bugün
- şarap içip entry girmek8
- sözlük abazanları kız bulduğu zaman olacaklar11
- hangi süper güce sahip olmak isterdiniz17
- icardi190513
- utanmadan fenerbahçe kollanıyor diyebilmek8
- galatasaray31
- ali koç12
- kocaeli de ders basan veli9
- hadise'nin külotla marş söylemesi27
- allah neye benzer14
- ilkokuldaki sevgilinizle yaptığınız çılgınlıklar11
- okan buruk'un rakiplerine küfür etmesi22
- fenerbahçe30
- albay kemal11
- fenerbahçe taraftarı13
- fenerbahçe 38 de 38 yapsa olacaklar10
- anın görüntüsü10
- bütün pitbullar uyutulmalı17
- son 22 yılın özeti12
- akp döneminde kürtlerin asimile olması9
- sinovac mı biontech mı12
- sözlük yazarlarına acı ama gerçek bir şey söyle9
- akp'nin galatasaray'ı destekleme nedeni8
- kulaklığını paylaşan erkek cuckold mudur8
- keyiflenmek için ne yapıyorsun9
- fettullah gülen'in ölmesi16
- kılıçdaroğlu'nun yeniden aday olacağım demesi19
- bu gece intihar edeceğim47
- ateist ve deistler bunu açıklasın12
- karısının onlyfans açmasına izin veren erkek11
- düğün yapmak akıl dışıdır11
- allah intikam sahibidir15
- fenerbahçe amblemindeki ot11
- kur an çevirisi yapmanın haram olması34
- mauro icardi23
- ülkemde başı açık tavuk is te mi yo rum8
- fransız kızın üzerine işeyen göçmen15
- dilan dere ile evlenmek11
- müslümanların anadili arapçadır13
- sevgiliyle uyumak13
- kadın vücudunun olağanüstü bir tasarım olması8
- emre belözoğlu15
- sözlüğün en iyi yazarı olmak11
- mert hakan yandaş16
- abberrline9
- 2023 2024 sezonu süper lig şampiyonu galatasaray17
- israil'in refahta sivil çadırlarını vurmasi27
- fenerbahçe'nin gs'nin balonunu patlatmış olması20
- astrolog meral güven20
- galatasaray ın verilmeyen penaltısı9
mustafa akyol- 17.09.2008-star gazetesi
http://www.stargazete.com...nden-sakininiz-128475.htm
"isviçre'deki Avrupa Nükleer Araştırma Kurumu CERN'de geçen hafta başlatılan ve dünyada epey yankı uyandıran deney, kuşkusuz önemli. Ama tüm evreni var etmiş olan Big Bang'in (Büyük Patlama'nın) yanında, bu minik tekrarının esamesi bile okunmaz. Ve, hazır söz açılmışken, Big Bang hakkında bir şeyler dememek de olmaz.
Bilim dünyasına 1930'lı yıllarda girdi Big Bang teorisi. isim babası ise, aslında bu lafı teoriyle alay etmek için ortaya atan ingiliz astronom Fred Hoyle idi. Hoyle, bir ateist ve materyalist (maddeci) idi. inandığı felsefe, evrenin bir başlangıç anına sahip olmamasını gerektiriyordu. Çünkü ilahi dinlere göre Allah ezeli ve ebedidir; materyalizme göre ise madde.
Ama Hoyle'un sevmediği Big Bang, üstüste gelen destekleyici verilerle sonunda fizik dünyasında hakim teori oldu. Hala da öyle. Bu teori uyarınca, içinde var olduğumuz evren, 15 ila 17 milyar yıl önce bir patlama ile yokluktan var hale geldi. Sadece madde değil, zaman da sıfırdan başladı.
Peki Big Bang'den önce ne vardı? Bu soruya bilimin verebileceği bir cevap yok, çünkü bilimin gücü sadece fiziksel dünyayı incelemeye yetiyor. Onun ötesine eli ulaşamıyor. Ancak bu, söz konusu soruyu anlamsız kılmıyor. Aksine, bununla birlikte, bilim, fizik ötesine (metafiziğe) bir kapı açmış oluyor. Bu yüzden Big Bang'den yola çıkan pek çok fizikçinin yaratılış kavramına ve Allah'ın varlığına ulaştığı bir sır değil.
Ancak Big Bangin ateizmi zora sokan ve teizmi (Allah inancını) güçlendiren yönü, önce ne vardı sorusuyla sınırlı değil. Daha da garip bir şey var bu patlamada: Patlama sonrasında ortaya çıkan evrenin düzenliliği&.
Bunu anlamak için önce Big Bangden bugünkü evrene varan sürece değinmek gerek. Fizikçilere göre bu patlama sonrasında ortaya çıkan ilk şeyler, atom altı parçacıklar’dı. Yani o ilk anlarında, evren atomdan çok daha küçük parçacıklardan ibaretti ki, buna radyasyon da diyebilirsiniz.
Garip olan şu: Başta sadece radyasyondan ibaret olan madde, nasıl oldu da ‘organize olup atomu oluşturdu? Oluşan ilk atom olan hidrojen, sonra nasıl oldu da helyumu, oksijeni, karbonu ve giderek demir gibi ağır elementleri meydana getirdi?
Bu çok önemli, çünkü eğer evren radyasyondan ibaret kalsaydı, bırakın katı cisimleri, gazlar bile var olmaz, yıldızlar, gezegenler, taşlar, topraklar hiçbir şekilde oluşamazdı. Siz ve ben de asla var olamazdık.
Kuşkusuz başlangıçtaki radyasyonun katı maddeye doğru bir evrim geçirmesi, büyüyle olmadı. Evrenin yine ilk anlarında ortaya çıkan dört temel kuvvetin üçü (güçlü nükleer, zayıf nükleer ve elektromanyetik kuvvet), atom altı parçacıkları atomlara dönüştürdü. (Dördüncü kuvvet olan yerçekimi, çok sonra devreye girecekti.)
Şimdi, bakın, burada meselenin püf noktasına gelmiş bulunuyoruz. Ve bu da, 1970lerde, Cambridge Üniversitesinden teorik astrofizikçi Brandon Carterın sorusuyla doğdu: Evreni düzenleyen bu temel kuvvetlerin şiddeti biraz daha farklı olsaydı, ne olurdu? Bu soru üzerine hesaplara girişen Carter ve diğer bilim adamları vardıkları sonuçlara epey şaşırdılar. Çünkü fark ettiler ki evrenin temel kuvvetlerinin herhangi birisi biraz bile farklı bir değerde olsaydı, atom oluşmayacak ve radyasyon sonsuza kadar hüküm sürecekti.
Hesaplar ilerledikçe pek çok fizikçi evrende bir insancı ilke (Anthropic Principle) olduğu, yani evrenin fiziksel kanunlarının, insan yaşamına izin verecek bir hassas (fine tuning) ile belirlendiği kanısına vardı. Bilim yazarları Augros ve Stancui şöyle diyordu: Kopernikin gösterdiği gibi, evrenin fiziksel merkezinde değiliz. Ama galiba evrenin AMACININ merkezindeyiz.
Bu amacı kimin belirlediğini soran pek çok fizikçi de, buradan Yaratıcıya varmakta zorlanmıyor.
NOT: Bu konuyu merak edenlere, Dr. Caner Taslaman'ın Big Bang ve Tanrı adlı titiz çalışmasını tavsiye ederim."
http://www.stargazete.com...nden-sakininiz-128475.htm
"isviçre'deki Avrupa Nükleer Araştırma Kurumu CERN'de geçen hafta başlatılan ve dünyada epey yankı uyandıran deney, kuşkusuz önemli. Ama tüm evreni var etmiş olan Big Bang'in (Büyük Patlama'nın) yanında, bu minik tekrarının esamesi bile okunmaz. Ve, hazır söz açılmışken, Big Bang hakkında bir şeyler dememek de olmaz.
Bilim dünyasına 1930'lı yıllarda girdi Big Bang teorisi. isim babası ise, aslında bu lafı teoriyle alay etmek için ortaya atan ingiliz astronom Fred Hoyle idi. Hoyle, bir ateist ve materyalist (maddeci) idi. inandığı felsefe, evrenin bir başlangıç anına sahip olmamasını gerektiriyordu. Çünkü ilahi dinlere göre Allah ezeli ve ebedidir; materyalizme göre ise madde.
Ama Hoyle'un sevmediği Big Bang, üstüste gelen destekleyici verilerle sonunda fizik dünyasında hakim teori oldu. Hala da öyle. Bu teori uyarınca, içinde var olduğumuz evren, 15 ila 17 milyar yıl önce bir patlama ile yokluktan var hale geldi. Sadece madde değil, zaman da sıfırdan başladı.
Peki Big Bang'den önce ne vardı? Bu soruya bilimin verebileceği bir cevap yok, çünkü bilimin gücü sadece fiziksel dünyayı incelemeye yetiyor. Onun ötesine eli ulaşamıyor. Ancak bu, söz konusu soruyu anlamsız kılmıyor. Aksine, bununla birlikte, bilim, fizik ötesine (metafiziğe) bir kapı açmış oluyor. Bu yüzden Big Bang'den yola çıkan pek çok fizikçinin yaratılış kavramına ve Allah'ın varlığına ulaştığı bir sır değil.
Ancak Big Bangin ateizmi zora sokan ve teizmi (Allah inancını) güçlendiren yönü, önce ne vardı sorusuyla sınırlı değil. Daha da garip bir şey var bu patlamada: Patlama sonrasında ortaya çıkan evrenin düzenliliği&.
Bunu anlamak için önce Big Bangden bugünkü evrene varan sürece değinmek gerek. Fizikçilere göre bu patlama sonrasında ortaya çıkan ilk şeyler, atom altı parçacıklar’dı. Yani o ilk anlarında, evren atomdan çok daha küçük parçacıklardan ibaretti ki, buna radyasyon da diyebilirsiniz.
Garip olan şu: Başta sadece radyasyondan ibaret olan madde, nasıl oldu da ‘organize olup atomu oluşturdu? Oluşan ilk atom olan hidrojen, sonra nasıl oldu da helyumu, oksijeni, karbonu ve giderek demir gibi ağır elementleri meydana getirdi?
Bu çok önemli, çünkü eğer evren radyasyondan ibaret kalsaydı, bırakın katı cisimleri, gazlar bile var olmaz, yıldızlar, gezegenler, taşlar, topraklar hiçbir şekilde oluşamazdı. Siz ve ben de asla var olamazdık.
Kuşkusuz başlangıçtaki radyasyonun katı maddeye doğru bir evrim geçirmesi, büyüyle olmadı. Evrenin yine ilk anlarında ortaya çıkan dört temel kuvvetin üçü (güçlü nükleer, zayıf nükleer ve elektromanyetik kuvvet), atom altı parçacıkları atomlara dönüştürdü. (Dördüncü kuvvet olan yerçekimi, çok sonra devreye girecekti.)
Şimdi, bakın, burada meselenin püf noktasına gelmiş bulunuyoruz. Ve bu da, 1970lerde, Cambridge Üniversitesinden teorik astrofizikçi Brandon Carterın sorusuyla doğdu: Evreni düzenleyen bu temel kuvvetlerin şiddeti biraz daha farklı olsaydı, ne olurdu? Bu soru üzerine hesaplara girişen Carter ve diğer bilim adamları vardıkları sonuçlara epey şaşırdılar. Çünkü fark ettiler ki evrenin temel kuvvetlerinin herhangi birisi biraz bile farklı bir değerde olsaydı, atom oluşmayacak ve radyasyon sonsuza kadar hüküm sürecekti.
Hesaplar ilerledikçe pek çok fizikçi evrende bir insancı ilke (Anthropic Principle) olduğu, yani evrenin fiziksel kanunlarının, insan yaşamına izin verecek bir hassas (fine tuning) ile belirlendiği kanısına vardı. Bilim yazarları Augros ve Stancui şöyle diyordu: Kopernikin gösterdiği gibi, evrenin fiziksel merkezinde değiliz. Ama galiba evrenin AMACININ merkezindeyiz.
Bu amacı kimin belirlediğini soran pek çok fizikçi de, buradan Yaratıcıya varmakta zorlanmıyor.
NOT: Bu konuyu merak edenlere, Dr. Caner Taslaman'ın Big Bang ve Tanrı adlı titiz çalışmasını tavsiye ederim."
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar