arkadaşlarıyla eylemden dönüşte mcdonalds'da big mac yiyip, yanında coca cola içen 17'lik balon komünisttir.
edit: niye eksiledin aybalam. tamam kızma çocuk menüsü istiyorsun heralde.
komünizmi özümsemiş, huuup diye içine çekmiş olan abilerinden nasihat alması gereken ergendir. abilerinin, her tarafından bilgi fışkıran bu eleştirel entrylerine kulak vermesi gereken ergendir.
büyüdükçe olgunlaşacak olandır; devrim ateşi bir kere gerçekten düşerse yüreğe kolay kolay silinemez zaten.
ayrıca 'bilgisiz'lik her yaşta var olan bir şeydir, öğrenmek belli bir yaşta bitecek bir eylem değildir.
lisede vardı bi kaç arkadaşımız böyle. sürekli küba'da yaşama hayali kurarlardı. converselerinden, levi's engineer'larından vazgeçmezlerdi bu hayali kururlarken. giydiği pabuçların emperyalistin önde giden markası olmasını umursamazlardı. küba'da doktorların ayda 30 dolar civarı paralara çalıştığını bilmezlerdi. alınan bir buzdolabının bile hesabını mahalle zabıtlarına vermen gerektiğini de...
küba denilen yere daha geçen yıl fidel castro'dan sonra gelen raul castro sayesinde internet girdi. amaa sağlık, eğitim, parasız demeyin. bunun olması için sosyalist olmaya gerek yok. ekonomik durumun iyi olması yeterli.zira sosyoekonomik açıdan gelişmiş ülkeler bu imkanların alasını sunuyor.**
bu yazıyı okuyan yaş ve zihin açısından ergenler; manita avlıcam, cool görüncem diye bilmediğiniz, anlamadığınız kavramlar altında ezilmeyin. zira bu olaylardan biraz çakan şahıs sizin cehaletinize kıçıyla güler, tartışmaz bile sizle.
peşin peşin noT: sosyalizm, faşizm, monarşizm... umrumda değil benim. sözlükçü arkadaşların kapışmayı sevdiği konulardır bunlar ama beni pek bağlamaz. burda vurguladığım şey kullandığınız kavramların, özendiğiniz şeylerin farkına varmamız gerektiği. zira sosyalist bir ülkede yaşamak göt ister. şirinler köyündeki gibi değildir hayat.
sözlükte de bol bol görülür bu ergenlerden. yine madde madde özelliklerini sıralamak gerekirse:
- 2 entry'lerinden biri "denizler, mahirler", "che", "devrim"dir.
- büyük olasılıkla hatırla sevgili'yi izleyerek veya dar ağacında üç fidan'ı okuyarak başlamışlardır solculuk oynamaya.
- che tişörtlerini üstlerinden çıkarmazlar.
- "solcuyum baaaan", "devrimciyim taam mı" diye bik bik konuşurlar.
- cumhuriyet favori gazeteleridir. cumhuriyet logosunu göstere göstere okurlar gazeteyi umuma açık yerlerde.
- ordan burdan duydukları havalı sözleri cümle içinde alakalı alakasız yerlere serpiştirirler. misal: "ay cıreeen, ne kadar da ideolojiksin bugün", "marx'ın doktrinlerini çok doğru buluyorum yaneee", "bir ölür bin diriliriz taam mıaa", "ülkücüler çok çirkiiaaan"...
- oy verecek yaşa gelmelerine daha 3-4 sene vardır. büyüyünce tkp'ye oy verme hayalleri kurarlar. favori deyişleri: "cahillik olduğu için tkp iktidar olamıyeee"dir.
- "türk-kürt kardeştir. newroz kürt bayramıdaaar" derler. ama bunun nedenlerini açıklayamazlar.
- grup yorum'u pek bi severler. dersim'de doğan güneş'i duygu dolu inlemelerle dinlerler; ama dersim neresidir, burda neler olmuş, hiç bilmezler.
- "kürtler kardeşimiz, siz faşistsiniz yeee" derken pek bi ateşlidirlr; ama hayatlarında doğu'ya, güneydoğu'ya gitmişlikleri yoktur.
şimdi de mini mini fındık kurdu, içi dolu turşucuklarımızın neden solculuk oynadıklarını irdeleyelim:
efedim bilirsiniz; ergenlikte herkes bir yerlere ait olma isteği duyar. arkadaşlarından bir adım öne çıkmak, dikkat çekmek, kendini göstermek ister. kimi bunu derslerinde başarılı olarak yapar, kimi sporda ve sanat dallarında bunu başarır, bunlar da en kestirme yolu tercih ederler. sonuçta; okulda popüler, sözü dinlenen ve bilgili biri olarak anılırlar.
amaaaa, şahsımın gözlemlerine göre en büyük neden ise şudur:::::
(erkek ise)- kızlar solcu erkeglere veriyi leee.
(kız ise)- ayyy cıreeeen, solcu erkekler ne yakışıklııığğ!!!
işin komiği kendi yaşıtlarına göre daha bilgili olması değişik bir durum. aslında buna şaşırmamak gerekiyor. bir ülkede onursuzluğun, kara yüzlerin hakimiyeti varsa bu çürümüşlük eninde sonunda sola da bulaşır. buna karşılık solun elindeki tek avantaj yaşamı değiştirme ve geliştirme arzusudur. bu arzu memlekete dair umuda sahip olmayı zorunlu kılar. diğerleri ne mi yapıyorlar? onursuzluğu, ahlaksızlığı ve iki yüzlülüğü akıllılık sanıyorlar, bilgiç taslıyorlar. halbuki kendilerininde adornolardan, arendtlerden veya popperlerden haberleri yok. halbuki pek çoklarının yaşadığı ideolojilerin sonu sanrılarını bu kişiler başlatmıştır ama dünyadan haberleri yoktur.
Eleştiri anlamında sadece converse, levi s giyerler, coca cola içerler fanzinini aşamayan milliyetçi, faşist, dinci ergenlere oranlara kendisini geliştirebilme imkanına sahiptir.*
sosyalist olmayan ve öyle düşünmeyen herkesi dinci, faşist, gerici diye kendince kategorize eden, entrynizde üstüne basarak söylediğiniz apolitik olduğunuzu bile anlayamayan, insanların ne anlatmaya çalıştığına bile bakmadan yaftalamaya, etiketlemeye çalışan, kendi bildiğini tek doğru sanan, görecelik kuramından habersiz, biliyorum diyen cahil ergendir.
biraz paradigmanızı değiştirin yazık hayat ona buna bu kadar kin, düşmanlık besleyecek kadar ucuz satılacak birşey değil...
ilk başlarda görüşleri sert ancak okudukça, öğrendikçe görüşleri yumuşayan ve hayatının sonuna kadar o görüşe bağlı kalacak kişidir. örneğin lisede "kahrolsun amerika" diye bağırırken üniversitede özgürlükçü ve eşitlik savunucusu bir work and travel yolcusu olabilir.
yeşil parke giyip, hak özgürlük deyip, faşist diye nitelendirdiklerine çok da farklı olmayan faşizan hareketlerle saldıranların hepsini kapsamaktadır. paso şekilsiniz olum.
anladığım üzere sözlükte bolcana bulunanlardır. mendil satan sokak çocuğuna ters bir hareket yaptığımızda, nasıl ki o çocuk yarım dakika içinde 20 çocukla boy gösteriyorsa; bunlar da, kendilerine dokunan lafları görünce voltran'ı oluşturur gibi tostoparlak olurlar.
- cıreeen, koş! bi faşist bize laf sokmuuaaş!
- ay tamam, ben de bizim çocukları çağırıyorum, basalım eksiyi!
- tımam, fake'imi de açiiim, aayyyy!
hebele olan hübeleden daha hüpürdek kola içen devrimcidir. bunu söylemek kolay... veya işte ne bileyim "allah'ını kaybetmiş peygamberini arayan devrimcidir" çok kolay diyebiliyoruz efendim. mes'ele anlatmakta, anlatabilmekte... alacaksın karşına anlatacaksın. sabır sınırlarını zorlayacak belki ördüğü duvarları yıkma çabanıza karşı duruşu ama ne farkeder ki? eğer ki siz o ergene bir şeyleri anlatamıyorsanız üzgünüm ama aynaya bakmalısınız... peki bu ergene laf anlatabilmek adına(burayı örnek verecek olursak) yazdığı entrynin altına sayfalarca "dolu" bir şeyleri yazmak yeterli midir? pek sanmıyorum... zira kafasında belli kalıpları sertleştirdiği bu döneminde bu şekilde ulaşamazsınız bu insanlara. özel mesaj atarak ulaşacaksınız, hakaret etmelerine göz yumarak, tahammül ederek ulaşacaksınız, uyararak ama alay etmeyerek ulaşacaksınız... gazlamaksızın, galeyana getirmeksizin ulaşacaksınız. ama bir şekilde ulaşacaksınız. ki bunu beceremiyorsanız üzgünüm ama bu da sizin ayıbınız bugünümün pek büyük, yaşlı fosilleri...
