babası ilteriş kutluk kağan öldüğünde kendisi sekiz, kardeşi kül tigin ise yedi yaşında olduğu için tahta geçen amcası kapağan kağan da ölünce, kendisinden bir yaş küçük olan kardeşi ile taht kavgasına girişmişlerdir. ancak bu kavganın sebebi, alışılmış taht kavgalarının aksine, kendisinden bir yaş küçük olmasına rağmen tahta kardeşi kül tigin'i layık görmesidir. sonunda kül tigin töreye bağlı kalarak ağabeyini tahta geçmesi için ikna eder ve mergen, bilge kağan adıyla budununa asırlarca unutulmayacak olan öğütleri bengü taşlar'a yazdırarak ölümsüzleşir...
tengri'nin ulu türk milletine armağanı.
--spoiler--
EY TÜRK MiLLETi!..
Ben ki Tanrı'nın izniyle tahta oturmuş Türk Bilge Kağan. Sözümü sonuna kadar dinle... Önce kardeşlerim, çocuklarım! Sonra bütün soyum. Güneydeki Şatlar, Apalar kuzeydeki Tarkanlar buyruk beyleri Otuz Tatar, Dokuz Oğuz Beyleri...
Milletim:Bu sözümü iyice işit.... iyice dinle... Üstte mavi gök, allta kara yer yaratıldığında ikisi arasına insanoğlu yaratılmış. insanoğlu üstünde atalarım Bumin Kağan, istemi Kağan Hükümdar olmuş. Türk milletinin ilini tutmuş töresini düzenlemişler... Ordu yürütüp dört bir yandaki başlıya baş eğdirmiş dizliye diz çöktürmüş... Çin milleti ile komşu olmuşlar. Altını, gümüşü, ipekliyi sıkıntısızca veren Çinlinin sözü tatlı ipeklisi yumuşak imiş...Bunlarla uzak kavimleri kendisine yaklaştırır, sonra kötülük edermiş...Bilge kişiyi, yiğit kişiyi sevmez, yürütmezmiş... Türk milleti varlığa, tokluğa ve rahata alışıksın.Böyle olduğu için boş tatlı sözlere kanıp Kağanının, Beyinin sözünü beklemeden her yere gittin, aldandın, aldatıldın, böyle olunca oralarda hep mahvoldun...itaatsizliğin yüzünden seni kalkındırmış Kağanına ve eline kendin kötülük getirdin, kendin yanıldın... iyice düşün:
Silahlılar gelip seni nasıl dağıttılar mızraklılar gelip seni nasıl sürdüler.Mukaddes Ötüken ormanının milleti dağıldın...Doğuya giden gitti, batıya giden gitti.Gittiğin yerde kanın su gibi aktı, kemiğin dağ gibi yattı. Bey olacak erkek evladın köle, hanım olacak kız evladın cariye oldu. Kocamışlara , bilgelere itaatsizligin yüzünden... Tahta oturduğumda; şuraya buraya dağılmış olan milletim ölüp biterek yaya ve çıplak olarak geri geldi. Milletimin adı yok olmasın; Töre yok olmasın diye, gündüz oturmadım gece uyumadım.Gözden yaş gelse önleyerek, gönülden çığlık gelse geri çevirerek düşündüm.iyice düşündüm. Milletimi kalkındırayım, besleyeyim diye kuzeye, güneye ve doğuya on iki büyük sefer yaptım, savaştım. Ondan sonra Tanrı bağışlasın; talihim ve kısmetim varolduğu için Ötüken'i il tuttum.Açları doyurdum, çıplakları giydirdim. Yoksul milleti zengin kıldım. Az milleti çoğalttım. Artık kötülük yok.
...Ve Türk Kağanı Mukaddes Ötüken Ormanında oturdukça ülkede sıkıntı olmayacak, töre yaşayacak.. Üstte Gök Basmasa Allta Yer Delinmese Senin ilini ve Töreni Kim Bozabilir?
EY TÜRK TiTRE ve KENDiNE DÖN!..
--spoiler--
göktürk devleti ne 24 yıl boyunca kağanlık etmiş, adı gibi bilge yüce türk beyi.
--spoiler--
ey türk oğuz beyleri! bu sözümü iyi işitin! üstten gök çökmedikçe, alttan yer delinmedikçe biliniz ki, türk milleti, türk yurdu, türk devleti, türk töresi bozulmaz. ey ölümsüz türk milleti! kendine dön! milletin adı sanı yok olmasın diye, türk milleti için, gece gündüz uyumadım, gündüzleri oturmadım. kardeşim kül tigin ile ölesiye çalıştım. birleşen milleti dağıtmadım. türk kağan ötükende oturursa, türk yurdunda sıkıntı olmaz. ben ötükende oturarak tek başına yurdu idare ettim. çinlilerin değerli hediyelerine kapılmadım. buna kapılan ne kadar türkün öldüğünü, çin boyunduruğuna girdiğini unutmadım. tanrı yardım etti, türk kağanı oldum. dağılmış milletimi topladım. fakir milletimi zengin ettim. azalmış milletimi çoğalttım. atalarıma layık bir evlat olmağa çalıştım. ecdadımız törelerine öyle bağlı idi ki, bununla milleti mutlu ettiler. onlar bilge kağandılar. sonradan bilgisiz, beceriksiz kağanlar, çinlilerin hilesine kandılar. türk milleti, zengin ülkelerini kaybettiler. türk kağanların cihanı tutan haşmeti maziye karıştı. bu yüzden türk yöneticileri köle, türk kızları da cariye oldu. türk adı yerine çince isim kullandılar. bu utanç vericidir. yüce tanrı, türkün bu haline acıdı, babam ilter kağanı türklere kağan yaptı. babamın türk ordusu kurt, türk düşmanları koyun oldu. kurt önünden kaçan koyunlar dağılıp gittiler. babam, doğudan batıya at koşturdu. türkleri birleştirdi, türk devletini ihya etti. ben zengin ve parlak bir millete han olmadım. kardeşim ve yeğenlerimle birlikte yemin ettik, türk milletinin, türk devletinin adı, sanı yok olmasın diye gündüz oturmadım, gece uyumadım, çalıştım.
--spoiler--
ayrıca (bkz: orhun yazıtları)
Önce kardeşlerim, çocuklarım! Sonra bütün soyum. Güneydeki Şatlar, Apalar kuzeydeki Tarkanlar buyruk beyleri Otuz Tatar, Dokuz Oğuz Beyleri...
Milletim: Bu sözümü iyice işit, iyice dinle...
Üstte mavi gök, allta kara yer yaratıldığında ikisi arasına insanoğlu yaratılmış.
insanoğlu üstünde atalarım Bumin Kağan, istemi Kağan Hükümdar olmuş. Türk milletinin ilini tutmuş töresini düzenlemişler...
Ordu yürütüp dört bir yandaki başlıya baş eğdirmiş dizliye diz çöktürmüş...
Çin milleti ile komşu olmuşlar. Altını, gümüşü, ipekliyi sıkıntısızca veren Çinlinin sözü tatlı ipeklisi yumuşak imiş...Bunlarla uzak kavimleri kendisine yaklaştırır, sonra kötülük edermiş...
Bilge kişiyi, yiğit kişiyi sevmez, yürütmezmiş...Türk milleti varlığa, tokluğa ve rahata alışıksın. Böyle olduğu için boş tatlı sözlere kanıp Kağanının, Beyinin sözünü beklemeden her yere gittin, aldandın, aldatıldın, böyle olunca oralarda hep mahvoldun...
itaatsizliğin yüzünden seni kalkındırmış Kağanına ve eline kendin kötülük getirdin, kendin yanıldın...
iyice düşün:
Silahlılar gelip seni nasıl dağıttılar mızraklılar gelip seni nasıl sürdüler?
Mukaddes Ötüken ormanının milleti dağıldın...
Doğuya giden gitti, batıya giden gitti. Gittiğin yerde kanın su gibi aktı, kemiğin dağ gibi yattı.
Bey olacak erkek evladın köle, hanım olacak kız evladın cariye oldu.
Kocamışlara , bilgelere itaatsizligin yüzünden...Tahta oturduğumda; şuraya buraya dağılmış olan milletim ölüp biterek yaya ve çıplak olarak geri geldi. Milletimin adı yok olmasın; Töre yok olmasın diye, gündüz oturmadım gece uyumadım.Gözden yaş gelse önleyerek, gönülden çığlık gelse geri çevirerek düşündüm.
iyice düşündüm.
Milletimi kalkındırayım, besleyeyim diye kuzeye, güneye ve doğuya on iki büyük sefer yaptım, savaştım.
Ondan sonra Tanrı bağışlasın; talihim ve kısmetim varolduğu için Ötüken'i il tuttum. Açları doyurdum, çıplakları giydirdim. Yoksul milleti zengin kıldım. Az milleti çoğalttım. Artık kötülük yok.
Ve Türk Kağanı Mukaddes Ötüken Ormanında oturdukça ülkede sıkıntı olmayacak, töre yaşayacak..
yazının başında da geçen kendini tanımlaması ile kut'lu bir kişiliğe sahiptir bilge kağan. tarihi bulgu ve belgelere göre bu kutluluğunun kaynağı tanrı katından gelen bir peygamber olmasıdır ki, araplar ve ortadoğu kaynaklarında bu kişi zülkarneyn'dir.
(bkz: zülkarneyn/@protest sanayici)
http://tarihturklerdebasl...-peygamber-hz-zulkarneyn/
"türk" ismini tarihe kazıyan ulu kağan köktürklerin ikinci hanedanlığında kardeşi kül tügin ve veziri tonyukuk ile birlikte türk milleti'ne altın bir çağ yaşatmış, evvela tüm türk boylarını gök bayrak altında toplamış, türk dünyasında barış ve huzuru ve dolayısıyla saadeti tesis etmiştir.
Bilge Kağan'ı en büyükler arasına katan ve ona Türk tarihinde başka hiç kimseye nasip olmamış müstesna bir yer kazandıran en önemli eserlerinden biri, onun zamanında dikilen ve aradan 1300 yıl geçtiği halde, bugün bile önemini, güncelliğini, tazeliğini koruyan, dünya durdukça da koruyacak olan Orhun Yazıtları'dır.
Bu yazıtlar, Tarih yapan fakat yazmayan bir millet olarak tanınan Türkler tarafından yazılmış ilk Türk tarihi, Türk kelimesinin ve Türk Milletinin adının geçtiği ilk Türkçe metin, Türk yazı dilinin ve yazılı Türk edebiyatının ilk, fakat olağanüstü işlek örneği olma gibi özelliklere sahiptir. Türk hitabet sanatının bu ilk ve muhteşem şaheserinde; vatan ve millet sevgisi, millet olma, devlet kurma bilinci, milliyet fikri olağanüstü güzel bir dil ve üslupla işlenmiştir.
Bilge Kağan'ın, Türk tarihine ışık tutan, yöneticileri ve halkıyla bütün millete öğütler veren, yol gösteren bu siyasetname, tarih ve siyaset belgesi, vasiyetname niteliğindeki hitabesi, çağının çok ilerisinde adil, ileri, barışçıl, milletinin tamamını görüp gözeten sosyal, ekonomik ve siyasi bir nizam, sistem ve öğreti niteliği de taşımaktadır.
işlenen fikir ve düşüncelerin, savunulan değerlerin her zaman ve her yerde geçerli olabilecek, bugünlere ve yarınlara da ışık tutabilecek mükemmellikte, olgunlukta ve evrensellikte olması, üstelik çoğu ifadelerin neredeyse birebir Kur'an Ayet meâli denebilecek kadar islami ölçülere ve değerlere uygun düşmesi de üzerinde önemle durulması gereken son derece ilginç ve şaşırtıcı bir durumdur.
kimi kaynaklarda "türkleri budist yapmak istemesi ve vezir tonyukuk tarafından bu istemden vazgeçirilmesi"nden bahsedilse de kutlanmış kişi olan bilge kağan'ın böyle bir girişimi olduğunu düşünmek son derece mantıksızdır.
düşünün ki tanrı katında doğan ve türk milleti'ni dünyaya egemen kılmak için var edilmiş kutlu kişi bir başka dinin buyruğu altına girecek.
bu türk başbuğu bilge kağan'a yapılan bir hakarettir sadece...
Kültigin 731 Yıllında Uçmağ'a vardığında;Bilge Kağan Şu sözleri söylemiştir;
Küçük erkek kardeşim Köl Tigin öldü. Kendi kendime düşündüm. Gören gözlerim görmez oldu. Hiçbir şeyi düşünemez oldum. Sadece ölümsüz olan Tanrı yaşar. insan oğlu ölmek için yaratılmış diye düşündüm. Gözlerimden gelen yaşlara engel oldum, içim kan ağladı. iyice düşündüm. Eğer kendimi bırakırsam yeğenlerimin, çocuklarımın, beglerimin, milletimin geleceği kötü olur diye düşündüm
En eski Türk yazıtları olan Orhun Anıtlarını diktiren Türk beyi. Kardeşi Kültiginle birlikte Göktürklerin Çinlilere karşı açtığı egemenlik savaşında başarı kazandı. Kültiğin Oğuzların bir baskınında öldürülmesi üzerine yeğeni Yuluğ Tekine onun savaşlarını anlatan yazıtı yazdırdı, anısını yaşatmak için Orhun Anıtarını diktirdi. Sonra kendisi de Çinlilerle iyi ilişkiler kurdu. Çinli bir prensesle evlenmek üzere iken subaylarından biri tarafından öldürüldü. O da kardeşinin yanına gömüldü ve kendisi için de bir anıt dikildi. Onun zamanında Bilge Kağan yüksek memurluklarda bulundu. Ancak Kapağan onu ve kardeşini yok edip kendi oğullarını başa geçirmek istiyordu. Fakat ansızın ölümü buna engel oldu. Durumu anlayan Bilge Kağan ile kardeşi Kültiğin amca çocukları üzerine saldırdılar, oğullarını ve adamlarını öldürdüler. Boş kalan tahta Bilge Kağan oturdu (716).
Bilge Kağan sessiz iyi kalpli bir insandı, bu yüzden tahta kardeşim geçirmek istedi, fakat Kültiğin kabul etmedi.
O sırada, Türk ellerinden Çine göç başladı. Bilge Kağan bu göçleri önlemek için Çine karşı savaşa kalktı ise de, veziri Tonyukuk kendisine engel oldu. Bunun üzerine halkı yerleşik haya ta geçirmeye, tarıma alıştırmaya da niyet etti, fakat yine Tonyukuk, Türkler cenkçiliklerini kaybederler diye bu tasarıya karşı çıktı.
Bilge Kağan, ayaklanan Kitay ve Basmîl- lerle uğraştı, onları yenerek, sınırlarını genişletti.
Öte yandan bazı Oğuz boylarının ayaklanmasını bastırdıktan sonra Çin prensesiyle evlenmeye karar verdi, fakat veziri tarafından zehirlenerek öldürüldü (734). Bilge Kağan II. Doğu Göktürklerinin son kudretli hükümdarıdır.
Bir yıl sonra yuğ töreni yapıldı. Ölüsü kardeşinin Orhun kıyısındaki mezarı yanına gömüldü. Anıtını ve mezarım Çinli ustalar yaptılar (735). Orhun yazıtlarının birisi buna aittir
--spoiler--
ilgerü kün togsıkka (Doğuda gün doğusuna),
Birigerü kün ortasıñaru (Gündeyde gün ortasına),
Kurıgaru kün batsıkıña (Batıda gün batısına),
Yırıgaru tün ortusıñaru (Kuzeyde gece ortasına)...
Anta içreki bodun kop maña körür (Bu sınırlar içindeki halklar hep bana bağlıdır).
--spoiler--
--spoiler--
Bilge Kağan, hükümdarlığının ilk yıllarındaki güçlük ve mücadeleleri şöyle anlatır:
Hiç de zengin bir millete hükümdar olmadım.
Kursağında aş olmayan, sırtında giyecek bulunmayan,
Sefil ve perişan bir millet üzerine hükümdar oldum.
Kardeşim Köl Tigin ile sözleştik.
Babamızın, amcamızın kazandığı milletin
Adı ve şöhreti yok olmasın diye
Türk milleti için
Gece uyumadım, gündüz oturmadım.
Kardeşim Köl Tigin ile, iki şad ile
Ölüp yiterek kazandım.
Böylece kazanarak, birleşmiş milleti
Ateş ile su kılmadım (birbirine düşman etmedim).
(Kül Tigin Bengü Taşı, Doğu Yüzü, Satır: 26-27)
Bilge Kağan, amcasının son yıllarında ortaya çıkan isyanları bastırmayı başarmış, dağınıklı gidermiş ve birliği tekrar sağlamaya başlamıştı. Bunu gören ve daha önce Çin'e gitmiş bulunan bazı beyler de geri döndüler. Çin'e giden ve Çinlileşmeyi reddederek isyan eden halkın bir kısmı da geri döndü.
Bilge Kağan bu olayları ve buna benzer toparlanmaları şöyle anlatmaktadır:
Ben kağan olduğum zaman
Her yere dağılmış olan millet
Ölüp yiterek, yayan yapıldak dönüp geldi.
(Kül Tigin Bengü Taşı, Doğu Yüzü, Satır: 27-28)
Gidenler geri döndüğüne ve birlik az çok sağlandığına göre Çin'e de akın yapılabilirdi. Ancak Tonyukuk, henüz yeteri kadar güçlenilmediği gerekçesiyle buna engel oldu. Bilge Kağan bu defa da Orhun vadisinde, Çinliler gibi, etrafı surlarla çevrili bir başkent yaptırmak ve içine de Budist ve Taoist tapınaklar inşa ettirmek istedi. Bu talebe karşı Türklerin "koca kurt"u Tonyukuk'un cevabını Çin kaynaklarından öğrenmekteyiz:
"Gök-Türkler Çinlilerin yanında bire yüz bile değillerdir. Otlak ve sulak yerleri ararlar, avlanırlar, sabit evleri yoktur ve daima muharebe talimi yaparlar. Kendilerini güçlü hissettikleri anda ileri atılırlar. Kendilerini zayıf hissettiklerinde kaçarlar ve saklanırlar. Böylece Çinlilerin sayıca üstünlüklerini, ki bu onlara hiçbir şey sağlamaz, telâfi ederler. Eğer Gök-Türkleri surlarla çevrili bir şehre yerleştirirseniz ve bu defa Çinlilere yenilirseniz onların tutsağı olursunuz. Buda ve Lao-Tsöy'ye gelince, bunlar insanlara yumuşaklık ve telavuzu öğretirler; böyle şeyler savaşçılara göre değildir."
Ancak Gök-Türklerin tekrar güçlenmesi Çin'i harekete geçirdi. Doğuda Kıtay ve Tatabılarla, batıda Basmıllarla, kuzeyde Kırgızlarla anlaştılar. Hatta bazı Gök-Türk asilleriyle de gizlice ittifak yaptılar. 300,000 kişilik bir müttefik ordusu toplandı. Tonyukuk'un tavsiyelerini dinleyen Bilge Kağan hücuma geçmeyip bekledi. Basmılların 721 güzünde sonuçsuz kalan yürüyüşlerinden sonra Bilge Kağan, Kansu bölgesini yağmaladı; 721 kışında Kıtayları, 722 baharında Tatabıları bozguna uğrattı. Böylece müttefikkleri birbirinden ayırıp tek tek yenmiş oldu.
Gök-Türklerin başarıları üzerine Çin durumu kabul etmek zorunda kaldı. imparator Hsüan-tsung'un sarayında yapılan müzakerelerde "Bilge Kağan'ın iyi bir idareci olduğu, insanları iyi yönettiği ve dost canlısı kişiliğe sahip olduğu vurgulanırken, kardeşi Kül Tigin'in mükemmel bir savaşçı, iyi bir komutan, Tonyukuk'un ise çok cesur, yaşlı, bilgili, tecrübeli biri olarak Çin için tehlikeli olduları" belirtilmekteydi.
--spoiler--
Kaynakça:
Prof. Dr. Ahmet Taşağıl, Genel Türk Tarihi C.I; "Gök-Türkler", s.686-687-688 Ankara (2002)
Renê Grousset, Bozkır imparatorluğu, s.119 (Çev.Reşat Uzmen), Ötüken Neşriyat, istanbul (1980)