gerekiyordu zira sinir Sistemi milyonlarca yıllık yükü ve mirasıyla geliyordu ancak evrim zıplayarak olan bir şey değil ve milyonlarca yıllık çözümlerden bir anda kendini sıyırma gücüne sahip değildi ve insan bilinci bir tür özel bir uzlaşmanın sonucu ortaya çıktı. Sayısal bir makine kendi başına Bilinç kazanamaz çünki içindeki çelişik algoritmaları uzlaştıramaz bir tür mantıksal felce uğraması çok daha muhtemeldir. insan beynini dolduran çelişkiler algoritmik bir yöntemle 100 binlerce yıl sonra bir tür uzlaşmaya gitmiştir. Zoolojik yollarla temel çevreyi modelleme, Dil aracılıyla kavramlara ulaşma refleks ve düşünme düzeyleri dürtü ve denetim düzeyleri üzerinde insan bilinci evrim açısından bir tür kaçış bir iç bahçedir. Bilinçaltının üstünde tüm bu çelişkiler içinde bir tür mantar tıpa görevi üstlenmektedir. Peki bilinç bir tür yazılımsa Bu yazılım bir başka beyne aktarıldığında ben yine ben olacakmıyım ? Bu örneği düşünmek kolay oldu şöyle düşüneyim bilincimi şuan yedekleyip bir tür buluta yüklesem ve bir ay sonra bir araba kazasında ölsem buluttaki bilgi şuanki bedenimle aynı bir klona yüklense bu kişi yine ben Olacakmıyım ? Öldükten sonra yeni bir bedende gözümü açma fikri bana çok olasılık dışı geliyor o zaman ben dediğimiz şey basit bir yazılım hatası değil midir ? Değilse ne olabilir ? Bilişim ve dinamik açısından yorumlanan çağdaş bilinç kuramı ne yazık ki açık ve yalın sonuçlara götüremiyor ve bizler sürekli olarak bu noktada modeller ve benzetmeler dizisine geri itiliyoruz. Gerçekten bilinçli bir varlık bir gün yaratmaya kalkışsak bile bunu hiçbir zaman başaramayacakmışız gibi gözüküyor çünki bu varlıklar bize mantık yaratıcı davranış düzen konusunda bir tür dahi gibi gözükseler bile insan bilincinin içsel çalkantılarına labirentvari doğasına sahip olamayacaktır. Özgür irade konusunda eğer katı bir determinizme teslim olursak insan davranışlarının ayın ve güneşin hareketleti kadar öngörülebilir olacağını kabul etmemiz gerekir demiştim. Tarihin yüzümüze vurduğu gerçeklik bunun tam aksi. insan doğası katı bir deterministik çerçevede açıklanabilseydi dünyanın hiçbir yerinde anket şirketlerine ihtiyaç olmazdı.
    0 ...
  17. 46.
  18. Kendisiyle garip bir ilişkim mevcut.
    Sevgilim gibidir kendisi.
    *

    Yatakta uyuyacağım zaman hiçbir sorun yoktur.

    Ama koltukta uykuya dalarken, laptop başında uykuya dalarken sürekli ani bir titreme, adeta bir şok cihazı ile müdahale edercesine beni uyarıyor ve diyor ki; haydi yatağımıza gidelim. *
    0 ...
  19. 46.
  20. paniği en aza indirgeyen ana unsur.
    0 ...
  21. 45.
  22. ilk psikologlar bilinci zihin ile eşitlemişler ve psikolojiyi "zihnin ve bilincin çalışılması" olarak tanımlamışlardır. evet.
    1 ...
  23. 44.
  24. doğayı fark edişimize sebep olan şeye verdiğimiz ad. bir tek insanda olduğunu düşünüyoruz ama böyle olmayabilir. belki bitkilerde ve hayvanlarda da mevcuttur ancak yeterince gelişmiş seviyede olmadığı için onları bilinçsiz olarak adlandırıyoruzdur. mesela biz insanlarda frontal lob çok gelişmiş durumda. froontal lobun ise bilinçli eylemler oluşturmada çok büyük bir rolü var. böyle düşünürsek insanlar arasında da daha fazla veya daha az bilince sahip olanlar mevcut olmalı.
    0 ...
  25. 43.
  26. girmek istemediğim meselelerden bir taneciğidir..

    alzheimer görünce pek giresiniz gelmiyor haliyle..
    0 ...
  27. 42.
  28. 41.
  29. ellerinin altından kayıp giderken zaman,
    biraz da olsa farkına varabilmektir bu dünyanın..
    ve belki de bu rüyanın..
    14 ...
  30. 40.
  31. Yaşadığının farkında olma hali. Tüm anılar, yaşanmışlıklar, acılar, sevinçler... Her gün bilincimizi kaybediyoruz, uyuyoruz. Saatlerce süren uyku bize 1 saniye gibi geliyor. Uyurken de rüya dışında ne var? Hiçlik. 10 saat uyudum canım sıkıldı olayı yok çünkü hiçbir şey algılanmıyor.

    işte, bir gün bir kez daha uyuyacağız ancak bu sefer hiç kalkmayacağız. Bu düşünce ise kimine ceza kimine nimet..
    0 ...
  32. 4.
  33. Dönemin fikir iklimine göre cevabı hep değişkenlik göstermiş şey.
    Kimi ruh kimi akıl kimi sezgi demiş kimi temelde bu kavramlara varan çeşitli karmaşık işlemlerle açıklamıştır.
    Fakat düşünebiliyorsanız varsınızdır diyerek konuyu özetleyelim.
    0 ...
  34. 2.
  35. çok önemli bir soru. ya da şu taraftan soralım:

    bilinç var mı? bir de bu taraftan soralım:

    bilinç varsa bir tanemi bir kaç tane mi var. bir de o taraftan soralım:

    bilinçler varsa yalnız insan bilinçleri mi var yoksa başka bilinçler de mevcut mu?

    bunlar önemli.
    0 ...
  36. 40.
  37. Hologram evren teorileri gittikçe değerleniyor. Bir çok fizikçi evrenimizin aslında bir yansıma olduğundan söz ediyor. Bu bilgilerle beraber,10 yıl içerisinde küresel olarak hayat felsefemiz değişebilir. 
     Ancak bence bilim her ne kadar açıklasada, hayatımızda yaşadığımız bazı fenomenlere bakarakta bu bilgiyi anlayıp deneyimliyoruz, bilmenin ötesine geçebiliyoruz. Mesela rüyalar hakkında düşünelim. Rüyalar bilinç altındaki bilginin dışa vuran hologramıdır ve bize büyük ipuçları verir. 

    Düşüncelerimi kısaca anlattım bununla ilgili, göz atabilirsiniz. https://www.youtube.com/watch?v=D8JDb_Uvy0s
    0 ...
  38. 39.
  39. "sadece içine kirpik kaçan göz, şişmiş parmak veya çürük diş kendini duyumsar, bireysel varlığının bilincine varır. sağlıklı göz veya parmak ya da diş varmış gibi görünmez. yani gayet açık, değil mi? kendi kendinin bilincine varmak, hastalıktır."

    (bkz: yevgeni ivanoviç zamyatin)
    2 ...
  40. 38.
  41. bazı materyalistlerin madde ile açıklayamadıkları için inkar ettiği insanı insan yapan birincil özellik. Allah'ın lütfu...
    1 ...
  42. 37.
  43. insan'ın süper gücüdür bilinç.

    istanbul'da bir akşam üstünü düşünün, mesai saati bitiminde yolların kalabalıklığını düşünün mesela. Trafik sıkışmıştır, metrobüs'ün içerisi insan kalabalığıdır. Her bir insan'ın varacağı hedef farklıdır. Yollara baktığınızda yoğun bir araba sürüsü görürsünüz. işte beynimizin içi de istanbul'un meseai saati çıkışı gibidir. Milyonlarca nöron bulunmaktadır ve bu nöronlarla iletişim kuran milyonlarca hücreler durmadan sinyal gönderir.

    Beynimizin içi o kadar karışık ki, sadece küçücük bir noktasını incelersek karşımıza samanyolu galaksisinden fazla hücreler çıkabilir. Düşünüldüğünde ise bu kadar hücreden akıp giden sinyallerin her birini çözecek olsaydık nasıl bir insan olabilirdik? Beynimiz bunca sinyali elbette tam zamanlı olarak işleyemediği için büyük bir depo oluşturmuş ismi de bilinç altı...

    Sevinçlerimizin, hüzünlerimizin, hayallerimizin ve tutkularımızın hatta benliğimizin bir grup sinir hücresinden meydana geldiğini düşünün. Evet bu size inançlarınızdan ötürü oldukça saçma gelebilir. Ancak hepsi bu sinir hücreleri ile bağlantılı moleküler birleşimlerdir. Bu durumu biraz daha açalım.
    ilahi dinlere inanan bireyler şüphesiz insanın fiziksel bir bedeni olduğuna ve bu fiziksel bedenin içinde ise maddesel olmayan bir ruh olduğuna inanırlar. işte buna dualizm deniliyor. Dualizm bir çok dinde esas olarak alınmıştır. Bu akımın öncülerinden Rene descartes hayvanların birer makine olduklarını ancak insanların hayvanlardan ayrı olarak ikilik durumu yani dualite olduğunu söylemiştir. Günümüzde milyonlarca insan dualite'ye inanmaktadır. Bir çok insan hayvanlarda bizdeki gibi bir bilincin olmadığını sadece insanlığa yardım etmeleri için yaratıldıklarını savunurlar.

    Ancak bilim şöyle diyor; "fiziksel bedeninden başka bir sen yoktur." Elbette bu durum saçma gibi gelebilir. isterseniz biraz bilincimizin fiziksel özellikleri hakkında konuşalım. Bizler meraklı yaratıklarız. Durmadan merak ederiz. Çocuklar nasıl konuşmayı öğreniyorlar? Birisi bize neden çekici ya da itici gelir? Gibi bir çok konuyu merak ederiz.

    Beynimizdeki sinir hücreleri birbirlerine kimyasallar ile bağlantılıdır. Bir uyarıcı görevi üstelenirler. Mesela hüzünlendiğimizde farklı bir uyarılma, sevindiğimizde ise farklı bir uyarılma ile kimyasal tepkime oluşur. Bunun neticesinde duygular ortaya çıkar. Bu duyguların depolandığı yer ise bilinç altımızdır. Oraya erişim sınırlıdır. Hangi durumlarda bu büyük depolama alanına ulaşabiliyoruz? Uykuda...

    Uykumuzu mutfak olarak düşünebiliriz. Bu mutfağa dışarıdan o kadar çok şey alıyoruz ki, etrafımızda olan biten herşeyi... işte bu mutfakta hayallerimiz bilinç altımızdan bilincimize doğru hareket eder. Bu yüzden uyandıktan sonra halen uykunun etkisi altında kalabiliyoruz. Hatta bazen saatlerce unutamıyoruz. Bunun sebebi gerçekten de gerçekçekçi olması. Bilinç altımızdan kopup gelen nesnelerin bilincimizde yani onları anlayarak yorumladığımızda bize o kadar gerçekçi gelir ki ve bir okadar da saçma. Saçma olduğunu bildiğimiz halde bu durumu yorumlamak isteriz. Çünkü rüyadakilerin bir anlamı olmalı değil mi? Ancak o anlamlar ansiklopedilerde değil, senin bilinç altında. O gördüklerini sadece bilincin çözebilir. Rüya tabirleri değil...
    0 ...
  44. 36.
  45. 35.
© 2025 uludağ sözlük