big bang

entry144 galeri11 video2
    44.
  1. Big Bang teorisi, evrenin sıfır hacimde, sonsuz yoğunluktaki bir noktanın günümüzden 14 milyar yıl kadar önce patlamasıyla başladığını savunuyor.
    Big Bang de sadece bir teori ancak Big Bang'den önce her yerde boşluk olduğu ve çok çok küçük bir hacimde çok yoğun bir şekilde birikmiş şekilde maddeler olduğu söyleniyor.
    0 ...
  2. 43.
  3. evrenin meydana çıkışıyla ilgili bir teori. bir yerde çaresilikten ortaya çıkmış denebilir. öyle ya, evren yaratılırken ya da bazılarına göre ortaya çıkarken, kim vardı ki, şahitlik yapsın.

    teori aşağı yukari der ki, işte ani bir patlama oldu uzay, yıldızlar falan ortaya çıktı ve patlamanın etkisi ile hala birbirlerinden uzaklaşıyorlar.

    aslında sadece bir senaryo. yani olsa olsa böyle olmuştur diyor.

    ya uzun iş. şimdi yazmıyayım.
    0 ...
  4. 42.
  5. Evrenin büyük bir patlama ile oluştuğunu kanıtlamaya çalışan teoridir. Şahsen evren teorisini kesinlikle saçma buluyorum fakat bigbang teorisi mantıklı geliyor.
    0 ...
  6. 41.
  7. hakan günday'ın azil adlı kitabına göre big bang'ın tanımı;

    sonunda tanrı sıkıntıdan patlamıştır. buna da big bang denir...
    2 ...
  8. 40.
  9. patlamadan sonra gördüğümüz evrenin oluşmasına kadar bir çok dönemden geçilmiştir. bunlar:

    planck dönemi: çekim gücü dahil elektromanyetizma, güçlü ve zayıf çekim gibi bütün güçlerin henüz tek bir formda bulunduğu ve kuantum etkisinin geçerli olduğu sürece verilen isimdir. planck sabitinden yola çıkılarak 10^-43 saniye kadar sürdüğü tahmin edilmektedir.

    büyük birleşme dönemi: patlamadan sonra 10^-43. saniyeden başlayıp 10^-36. saniyede biten dönemdir. sıcaklık hala 10^27 kelvin gibi çok yüksek düzeylerdedir. çekim gücü bu dönemin başında diğer güçlerden ayrılmışsa da henüz bildiğimiz anlamda madde varolmadığından, kütle ve yük gibi kavramlar anlamsızdır.

    elektrozayıf dönem: bu dönemde patlamadan 10^-36 saniye sonra başlayan, sıcaklığın henüz elektromanyetik ve zayıf nükleer güçlerin birarada durup elektrozayıf kuvveti oluşturmasına yetecek kadar sıcak olduğu bir dönemdir. ancak sıcaklık güçlü çekirdek kuvvetinin oluşmasına yetecek kadar düşmüş ve bu da kozmik enflasyon denen ve henüz genişlemeye başlayan evreni yoğun bir kuark-gluon plazmasıyla dolduran olaya yol açmıştır. parçacıklar arası etkileşimler o kadar güçlü ve enerjiktir ki bu dönemde w, z ve higgs bozonları gibi birçok egzotik parçacığın ortaya çıktığı düşünülmektedir. ancak 10^-12. saniyeye gelindiğinde etkileşimlerin gücü azalmış, egzotik parçaların üretimi durmuş ve olanlarda çabucak yokolmuştur.

    kuark dönemi: 10^-12. saniyeden itibaren elektromanyetizma, güçlü ve zayıf çekim kuvvetleri ve yerçekiminin birbirinden ayrılarak bugün bildiğimiz formunu aldığı dönemdir. ancak sıcaklık henüz kuarkların birleşerek hadronları oluşturmasına izin vermeyecek derecede yüksektir. bunu yerine, bir önceki dönemde oluşan kozmik enflasyonun etrafa saçtığı yoğun kuark gluon plazmasındaki, mezon ve baryonların oluşmasına bile izin vermeyecek derecede yüksek enerjili çarpışmalar olmaktadır.

    hadron dönemi: 10^-6. saniyeden başlayarak artık iyice düşen ısıyla birlikte kuarkların birleşerek hadron-anti hadron çiftlerini oluşturduğu dönemdir. halen yüksek olan ısı bir süre bu çiftleri birbirlerini yoketmekten alıkoymuşsa da, bir süre sonra düşerek hem hadron üretiminin durmasına hemde bir süre önce ısıl dengede olan karşı partiküllerin birbirlerini yoketmesine yol açmıştır. sonuçta geriye çok yüksek enerjiler ve başta ortaya çıkan hadron miktarının çok azı kalır.

    lepton dönemi: patlamanın 1. saniyesi dolduğunda, bu sefer bir önceki reaksiyondan geriye kalan hadronlar birleşerek lepton-anti lepton çiftlerini oluşturmaya başlamıştır. sıcaklık dahada düşünce ısıl denge yine bozularak karşıt paartiküller geriye sadece bir miktar lepton kalacak şekilde birbirlerini tekrar yoketmişlerdir. 10. saniyenin sonunda evren artık fotonlarla doludur.

    foton dönemi: 10. saniyeden itibaren azalmaya başlayan ısının, foton yoğunluğunu azaltıp ilk nükleosentez sonucunda ve bir kaç dakika içinde nötron, proton ve electronların ortaya çıkmasına ve serbest elektronlarla artık çok sık reaksiyona girmeyen fotonların serbest kalarak evreni 'transparan' kılmasına neden olduğu dönemdir. ancak sıcaklık hala atom çekirdeği ve elektronların birleşerek atomları oluşturmasına izin vermeyecek kadar yüksektir.

    karanlık çağlar: foton döneminden sonraki 380.000 yıl içinde sıcaklık düşmüş ve hidrojen atomu oluşmuş ancak reaksiyona girmeyerek sıcak ama ilerideki 400 milyon yıl boyunca tamamen karanlık bir evren oluşturmuşlardır.

    hidrojen reiyonizasyonu: bu dönemde (patlamadan 400 milyon-1 milyar yıl sonrası) yaklaşık 1 milyar dereceye düşen sıcaklık hidrojen atomlarının reiyonize olmasının önünü açarak onları bugün bildiğimiz anlamda yıldızlar ve çok yüksek enerjili quasar galaksileri biçiminde yoğunlaşmaya itmiş, böylece o zamana kadar herhangi bir enerji kaynağının yokluğu yüzünden karanlık olan evren bu ilk yıldızların ışımasıyla aydınlanmıştır. zaten sonrası önce yıldızların sonrada galaksilerin oluşması ve sıcaklığın bugünkü düzeye (-270 derece) düşmesine kadar yaklaşık 14 milyar yıllık süreçtir.
    3 ...
  10. 39.
  11. 14 milyar yıl çnce olduğu kabul görmüştür.
    0 ...
  12. 38.
  13. 37.
  14. evrenin varolma anıdır bu olayın similasyonu cernde pratonların çarpıştırılmasıyla elde edilmeye çalışılıyor büyük patlama amaç evrenin nasıl bu hale geldiğidir bazı söylemlere göre oluşturulan bu patlama dünyayı yok edebilecek bir enerjiye ulaşabilirmiş yada karadelikler oluşabilirmiş çeşitli söylentiler var kim bilir belkide gerçekleşmiştir .
    0 ...
  15. 36.
  16. patlama olmadan önce evrenin, atomdan daha küçük bir yapıda olduğu söylenir. patladıktan bir saniye sonra milyonlarca kat büyümüştür. hatta büyümenin ışık hızından daha hızlı olduğunu söyleyenler de var.
    0 ...
  17. 35.
  18. tanrının hükümdarlığını sonlandıran, zamanının başlangıç anı.

    (bkz: sıfır noktası)
    1 ...
  19. 34.
  20. siz bunlara aldanmayın derim, evren sonsuzdan beri vardı ve 4 boyut ile genel göreleliğin dışında tüm fizik yalandır. atom proton elektron vb. hiç bir zaman varlaşmadı, zaten hep vardı. ölen galaksilerin artan kütlesi hidrojene(nebula) bozunmakta bu hidrojende yogunlaşarak yeni galaksilere yol açmaktadır. evren sonsuz bir döngü halinde böyle gelmiş böyle gidiyor anasını satayım.
    evren fiziği için stephen hawking yerine az birazda fred hoyle okuyun derim size. hawking'in yaptığı spekulasyondan ibaret, dişedokunur tarafı yok.
    0 ...
  21. 33.
  22. bu sorunsalları aşmaya çalışan fizikçiler einstein'ın birleşik alan teorisini geliştirerek sicim teorisini kurmus bunuda dahada geliştirp süpersicim ve m teorisini olusturmuslardır. hatta daha spekulatif takılarak çoklu evrenler görüşünü savunanlar dahi olmustur. antropik prensibin buna eklenmesiyle de bigbang esprisinin boku cıkarılmıştır. şimdi bu meseleleri biraz açalım;

    einstein ölmeden önce eğer yeterli enerji ortamı sağlanabilirse maxwell'in elektromanyetizması gibi farklı 4 temel kuvvetin birleşebilip tek bir kuvvet olacağını savunuyordu, ama teoride kaldı. ölümünün ardından bir kaç deney bunu doğrular gibi görünsede bu düşünce bigbang esprisi ile birleşince ortaya mide bulandırıcı spekulasyonlar çıkarıldı.

    sicim teorisi her şeyin yani temel parçacıkların (proton elektron nötron) kemal telleri gibi titreşen çok küçük parçacıklardan meydana geldiğini savunur. zaten sicim "tel" demektir. bu telleri titreştiren ise görünürdeki 4 boyut yani zaman ve mekanın dışında varolan bir düzine daha görünmez fiziksel boyuttur. big bang sırasında 4 temel kuvvet varolan tüm kütle ve bu 11 boyut bir arada inanılmaz yüksek bir enerji ile beraber idi, patlama sonrasında bunlar birbirinden yavaş yavaş ayrışmaya başladılar ve bildigimiz evrene doğru bir evrim süreci başladı. önce 4 boyut ve kalan 7 boyut ayrıştı, ardından kütle uzay- zaman ve 4 büyük kuvvet ayrıştı. ardından 4 büyük kuvvet 2 li sonrada teker biçimde ayrıştı ve devreye geçerek proton notron elektron atomları olusturdu. bunlar hidrojen vehelyumu hidrojen ve helyum gazları sıkışarakta yıldızları olusturdu ve nitekim yıldızlar kütle çekim etkisiyle galaksileri meydana getirdi. evren tamamlandı.

    işte bu noktada devreye giren antropik prensip evrenin varolus amacının zeki yaşam olduğunu söyler. yani çoklu evrenler teorisine dayanan bu görüş uygun fiziksel sabitlerin olduğu evrenlerde zeki yaşam formlarının gelişmesini bir ortogenez ve zorunluluk olarak görür. oysa uygun sabitlere sahip olmayan bizim evrenimiz dişinda milyonlarca yaşam formsuz evren sözkonusudur.

    demek oluyorki hiç bir şekilde ispatı olmayan tamamen teorik ve hatta teorik bile değil birer hayal mahsulu olan yukarıdaki görüşler bigbang esprisinin aslen ne kadar asılsız ve akıl dışı olduğunu kanıtlamaktadır.
    1 ...
  23. 32.
  24. +dolapdere big gang geliyo oluuumm.
    -ne dolapdere'de big bang mi oldu hassiktir! hemen sami'yi aramam lazım.
    +sami'ninde seninde amk.
    1 ...
  25. 31.
  26. bu teorinin zayıf tarafı, sürekli "ondan önce ne vardı" sorunsalı ve evrenin hubble teleskopu ile dahi tam bir haritasının yani ne idugu olduğunun aydınlatılamaması (2) elimizdeki fizik biliminin yeterli olduğu düşüncesi ve fiziksel sabitlerin evrenin her köşesinde aynı olduğu varsayımı (3) bizim evrenimiz dışında başka evrenlerin varolup olmadığı (çoklu evrenler) (4) yatmaktadır. nitekim daha bırakalım evrenin haritasını çıkarmayı bize en yakın galaksi olan andromeda'da bir gezegeni bile görüntüleyememektedir hubble uzay teleskobu.
    evrenin genişlediği ve bir kozmik arkaplan radyasyonundan sözedenler olacak, iyi ama galaksi tayfları kırmızıya kayıyor dahi olsa bu evrenin düzenli genişlediği anlamına gelmez, rasgele galaksi hareketleride buna yol açabilir. üstelik galaksi tayflarındaki kırmızıya kayma galaksiler arası boslugu dolduran ve ispatı yapılmıs kara madde'nin kütle çekimine giren ya da ondan etkilenen ışının enerji kaybındanda ortaya cıkabilir. tamam teorik olarak öklidiyen açık ve kapalı diye 3 evren modellenmiş, ama adı üstünde teorik yani kesin bir kanıt yok.
    kozmik arkaplan radyasyonu da aynı şekilde ölen galaksilerin artıklarından kalan bir enerji olamaz mı? bence pek alada olabilir. ölen bir galaksi yıgınla enerji söndürür buda uzayda sönük olarak 3 kelvin sıcaklığına yakın bir kozmik enerjinin varlığına (fosil varlığı) neden olabilir. gene evrendeki he/h oranına bakarak eğer evren sonsuzdan beri bu haliyle varolsaydı hidrojenlerin tamamı helyuma dönüşürdü düşüncesi son derece yanlış.ilk olarak evrenin her köşesi ve bütün he/h oranı saptanabilmiş değil, ikinci olarak hidorjenlerin helyuma bozundukları tek fırın yıldızlardır.evrende yıldızların yapısına katılmamış serbest hidrojenlerde sözkonusudur ve oranda bunlarda dahil edilmelidir.

    yani bana soracak olursanız fizikçilerin neden ısrarla temelleri ilk defa lematrie tarafından atılan büyük patlama esprisine takıldıkları düşündürücüdür.
    2 ...
  27. 30.
  28. büyük patlamaya göre elektronlar protonlar nötronlar atomlar ve hatta 4 temel kuvvet bile sonradan olusmuslardır, yani ezeli değildir. bütün bunların sonsuz küçüklükte tekillikten ortaya cıktığını savunur. tekillik öncesi içinde çeşitli spekulasyonlar ileri sürülmekle beraber bunların coğu maddenin yoktan varolduğunu düşünür. ama bunların hepsi teoriktir, yani gözlemlerle desteklenebilen ama kesinliği olmayan şeyler.
    1 ...
  29. 29.
  30. bu varsayıma göre, sanıldığının aksine evren yoktan varolmamış bütün halindeki çok yoğun ve sıcak bir kütlenin patlaması sonucu kopan parçalardan meydana gelmiştir.
    0 ...
  31. 28.
  32. varoluşun ilk nedenidir.
    komik olanı için;
    (bkz: the big bang theory)
    0 ...
  33. 27.
  34. 26.
  35. tanrının sıkıntıdan patlaması.
    6 ...
  36. 25.
  37. string teorisi ile bir değil bir çok big bang olmuş olabileceğine dair savlar geliştirilmiş. membranların farklı noktalardan tokuşması falan.

    ya o kadar kocaman ki hangi birine baksın adamoğlu..
    0 ...
  38. 24.
  39. klasik bilimadamı mantığıyla meraklarından çıldırdıkları ve o mastürbatif akademisyen egolarını tatmin etmek için bir süre önce cern'de hemen sonrasında oluşabilecek durumların incelendiği hadise.
    2 ...
  40. 23.
  41. 22.
  42. mustafa akyol- 17.09.2008-star gazetesi
    http://www.stargazete.com...nden-sakininiz-128475.htm

    "isviçre'deki Avrupa Nükleer Araştırma Kurumu CERN'de geçen hafta başlatılan ve dünyada epey yankı uyandıran deney, kuşkusuz önemli. Ama tüm evreni var etmiş olan Big Bang'in (Büyük Patlama'nın) yanında, bu minik tekrarının esamesi bile okunmaz. Ve, hazır söz açılmışken, Big Bang hakkında bir şeyler dememek de olmaz.

    Bilim dünyasına 1930'lı yıllarda girdi Big Bang teorisi. isim babası ise, aslında bu lafı teoriyle alay etmek için ortaya atan ingiliz astronom Fred Hoyle idi. Hoyle, bir ateist ve materyalist (maddeci) idi. inandığı felsefe, evrenin bir başlangıç anına sahip olmamasını gerektiriyordu. Çünkü ilahi dinlere göre Allah ezeli ve ebedidir; materyalizme göre ise madde.

    Ama Hoyle'un sevmediği Big Bang, üstüste gelen destekleyici verilerle sonunda fizik dünyasında hakim teori oldu. Hala da öyle. Bu teori uyarınca, içinde var olduğumuz evren, 15 ila 17 milyar yıl önce bir patlama ile yokluktan var hale geldi. Sadece madde değil, zaman da sıfırdan başladı.

    Peki Big Bang'den önce ne vardı? Bu soruya bilimin verebileceği bir cevap yok, çünkü bilimin gücü sadece fiziksel dünyayı incelemeye yetiyor. Onun ötesine eli ulaşamıyor. Ancak bu, söz konusu soruyu anlamsız kılmıyor. Aksine, bununla birlikte, bilim, fizik ötesine (metafiziğe) bir kapı açmış oluyor. Bu yüzden Big Bang'den yola çıkan pek çok fizikçinin yaratılış kavramına ve Allah'ın varlığına ulaştığı bir sır değil.

    Ancak Big Bangin ateizmi zora sokan ve teizmi (Allah inancını) güçlendiren yönü, önce ne vardı sorusuyla sınırlı değil. Daha da garip bir şey var bu patlamada: Patlama sonrasında ortaya çıkan evrenin düzenliliği&.

    Bunu anlamak için önce Big Bangden bugünkü evrene varan sürece değinmek gerek. Fizikçilere göre bu patlama sonrasında ortaya çıkan ilk şeyler, atom altı parçacıklar’dı. Yani o ilk anlarında, evren atomdan çok daha küçük parçacıklardan ibaretti ki, buna radyasyon da diyebilirsiniz.

    Garip olan şu: Başta sadece radyasyondan ibaret olan madde, nasıl oldu da ‘organize olup atomu oluşturdu? Oluşan ilk atom olan hidrojen, sonra nasıl oldu da helyumu, oksijeni, karbonu ve giderek demir gibi ağır elementleri meydana getirdi?

    Bu çok önemli, çünkü eğer evren radyasyondan ibaret kalsaydı, bırakın katı cisimleri, gazlar bile var olmaz, yıldızlar, gezegenler, taşlar, topraklar hiçbir şekilde oluşamazdı. Siz ve ben de asla var olamazdık.

    Kuşkusuz başlangıçtaki radyasyonun katı maddeye doğru bir evrim geçirmesi, büyüyle olmadı. Evrenin yine ilk anlarında ortaya çıkan dört temel kuvvetin üçü (güçlü nükleer, zayıf nükleer ve elektromanyetik kuvvet), atom altı parçacıkları atomlara dönüştürdü. (Dördüncü kuvvet olan yerçekimi, çok sonra devreye girecekti.)

    Şimdi, bakın, burada meselenin püf noktasına gelmiş bulunuyoruz. Ve bu da, 1970lerde, Cambridge Üniversitesinden teorik astrofizikçi Brandon Carterın sorusuyla doğdu: Evreni düzenleyen bu temel kuvvetlerin şiddeti biraz daha farklı olsaydı, ne olurdu? Bu soru üzerine hesaplara girişen Carter ve diğer bilim adamları vardıkları sonuçlara epey şaşırdılar. Çünkü fark ettiler ki evrenin temel kuvvetlerinin herhangi birisi biraz bile farklı bir değerde olsaydı, atom oluşmayacak ve radyasyon sonsuza kadar hüküm sürecekti.

    Hesaplar ilerledikçe pek çok fizikçi evrende bir insancı ilke (Anthropic Principle) olduğu, yani evrenin fiziksel kanunlarının, insan yaşamına izin verecek bir hassas (fine tuning) ile belirlendiği kanısına vardı. Bilim yazarları Augros ve Stancui şöyle diyordu: Kopernikin gösterdiği gibi, evrenin fiziksel merkezinde değiliz. Ama galiba evrenin AMACININ merkezindeyiz.

    Bu amacı kimin belirlediğini soran pek çok fizikçi de, buradan Yaratıcıya varmakta zorlanmıyor.

    NOT: Bu konuyu merak edenlere, Dr. Caner Taslaman'ın Big Bang ve Tanrı adlı titiz çalışmasını tavsiye ederim."
    5 ...
  43. 21.
  44. türkiye'nin cern ' e tam üye olmaması ve ısparta'da ölen öncü 6 bilimsel beyinler nedeniyle sadece gözlemci olmasıyla sonuçlanan , belkide dünyanın başlangıcını öğrenmeye çalışırken kıyameti getirebilecek , uzayda hayat var mı sorusundan daha heyecanlı ve tehlikeli olan araştırmadır.

    edit: (bkz: engin arık)
    0 ...
  45. 20.
© 2025 uludağ sözlük